Ömer ÜN
Sivas Numune Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Dr. İbrahim Karaduman, eksikliği yaşam vücut ağrısı, halsizlik, yürüme güçlüğü, kemik ağrısı, güçsüzlük, saç dökülmesi, baş ağrısı, depresyon, değişken ruh hali, uykusuzluk, gözaltı morlukları, aşırı terleme, kilo vermede güçlük çekme, sürekli üşüme gibi sağlık sorunlarına neden olan D vitaminine ilişkin açıklamalarda bulundu.
D vitaminini diğer vitaminlerden ayıran unsurun vücuttan direkt alınabilmesi olduğunu dile getiren Dâhiliye Uzmanı İbrahim Karaduman, “Aslında D vitamini bir hormondur. Steroid yapılı bir hormondur ve vücudumuzda üretilmektedir ama ilk tanım olarak, vitamin şeklinde tanımlandığı için ismi vitamin olarak kalmıştır. Normalde vücudumuzun üretmiş olduğu bir hormondur. D vitamini diğer vitaminlerden ayrılma sebebi şudur: D vitamininin yüzde 10- 20’lik bir kısmı besinlerle emilirken yüzde 80-90’lık bir kısmı güneş ışınlarından derimiz tarafından sentezlenmektedir ama bu sentezlenme için de güneş ışınlarının belli bir açıyla gelmesi lazım. Ülkemiz için bu açı Mayıs, Kasım aylarında saat 10.00 ile 15.00 arasında gelebilmektedir ama şöyle de bir handikabı var. Hiçbir doktor bu aylarda, bu saatlerde güneşe çıkmanızı ve doğrudan güneşle temas etmenizi önermez. Çünkü cilt kanserlerinin riskini arttırıyor. D vitamini alırken cilt kanseri olma riskini de almak çok mantıklı olmadığı için önermeyiz. Bu tarz hastalarda besin yoluyla alımını daha çok öneriyoruz. Her ne kadar güneşten alınıyor olsa da çok önermiyoruz. Bu şekliyle de vitamin olarak daha çok alınıyor” diye konuştu.
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR
Yapılan çalışmalar ve gözlemsel çalışmaların D vitamini eksik olan kişilerde kolon kanseri başta olmak üzere, meme kanseri, prostat kanseri gibi risklerin daha fazla olduğuna dikkat çeken Karaduman, “Son iki yılda korona gibi bir pandemi geçirdik. Koronavirüs D vitamini eksik kişilerde daha fazla görüldü. Onun haricinde şeker hastalığı olma ihtimali, demans gibi beyin hastalıkları, alzheimer gibi hastalıklara, kalp hastalıklarına neden olma ihtimalinin arttığını görüyoruz. Aslında D vitamini bunlara baktığımız zaman tek bir kemik koruyuculuğundan ziyade diğer organlara da etki ettiği ve ileri çalışmaların gerektiği görülüyor. Yani belki bundan bir 5 yıl sonra veya 2-3 yıl sonra bu çalışmalar daha detaylı olduğunda biz burada D vitaminini herkese vermeliyiz. Çünkü kanserden koruyor gibi iddialı bir cümle de kurabiliriz ama her ne kadar bunu söylesek bile ‘Çok iyiymiş, ben o zaman bunu sürekli alayım’ gibi bir şey olmamalı. Bunun dozajları var. Toksik doz dediğimiz dozlara çıktığı zaman da ters etki yaparak hem kırık riskini artırıp hem de sağlığın bozulmasına neden olabiliyor” ifadelerini kullandı.
TABLET FORMLARIYLA DESTEKLENMESİ GEREKİYOR
D vitamininin ne kadar alınması gerektiğini ilişkin de bilgi veren Dâhiliye Uzmanı Karaduman, “Normalde Dünya Sağlık Örgütü ve diğer tüm bu konuyla ilgilenen derneklerin hepsinin şöyle bir önerisi var: Kemik sağlığını korumak için günde 600-800 ünite D vitamini almamız lazım. Peki, D vitaminini güneşten alamıyoruz. Mesela bir yumurtada 20 ünite D vitamini var. O zaman benim günlük 600 ünite almam için 30 yumurta yemem lazım veya 300 gram somondaki D vitamini olan besinler. Somonda 300 ünite D vitamini var. O zaman benim 600 gram günlük somon yemem lazım. Bu çok mümkün değil açıkçası. Bu durumda bizim bunu tablet formlarıyla desteklememiz gerekiyor. D vitamini taraması yapılmaksızın her bireye en az 600-800 ünite D vitamini sağlayacak kadar dışarıdan tablet formuyla veya damla formuyla D vitamini deplasmanı yapmamız lazım. ‘D vitaminim düşük mü, değil mi?’ diye bakmadan bile bunu kişinin alıp kullanmasında hiçbir zarar yok. İlk önce vücuttaki depoları doldurmamız lazım ki sonra onların düşmesini engellemek için sabit tutarak tedaviyi vermemiz lazım” açıklamasında bulundu.
