USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HOŞ GELDİN VAKTİN SULTANI

18-05-2018

Bazen öyle konular vardır ki ne kadar izah etmeye ne kadar güzel yazmaya çalışırsanız çalışın kelimeler kifayetsiz, cümleler yavan kalır. Ramazanın güzelliğini yazmak da böyledir işte.

Ramazanın bereketi ilk önce köşemize uğrasın, yazım onun şerefiyle şeref kazansın diye haddimi aşarak bir şeyler yazmaya çalıştığıma bakmayın. Burada iki kelime ediyorsam ?´Kaleme ve yazdıklarına and olsun.´´ (Kalem/ 1) diyen Rabbimin bana bu cüreti vermesindendir. Emin olun ki acizlik içinde bir cüret bu. Kelimelerin klavyemden yazıya dökülmesi için yine onun ismi şerifine sığınıyorum.

Geçen senelerde yine bu köşemden Ramazan ayını yazmıştım. Bu sene kuralımı bozmadım. Aslında gündem çok dolu, yazacak o kadar çok konu var ki ama Ramazan ayının hikmeti biraz ön sırada. Diğer gündem maddeleri de bir başka yazının konusu olarak kalsın.

Hamd olsun, varlığımıza güzellik katan, gönül ferahlığımız, Rahman´ın en büyük rahmet tecellilerinden birisi olan Ramazan-ı şerifin şerefiyle bir kez daha şereflendik. Hoş geldi,  ne de güzel müjdelerle getirdi bizlere. Huzur, merhamet, vicdan, insanlık ve kulluk getirdi.

Rabbimiz ne kadar affedici ve cömert ki bunca günaha, isyana, her halimizin ve her şeyimizin onun tarafından bilinmesine karşı cennetin kapılarını bizlere sonuna kadar açtı. Ramazan sıradan bir ay değil, insanoğlunun ömründeki bereket ve bağışlanma mevsimleri.

??

Gelişiyle bizi mutlu, gidişiyle de mahzun eden on bir ayın sultanı, bu sene de anılarımdan bana neleri neleri canlandırmadı ki?

İlkokul beşten itibaren tuttuğum çocukluğumun ramazanlarını mesela? Zeytin veya suyla oruç açmayı, kalabalık aile yemeklerini ve devamındaki muhabbetleri, pide kuyruklarından sonraki sıcak pideyi, insanların birbirlerine ve ihtiyacı olanlara yardım etmelerini, sahura kalkmayı, dostlarla beraber yenen iftar yemeklerini, güllacı, camilerde yanan kandilleri, komşularla birlikte kılınan teravih namazlarını, Kur´anın o büyüleyici sesini, bayrama yakın iftardan sahura kadar açılan kat kat bayram baklavalarını, çocuk gönlümün sevinçlerini, tonton ninelerden alınan ?´aferin´´ iltifatlarını, bayram alışverişlerini, bayramlıkların ve harçlıklarının mutluluğunu, kapı kapı gezilerek toplanan şekerlerin dayanılmaz tatlarını...

Aklımın ve henüz olgunlaşmamış çocuk ruhumun hatırlattıklarıydı bunlar. Yaşadığımız zamanda her şey anlamını yavaş yavaş yitirirken ramazan da bundan nasibini almışken şükrediyorum şimdi. Ailemizde gördük orucu, iftarı, sahuru, paylaşmayı. Bu heyecanları, bu gizli mutlulukları ailede görmeyenler, yaşayamayan evlatlar var maalesef.

Yaşım ilerleyip orucun gayesini anlamaya başladıkça, orucun sırlarını keşfettikçe ya şimdi hissettirdikleri?

Ramazanda şehrin kokusu değişiyor, adeta bir başka kokuyor. Akşam ezanları daha bir huşuyla okunuyor Gülümsemeler daha bir anlam kazanıyor. Hayat renkleniyor, yaşama sevinci ve şükür daha çok artıyor. Aç susuz duramam derken açlıktan susuzluktan ölenleri anlıyorsun. Sabrı, paylaşmayı, açın, susuzun halinden anlamayı yani empati yapmayı öğreniyorsun. Obezite ile mücadele eden ülkelere aslında yemek yemeden de durulabileceğini gösteriyorsun.

Her akşam ezan sesiyle bütün bir günün açlığı sonucunda duyulan sevinci tadıyorsun. Ruhlardaki hafiflik artıyor, manevi bir arınma yaşıyorsun. Allah´a kul olmanın, acziyetinin, eksikliğinin, nefsiyle mücadele etmenin, tüm iyi şeylerin sabırdan sonra geldiğinin farkına varıyorsun. İnsan olmaya, öze dönmeye, kendini tekrar tekrar inşa etmeye başlıyorsun. Kulun Rabbine itaatte son noktaya ulaştığı anları yaşıyorsun. Sabır, şükür ve dua hep seninle beraber olurken ihlasın sağlamlaşıyor. Nimetlerin azlığından yakınırken, suyun, bir parça ekmeğin kıymetini daha iyi anlayıp aza kanaat etmeyi öğreniyorsun. Bütün azaların Allah´ı hatırlıyor, maddi ve manevi sıhhati bir arada yaşayıp ruhun inanılmaz nimetlerle doyuyor. Dilini, ağzını, elini, kalbini, yönünü, yüzünü mühürlüyorsun. Ramazanın ruhunun, aslında Rabbimizin istediği ideal insan modeli olduğunu, insan ve kul olmanın gerekliliklerini yerine getirdiğinden bu ayda bulduğun iç huzurunu başka bir ayda bulmanın mümkün olmadığını idrak ediyorsun.

Kim bilir bir Ramazan daha ömrümüze nasip olur mu?

Yine gel canım Ramazan. ´´Ne kadar az şükrediyorsunuz.´´ ayetinin muhatabı olmamak için, şükrümüzü senin sayesinde arttırabilmek için, bizi insan tutmak için, en çok da kulluğumuzu hatırlatmak için yine gel.

 

 

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?