USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Rehavetin Sonu Vahamet?

19-02-2019

Gözü görmeyen biri, Erzurumspor-Sivasspor maçını radyodan dinlese ve takımları tanımasa sanırım bu maçın, Avrupa arenasında bir maç olduğunu düşünür. Top sanki bir o kalede bir bu kalede inanılmaz mücadeleci ve bir o kadar heyecanlı olduğunu düşünür. Tam tamına 6 gol var. Erzurumspor atıyor Sivasspor kovalıyor.

Maçı izlerken bir kez daha bu sezon süper ligin ne kadar kalitesiz bir lig olduğunu maalesef acıyarak takip ettim. Belki önyargılı davranıyor gibi görünebilirim. Ancak tahmin ediyorum ki bundan sonraki haftalarda da bu görüntüler sıkça yaşanacak. Kalitesiz, heyecansız ve sıradan bir maç nasıl olursa, Erzurum deplasman maçı aynen öyleydi. Sivassporlu futbolcular anlaşılan o ki, çantada keklik gördüğü Erzurumspor´a karşı aşırı özgüvenli maça çıkmışlardı. Gezerek oynasak maçtan en az beraberlikle ayrılırız havaları maalesef karşımıza acı bir tablo sundu. Ben gözlerime inanamadım. Sahada ki 11 oyuncu içerisinde, mücadele eden, ısıran, maçı koparmak için takıma heyecan katan bir futbolcuya rastlamadım.

24 Kasım 2018 den bu tarafa galip gelemeyen bir takıma karşı bu kadar lakayt oyun sanırım son dönemlerde hiç görmedim. Biraz mücadele edilebilse, puan ya da puanlar için çırpınan iki üç futbolcu olsa sanırım en kötü beraberlikle dönmek içten bile değildi. Puan sıralamasında ki yeri gereği şiddetle puana ihtiyacı olan ve düşme hattından bir an önce kurtulmak isteyen Erzurumsporlu futbolcular maçı sonuna kadar hak ettiler.

DOUGLAS´IN HATALARI?

Bahsettiğim futbolcu süper ligin en iyi sağ beki. Kariyeri, futbol zekâsı ve katkısı tartışılmaz olan bu futbolcunun fantastik oyun düşkünlüğü, özellikle bu maçta 3 puan kaybına sebebiyet verdi. İlk 45 dakika boyunca Diabate gibi çabuk, hızlı ve atletik bir futbolcunun etkisiz görünmesinin en büyük nedenlerinden biriydi. Gole yakın oynama hevesi, takım savunmasında ki yerleşimde sorunlara yol açtı. 70 metrelik mesafeyi sürekli tek başına kullanmak istemesi, hem geri dönüşünde sorun yaşarken, hem de öndeki oyuncuyu pasifize etmiştir. Maçta iyi görüntü veren futbolcu olmamasına rağmen, kötünün kötüsü kim derseniz, Douglas cevabını verebilirim.

HAKAN KELEŞ´İN İYİ NİYETİ YETERLİ OLMUYOR?

Teknik direktör Keleş, göreve geldiği günden itibaren takıma her şeyini verdiğine inanıyorum. Ama her zaman söylediğim gibi, antrenör olmak farklı, teknik direktör olmak çok farklı şeylerdir. Özellikle otoriter bir anlayış teknik adamlar üzerindeki en büyük etikettir. Otoriter yapıdan kasıt kesinlikle astığım astık, kestiğim kestik anlayışı değildir. Söylemek istediğim; futbolcu üzerindeki etkisidir. Keleş´in iyi niyetinden hiç endişem yok ama bu etkinin yeterli olduğunu düşünmüyorum.

Hakan Keleş´in en büyük handikaplarından biri de maalesef oyuncu değişikliği konusudur. Oyuna başlarken yüz kişiye sorsanız, doksan dokuzu çıkardığı kadroyu sahaya sürer. Ne var ki, maç oynanırken iyi bir taktisyen olmadığını söyleyebilirim. Teknik adamların sahaya müdahaleleri oyunun kaderini değiştirmesi gerekir.  Kenar müdahalelerinde, yüz mimiklerinde ki çaresizlik iyi niyetin yeterli olmadığı kanısı oluşturuyor.

Bu sezon takımların kadrosuna bakıldığında bir iki takım hariç, diğer takımlar arasında en iyi kadroya sahip bir takımımız. Ancak ayaklar yere basmadığında neler olabileceğini hepimiz gördük. Bu maç geride kaldı. Umarım bu maçtan fazlasıyla ders çıkarmışızdır. Bundan sonra ki haftalarda daha sağlam yere basan bir takım görüntüsü vermek dileğiyle?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?