USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

"Yeni Bir Anayasaya İhtiyacımız Var"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Türkiye Yüzyılı’nın eşiğindeyiz. Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılına adım attığımız bu günlerde Türkiye’nin demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa ile yoluna devam etmesi lazım. Darbelere geçit vermeyen, 10 yılda bir muhtırayla ve darbeyle önü kesilmeyen, yüksek standartlı bir demokrasi yolunda emin adımlarla ilerlememizi sağlayacak yeni bir anayasaya ihtiyacımız var” dedi.

"Yeni Bir Anayasaya İhtiyacımız Var"
31-10-2024 14:36
Google News

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Adalet Mülkün Temeli, Medya Gerçeğin Sesi Paneli’nde konuştu. Bakan Tunç, “Bugün çok önemli bir konu için sizlerle bir aradayız. Bahçeşehir Üniversitesi’nin ev sahipliğinde İletişim Başkanlığımızın katkılarıyla Adalet Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu ‘Adalet ve Medya İlişkisi’ konusunu ele alacağımız tam günlük bir paneller zincirini inşallah bugün sizlerle beraber gerçekleştireceğiz. Adalet ve medya ilişkisinin tüm boyutları farklı panellerde ülkemizin öncü medya kuruluşlarının temsilcilerinin, genel yayın yönetmenlerinin katılımlarıyla bugün burada değerlendirilecek. Çok faydalı olacağına ben yürekten inanıyorum. Çünkü onları dinlememiz lazım. Medya temsilcilerimizin düşünceleri bizler için çok önemli. Önümüzde bir yargı reformu strateji belgesi hazırlığımız var. Hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. Son aşamaya gelmişken dedik ki; medya mensuplarımızın özellikle son yıllarda çok daha değer kazanan ‘adalet ve medya’ ilişkisini bir masaya yatırmamız lazım. Bunu da taraflardan dinlememiz lazım. Tecrübeli gazetecilerimizden dinlememiz lazım. Bu anlamda yargı reformu strateji belgesine çok önemli katkılar sunacağını düşündüğümüz bu toplantının önemli çıktılara sahip olacağını ve yargı reformu strateji belgesine de ışık tutacağına yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Bu mekanda ben 25 yıl önce yargılanmıştım”

Başörtüsüne özgürlüğü savunduğu için 25 yıl önce yargılandığını söyleyen Bakan Tunç, “Bahçeşehir Üniversite’sinin bulunduğu bu mekanda ben 25 yıl önce yargılanmıştım. Burası Devlet Güvenlik Mahkemesi’ydi. Nereden nereye geldiğimizin, ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması konusunda nasıl mesafe aldığımızın bir göstergesi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı bundan 25 yıl önce. Başörtüsüne özgürlüğü savunduğumuz için genç bir avukat olarak hakkımızda iddianame düzenlenmişti. Başörtüsüne özgürlük diye bir imzadan dolayı iddianameyle karşı karşıya kalmış ve burada yargılanmıştık. Duruşmada ise karşımızda bir askeri hakim, üç üye ile beraber ifademizi almıştı. Bugün o mekanda bir eğitim yuvası olarak ülkemizin geleceğine imza atacak Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek gençlerin eğitim gördüğü bir yuvada bu sefer sanık olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı olarak sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti öncelikle belirtmek istiyorum. Türkiye’yi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturmanın mücadelesini hep beraber yapıyoruz. Çok mesafeler aldık, nereden nereye geldik. Türk yargısının geçmişteki durumu ile bugünkü durumunu kıyasladığımızda ya da Türk medyasının geçmişteki durumu ile bugünkü durumunu kıyasladığımızda Türkiye’ye haksızlık yapılmaması gerekir. Çok önemli mesafeler aldık” şeklinde konuştu.

