USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SİVAS 2 TEMMUZ DEĞİL 4 EYLÜL´DÜR

02-07-2018

Bir şehri sevmek için illa orada doğmuş, büyümüş olmak gerekmez. Sonradan gelip yerleşmiş olanlar da o şehri sevebilir. Benim gibi. Şimdi anlatacaklarım ?´Sözümüz odun olsun ama hakikat olsun tek?´ kabilinden. Zîra insan ekmeğini yiyip suyunu içtiği memlekete nankör olamaz değil mi?

Malumunuz üzere Sivas ´ta 2 Temmuz 1993 tarihinde, Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri sırasında çıkan olaylarda Madımak Oteli´nin ateşe verilmesi sonucu hayatını 37 kişi kaybetmişti. Ölenler için herhangi bir sıfat herhangi bir nitelemeye gerek yok. Aslına bakılırsa, içlerinde yazar, sanatçı, bilim insanı, doktor, hepsinden vardı ve "aydın" olarak nitelendiriliyorlardı ama asıl mühim olan üzerlerine yapıştırılmış etiketler yahut elde ettikleri liyakatlar değil, asıl olan ölenlerin "insan" olmasıdır, her şey bir tarafa ölenler insandır.

 Olayı anlatmanın sanıyorum lüzumu yoktur, aklıselim her Türk vatandaşı bunu bilir, araştırmıştır.

Katliam bu sene de 25. yıldönümünde anılıyor.

Sivas, Madımak otelinde 2 Temmuz 1993´te gerçekleştirilen kahpe provokasyon (kışkırtma) sonucu öldürülen (yanarak, dumanda zehirlenerek ve tabancayla vurularak), çoğunluğu aydın olan 37 kişiye Allah´tan rahmet, yakınlarına sabırlar dilerim.

Bir daha yaşanmamasını dilediğimiz insanlık dışı bu olayı tezgahlayanları da aynı şekilde bu olayı bahane ederek, bu olayın hemen ardından Erzincan/ Başbağlar´da 37 kişiyi (her iki hadisede 37 kişi) kurşuna dizerek katledenleri de şiddetle lanetliyorum.

Bir gün önce sosyal medyada konuyla ilgili yapılan yorumlara baktığımda hem güldüm hem de üzüldüm. Yananlar ve yakanlar için de çok şeyler söylendi bu güne kadar. Bu konuyla ilgili üç şeyden daima rahatsızlık duydum.

Birincisi, üç beş provokatör bir insanlık suçu işledi diye yıllarca Sivas halkına yobaz damgası vurulması ve o insanların yargılanması ve yaftalamamasıdır. Madımak, Sivas´ın kaderi değildir, olmaz, olamaz da.

Yıllarca Sivas´ta yaşamış biri olarak ve Sivaslı biri olmayarak, bu olayın bütün Sivas halkına mâl edilmesini, bir günahın bedelini, bir şehre ve o şehrin insanlarına ödetilmesini haksız ve yersiz buluyorum. Alevi- Sünni vatandaşların yaşadığı coğrafyalarda oyunlar belliyken, Maraş katliamını Maraş halkına yüklemeyen bir toplumun Sivas halkına tamamen yüklemesinin altındaki amacın, neyin kafası olduğunu hala çözebilmiş değilim.

Cahillik, yobazlık dedikleri var ya hani, işte tam olarak budur. O gün orada olanları hiçbir Sivaslının tasvip ettiğine şahit olmadım bugüne kadar.( Kaldı ki bunu tasvip eden de insan olamaz. ) O aydın düşünenlerin şunu da düşünmesini isterdim bu olayda en çok kimin başı yanmıştır?

Ancak bu durumun Sivas´ın üzerinde bir kara leke olarak kalması kabul edilebilir bir durum değildir. Sivas´a bir kere bile ayak basmamış, hiçbir Sivaslıyı tanımamış insanların, nefret, hınç ve saplantı dolu ifadeleri, bazı gerçekleri (Alevi-Sünni iç savaşı çıkarmak ) görmekten ne kadar aciz olduklarını gösterir.

Her 2 Temmuz´da bu olayların tazelenip insanların önüne sürülmesi ?´Siz yakmayı iyi bilirsiniz ?´ gibi söylemlere yer verilmesi, hala bazılarının bölmeye ayrıştırmaya, her yıl nifak tohumlarını serpmeye çalıştığının aşikâr görülmektedir.

