USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Hakikat Mülküne Varan Bir Dost: Ayşe Şasa

24-06-2019

Türk sinemasının ünlü senaristlerinden, ciddi bir entelektüel ve aynı zamanda da yazar olan Ayşe Şasa´yı bundan tam beş yıl önce önce (16 Haziran 2014 günü ) kaybetmiştik. Uzun süre kanser tedavisi görmüş olan Ayşe Şasa´nın73 yıllık hayatı, İstanbul ´da sabaha karşı sona ermiş ve rahmet-i rahmana kavuşmuştu. Türk sinemasına farklı bir bakış açısı getirerek Yeşilçam ?a otuza yakın senaryolar kazandırmıştı. ´?Ah Güzel İstanbul, Gramafon Avrat, Cemile, Utanç, Cemo, Son Kuşlar, Hacı Arif Bey, Dinle Neyden? gibi seçkin senaryolar onun kaleminden çıkmış unutulmaz filmlerindendi. Ayşe Şasa bu ülkede sinema üzerine derin düşünebilmiş, yerli bir sinemanın nasıl olacağı konusunda ilk ciddi sorgulamayı yapabilmiş ve kurama yaklaşan bir ilgiyle bunu yazıya aktarmış az sayıda insandan biriydi.

Onu uzaktan yakından tanıyan herkesin hafızasında bir Ayşe Şasa portresi vardır eminim. Bu yüzden onu anlatan yazıların farklılık gösterdiğine inanıyorum. Ben de onun hayatını kaleme gelebildiği kadar adabınca, usulünce anlatmaya çalışacağım. Çünkü onun yaşamı hem bizimkilerden çok farklı bir kader hem de Türkiye´nin modernleşme ve batılılaşma sürecine kurban edilmiş, trajedik, çileli ama bir o kadar da ibretlik hayatı yazılmaya değer. Onu manen tanıyacağınıza inanıyorum.

Buhranlar İçindeki Çocukluk

 1941 yılında, İstanbul´ da zengin, soylu ve aristokrat bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. O her yönüyle seçkin ve zengin olan Avni ve Melike Şaşa´nın ilgi ve şefkat fakiri olan kızıydı. Asrın icabına göre, tam bir batılı gibi yetişmesi için Yahudi-Hristiyan mürebbiyelerle büyüdü. Anne ve babasının cemiyet hayatında sürekli boy göstermelerinden dolayı, tamamen onların despot otoritesine ve insafına bırakıldı. 2.Dünya Savaşı kaçkını olan bu dadılardan fiziki ve ruhi şiddet de gördü.

 ?Bir Ruh Macerası? adlı bireysel serüvenini anlattığı ve dramını paylaştığı anı-söyleşi kitabında bu konudan şöyle bahsediyor:

?Dadı Barbara, Allah´a küfretti. Ağza alınacak bir şey değil.(?)Bir gece beni aldı ve İnönü gezisine götürdü. Parkın ortasında bir çukur vardı. Beni gece orada bıraktı ve kaçtı. Bu daha sonra çok büyük bir korku, bir travma yaratacak bir olaydı. İlk defa gece sokakta yalnız kalıyorum, sebebini anlayamıyorum. Yaptığı şeye bir mana veremiyorum. Ağlaya titreye evin yolunu bulup eve geri dönüyorum, eve geldiğim zaman annemin babamın önünde kapıda beni karşılıyor ve bağıra bağıra ?Elini tutuyordum, benden kaçtı.? diyerek beni pataklamaya başlıyor.?

?Dadım ciğerlerim açılsın, vücudum sağlıklı olsun diye kışın beni karda yatırıyordu.?

´?Adeta Charles Dickens romanlarında yetimhanedeki çocuklara yapılan zulüm altındaydım, kendi evimde yetim gibiydim.?

Çocukluğuna dair hiçbir olumlu hatırası olmadığını söyleyen Ayşe Şasa, çocuk yaşta kiliselerle, paskalya törenleriyle tanıştırıldı.?Çarmıhtaki İsa? unutamadığı bir sahne oldu. Savaş artığı bu mürebbiyelerin anlattıkları korkunç savaş hikayeleri, bombalar, yangınlar, diri diri insan gömülmeleri, toplu ölümler, Nazi kampları, Gestapo, Hitler, ileride derin travmalar yaşamasına, akıl sağlığında bozulmalara yol açacaktır.

Devam edecek?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?