Bu hafta Nasreddin Hoca´nın nükte bir yazısı ile başlamak istiyorum..
Sultanlardan biri, ´´telaş´´ yerine ´´talaş´´ dermiş. Devrin lügât ve telaffuz meraklısı çelebi mabeyncileri, Sultanın bu halinden utanırlar, fakat açıkça sultanın dilini düzeltmeye cesaret edemezlermiş. Neticede, zarif bir mabeynci, ince bir yol bulmuş. Bir sabah heyecanlı huzura çıkmış ve başlamış derd yanmaya;
-Ah efendimiz, vah efendimiz! Bu sabah bende hâneden çıkarken bir telaştır koptu. Meğer bahçedeki talaşlar tutuşmuş. Bir taraftan talaş yanar, bir taraftan telaş parlar. Koşup talaşları mı söndüreyim, dönüp telaşı mı dindireyim? Nihayet talaşlar yanıp bitti, telaş da geçip gitti. Gördünüz mü efendim, şu talaş yüzünden düştüğümüz telaşı?
Sultan, gayet ciddi cevap vermiş:
-Boşuna talaş etmişsiz!
Maalesef günümüzde de insanların yanlışlarını uyarmak için ne kadar uğraşırsak uğraşalım kendi bildikleri doğruları düzeltmekte zorlanıyoruz. Bizim bugünlerde birbirimizi dinlemeye, anlamaya ve kendimizi anlatmaya ve insanların yanlış bildiklerini düzeltmeye ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer bizler üzerimize düşen doğru düzeltmeleri yapmazsak yanlışlar çığ gibi büyüyerek, gelecek yıllarda önümüze dev bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Yanlışları düzeltmek kimi zaman bir tebessüm ile kimi zaman nükteli bir söz ile kimi zaman ise yapılacak bir eylem ile engel olunabilir. Erol Tekin´in dediği gibi ?Yanlış bir kapı çalmışım dostlarım/yanlış bir kapı açılmış sonuna kadar? Sade ve etkili olan mısralarda özetle yanlış kapıyı kullanarak doğru binaya giremeyiz. Yanlış iletişimler ve yanlış kelimeler ile karşımızdaki insanın hatalarını düzeltemeyiz. Sokağa çıktığımızda insanların yüzlerinde yanlış ve eksik olan bir şey var. Nedir o? Derseniz Merhamet?
Kalbimizi, gönlümüzü çok önemsemeliyiz. Zira iman da, akıl da, fikir de, zikir de, şükür de, merhamet de kalpte bulunur.
Kalb-i selim olmadan akl-ı selim ve zevk-i selim de olamaz. Kul, kalbini, aklını ve zevkini Rabbimizin rızası ve Resulullah Efendimizin örnekliğine yürüten kişidir. Herkesin kalbi, aklı ve zevki vardır. Fakat bunları ?´selim´´ kılan imandır. İmanımız tam kalbimiz selim ise merhametimiz tam geleceğimiz açıktır.