Ermeni, Alevi ve Sünni vatandaşların yıllarca sırt sırta yaşadığı Sivas´ ta, Alevi ve Sünnilerin arasında hiçbir sıkıntı yoktur. Bugün dahi sıkıntı varmış gibi gösterilmeye çalışılsa da herkes burada bir arada dost şekilde yaşar ve bunu Sivas´ ta yaşayan herkes bilir. Alevi de Sünni de birdir bu şehirde. Buna en çok da ben şahidim.

Diğer bir ikinci husus da Sivas katliamını her fırsatta hatırlayanların, kınayanların hemen hemen aynı zaman diliminde gerçekleştirilmiş olan Başbağlar katliamının es geçiyor olmasıdır. Yıllardır Sivas-Madımak´taki vahşi cinayeti Sünnilerin üzerine yıkmak isteyenler, her nedense bir defacık olsun Erzincan-Başbağlar köyündeki vahşi cinayetleri görmedi, göremiyor.

PKK ile ilişkilendirilen, o dönemde sıkça gerçekleştirdiği devlet yanlısı köylere karşı sindirme amaçlı saldırılardan olan Başbağlar baskınını, sanki Sivas´ın rövanşıymış gibi, hesap kapanmış gibi göstermeye çalışan kara vicdanlılar hakkında hiçbir şey söylenmedi, söylenmiyor.

İnsanlar öldürüldü diye mi katliam kınanıyor yoksa öldürülenlerin siyasi görüşleri nedeniyle mi bu yapılmakta? Şayet ilk olasılık ise Başbuğlar köyünde öldürülenler insan değil miydi? Bizim insanımız değil miydi? O zaman nerede benim ülkemin aydınları niçin hiç o katliamdan dem vurmazlar, ağızlarına kilit vururlar ki?

Yok eğer ikinci olasılık ise, bu da öldürülen insanlara yapılmış büyük bir saygısızlıktır, zira onların aziz hatırasına istinaden, kendi siyasi ve ideolojik görüşlerinin propagandasını yapıyorlar demektir. Adeta ?´İyi ki bu olay oldu, bize de kendimizi ifade etme olanağı çıktı´´ demektir bu.

Zannımca bu çelişkiler giderilmeden gösterilen tepkilerin, dile getirilenlerin samimiyetine inanmak mümkün olmayacak. Başbağlar katliamını hatırlarsa bu ülkenin aydınları o zaman samimiyetinize inanacağım.

Üçüncü bir diğer husus bunun provokasyon olduğu ayan beyan ortada iken, mızrak çuvala sığmaz iken, bir zulmü, bu kadar ajite edip buradan nemalanmaya çalışan, acıyı ideolojik bir davaya dönüştüren, bununla var olmaya, derinlik kazanmaya çalışan bir güruh var. Bilmeliler ki bir acıyı bu kadar kullanmak, kimseye bir fayda sağlamaz. "Yobazlar yaktı" dar çerçevesinden bakmak yerine, geniş çerçeveyle görmeye çalışmak, bu tür provakasyonlarda kullanılanların hatalarını anlamalarını sağlayacaktır. Bu bakış açısı kin ve nefret tohumları ekmek yerine hatalardan ders çıkarılmasına yardımcı olacaktır.

Evet, kalbimiz yandı, yaralandı, olan yine her zaman ki gibi savunmasız ve masum insanlara oldu. 37 can kaydı gitti. Suçsuz yanan 37 kişi, ocağına ateş düşen 37 aile ve yıllardır suçsuz yere hapishanelerde çürüyen insanlar kaldı. Geriye de 25 yıldır süregelen büyük bir kaos ve üzüntü bıraktı.

Gelelim son söze:

Ben ülkemde tüm dinlerin hoşgörü içinde yaşamasını ve birbirimize nezaket çerçevesinde saygıyla davranılmasını, faşistçe suçlamak yerine suçlu olanın suçlanmasını isterim.

Güzelim Sivas şehri, bir cumhuriyet ve hoşgörü şehridir. Ezelden ebede bu böyle biline... Hoşa gitmese de realite budur.

 

 

 

 

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?