USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Hakikat Mülküne Varan Bir Dost: Ayşe Şasa -2-

25-06-2019

Bütün bunların yanı sıra onlardan öğrenilen Almanca Tanrı ve din kavramı, ana dilinden önce dadı dili olan Almanca...

?SchwesterKatie bana Almanca Tanrı kavramını (LieberGott) aşıladı ve bu kavram bende iyiden iyiye yer etmişti. Gece gündüz Tanrı´yı düşünüyordum, annemi babamı bana göstermesi için ona yalvarıyordum; beni görmeleri, bana yakınlık göstermeleri için çok dua ettiğimi hatırlıyorum.?

?Ecnebi dadıların hegemonyası altındaydım, beş yaşıma kadar bana bakan Macar YahudisiFrauKatie, diplomalı ve iddialı bir bakıcı. Aşırı bir disiplin merakı var, benimle yalnızca Almanca konuşuyor. Katie´den ana olunca, anadilim de neredeyse Almanca oluyor. Sonraları, bir hayli zaman Türkçe konuşurken zorlandım; anadilimi öğrenmek epey zamanımı aldı, çok çaba sarf ettim.?

Beni Bulun Çağrısı

Her iki baştan da köklü ve gelenek sahibi olan anne ve babasının batılılaşma sevdası yüzünden, kendi evinde onu terk edişlerini, yetim ve öksüz bırakışlarını, sevgisizliklerini şöyle anlatır:

?Yedi sekiz yaşlarındayım, bir kâğıda ?Ben çok yalnız bir çocuğum, bu şişeyi bulan lütfen beni arasın!´ diye bir not yazıyorum. Şişeyi denize atıp, rıhtımdan uzaklaşmasını seyrediyorum??

Bu kültürel kopuş, maneviyatsızlık, yeri hiçbir zaman doldurulamayacak olan sevgi ve şefkatten yoksun olma ve aile içi iletişimsizlik onun ruh dünyasında ve şuur altında ileriki yıllarda çok derin ve tesirli yaralar açtı. (30 yaşında iken bütün şiddetiyle yüzyüze geldiği ağır şizofreni rahatsızlığını da öncelikle buna bağlıyordu.)

Yeşilçam´ın Miladı

 Daha sonra Amerikan Koleji´ndeki yatılı yılları... Bu dönemde tanıştığı Marksizm-ki bir dönem hayatına damga vurmayı başarır- ve ardından Yeşilçam´a genç yıllarda bir giriş olan ve 1963´ ten itibaren Türk sinemasına yeni bir soluk getiren senaryo yazarlığı. 18 yaşında tanıştığı, fikirlerini benimsediği ve ölümüne kadar yanında olduğu Kemal Tahir´le yakın, verimli ve güçlü dostluğu? Sinema dolu yıllarını ileriki yıllarda ?Yeşilçam Günlüğü? adıyla kitaplaştırır. Türk ve dünya sinemasının estetik ve entelektüel sorunlarını tartışan bir başyapıt ve sinemayla ilgilenenler için rehber niteliğindedir.

Sinemayla ilgili görüşlerini kendinden dinleyelim:

?´Bir zamanlar hem Ateisttim, hem de Marksisttim. Bugün geriye döndüğüm zaman, hayat hikâyemi bir film sinopsisi (konu özeti) gibi özetleyebiliyorum.1960 yılında 18 yaşımda sinemaya adım attığımda, Marksist dünya görüşünü beyazperde aracılığıyla yaymayı kendime görev tayin etmiştim. Türk sinema seyircisi, Türk filminin varlığında beni kendimle yüzleştirdi? Bana tutulan bu aynada kendimi, gerçek kimliğimi kavrayışımı, Müslümanlığımı idrak edişimi, beni kendimle yüzleştiren sinema seyircisine borçluyum.´´

Devam edecek?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?