Yeni başlangıçlar kolay değildir, hele bu bir de köşe yazısıysa işimiz daha da zordur. Allahın adıyla başlayalım öncelikle, kolay olmasını da ondan dileyelim. Bir sayfayı geçmeden, okuyanı sıkmadan, sadra şifa olacak şeyleri yazmak lazım. En baştan yazınız etkileyici olmalı, akılda kalmalıdır. Bu niyetle besmele ile başlayalım yazmaya.
Niyetim yapılan işin güzel olmasıdır, düşüncem saygı ortamında fikri zenginliğin toplumu geliştireceği üzerinedir. Farklı bakış açılarına sahip olmak bir zenginliktir. Bu zenginlik içinde yazılan yazıların hem okuyanın hem de yazanın düşünce dünyasını geliştireceğine inananlardanım.
Herkes yaptığı işi en iyi şekilde yaparsa ideal toplum olmayı yakalamış oluruz düsturumdur. Kişileri ve değerleri hedef alan yazıları oldum olası sevmem. Fikirleri hedef alan, öven ya da yapıcı eleştiren, hakaret, küfür ve aşağılama içermeden cümleler kurmaya çalışacağım. Okuyucumun ne istediğini bilen bir üslup ile toplumsal, siyasal ve kültürel konularda onları bilinçlendiren, doğru düşünmelerine katkı sağlayan ve yorum yapabilecekleri yazıları yazacağım.
Haberi her türlü kaynaktan takip edebilirsiniz. Benim ki haber vermekten ziyade kendi süzgecimden geçirdiğim yorum içeren haftalık yazılarım olacaktır. Günlük yaşantımızdan, yerel, ulusal ve uluslararası siyasi faaliyetlerin nabzını tutabilir, tartışmaları değerlendirip, detaylandırabilirim. Yazılarımda tabii ki düşüncelerim ve duygularımla ele aldığım konuları yoğurup beğeninize sunacağım. Göndermelerim olacağı gibi iyi olanı överken, hatalara karşı da muhalif duruşum olacaktır. Kendimi sınırlamadan aklımın aldığı, kendime güvendiğim her konuda yazılarım olacaktır. Bu konuda desteğini esirgemeyen değerli kardeşim Taner Karabal’a teşekkür ederim.
Çarşamba günü ilimiz iş insanlarının katıldığı bir paneli takip ettim. Kısa adı SOSAD olan Sivas Organize Sanayi Bölgesi İşadamları Derneği ve Oran Kalkınma Ajansı işbirliğinde “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Aile Anayasası” konulu panel düzenlendi. SOSAD Başkanı Sivas sevdalısı, duayen sanayicimiz, değerli dostum İsmail Timuçin panelde yaptığı konuşmada aile şirketlerinin uzun soluklu yaşayamadığını, dünyada yüz yaşının üzerinde aktif aile şirketi sayısı Japonlarda 30 bin civarındayken ülkemizde ki şirket sayısının maalesef otuz tane olduğunu, ülkemizde aile şirketlerimizi çok uzun soluklu yaşatamadığımızı söyledi. Mevcut durumdan sadece işletme sahipleri ve çalışanlar değil toplum olarak herkesin zarar ettiğini de ifade etti. Toplantıya katılan vali ve belediye başkanı da aynı minvalde sözler sarf ettiler. Daha sonra Stratejik Yapılandırma Danışmanı Bülent Orta tarafından Aile Şirketlerinde Kurumsallaşmanın metotları katılımcılara anlatıldı. Katılımcılara aile şirketlerinin genel karakteristik özellikleri, kurumsallaşma süreçlerini, faydalarını anlatan Orta, aile şirketlerinin kurumsallaşmasından ve aile anayasasının öneminden bahsetti. İyi niyetle, faydalı olması düşüncesiyle organize edilmiş panel ne yazık ki katılımcı sayısı azlığı nedeniyle istenilen verimlilikte geçmedi. Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’in sözü anlamlıydı “Dönem dönem böylesi programlar yapılıyor ama ticarette de, siyasette de işlerimizi el yordamıyla yapıyoruz.” diyerek acı durumumuzu ifade etmiş oldu. Her şeye rağmen yılmadan, usanmadan kalkınma ve gelişmişlik noktasında, ülke olarak, millet olarak üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor.
Bu ve benzeri konuları ileride daha geniş ele alıp, değerlendireceğim. Başlangıcımız hayırlı olsun, yazdıklarımız da hayırlara vesile olsun.
İsmail KAYA 10 ay önce