“Millet meydanlarda darbecilerle mücadele ederek şehitler verirken, bu ülkenin cumhuriyet savcıları adliyelere koştular”

15 Temmuz hain darbe girişiminde yargı mensuplarının adliyede mücadele ettiğini ifade eden Adalet Bakanı Tunç, “Türk yargısının, Türk adaletinin geçmişte belli dönemlerde 27 Mayıslarda, 12 Eylüllerde, 28 Şubatlarda demokrasinin yanında, Türk demokratik hukuk devletinin yanında değil de maalesef darbecilerin yanında saf tuttuğunu adeta onlara destek olduğunu, onlara anayasa desteğini verdiğini, onlara yargısal anlamda milletin hakkını, hukukunu koruyan bir yargı sistemi değil de maalesef vesayetçi anlayışın destekçisi olarak ortaya çıkan bir yargı sistemi. Tabi ki ibret alınması gereken bir durum. Bu yargı sistemini geride bıraktık. Türk yargısının, milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz’da kahramanlıklarla gösterdik. Milletimiz 15 Temmuz’da darbecilere karşı meydanlara koşarken Türk yargı mensupları da cumhuriyet savcıları da evlerinde oturmadılar. Millet meydanlarda darbecilerle mücadele ederken, şehitler verirken, bu ülkenin cumhuriyet savcıları adliyelere koştular. Darbecileri gözaltı yaptılar. Yakaladılar ve yargı önünde hesap vermelerini sağladılar. Milletin hakkını, hukukunu korudular. Aradaki fark bu. Belki bugün Türk yargısı üzerindeki eleştiri yapanların, haksız eleştiri de bulunanların da aslında arka planında bunun olduğunu görmek lazım. Türk yargısı maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda maalesef hukuk sistemine çok zararlar vermişti. Onlar artık geride kaldı. 15 Temmuz’da verdiği sınav, gerçekten takdire şayandı. Vesayetçi anlayışla, milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı” diye konuştu.

“Türk medyasına baktığımız zaman hem milletimizi aydınlatıyor, hem de dünyaya mesaj veriyor”

12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, 27 Mayıs’ta darbecilerin sözcülüğünü yapan medya yerine, bugün 15 Temmuz’da yargısıyla, milletiyle birlikte kahramanlık yapan medyanın olduğunu belirten Tunç, “Takdir etmeden geçmemek lazım. Türk medyası büyük bir sınav verdi. 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında televizyonlarımız canlı yayınlar yaptı. O sesler kesilemedi. O ekranlar karartılamadı. Ekranlarda yayın yapan gazetecilerimiz milli iradeye sonuna kadar sahip çıktı. ‘Milletçe darbecilere karşı koymamız lazım, bağımsızlığımıza sahip çıkmamız lazım’ dedi ve milletin meydanlara inmesinde medyanın çok büyük rolü oldu. Filistin konusunda da 7 Ekim’den bu yana bir soykırım, dünyanın gözünün önünde işleniyor. 50 bine yakın insan şehit edildi. Bunun yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Maalesef uluslararası medya katledilen çocukların hakkını koruyabiliyor mu şu anda. Maalesef katledenleri adeta destekleyen bir dezenformasyon yapıyor. Bunun yanında Türk medyasına baktığımız zaman hem milletimizi aydınlatıyor, hem de dünyaya mesaj veriyor. Uluslararası Adalet Divanı’nda Güney Afrika’nın başlatmış olduğu Türkiye’nin de müdahillik talebinde bulunduğu soykırım davasında delil olarak dosyamıza ilave ettiğimiz önemli kanıtlar var. Türk medyası olarak Filistin’deki mazlumların hakkının korunması ve uluslararası hukuk anlamında o dosyalara delil teşkil edecek, tarihe not düşecek çok önemli belgeleri Türk medyası sağladı. Filistin’de şehit olan tüm mazlumları rahmetle anıyorum” ifadelerini kullandı.

“Adalet, insan onurunu korumaktır”

Adaletin, Hz. Mevlana’nın deyimiyle ‘her şeyi yerli yerine koymak’ olduğunu aktaran Bakan Tunç, “Adalet, bir dengedir. Adalet, insan onurunu korumaktır. Adaletin olmadığı yerde toplumsal barış ve huzur olmaz. Adalet, toplumsal barış ve huzurun teminatıdır. Adalet, haksızın şirret çığlıkları arasında haklının sesini duyabilmektir. Kürsüde görev yapan bir hakimimiz, adaleti tecelli ederken haklının sesini duyabiliyorsa, haksızın şirret çığlıkları arasında cılız sesi duyabiliyorsa adalet tecelli olabilir. Bu anlayışta olmak gerekir. Yapay zekanın her alanda kullanıldığı gibi yargı alanında da kullanılması imkanları var. Bu konudaki hazırlıklarımız var. UYAP sistemimiz dünyadaki en gelişmiş yargı ağı sistemi. Birçok Avrupa ülkesi bunu nasıl başardınız diye gelip zaman zaman soruyor. O bizim bir avantajımız. Onu daha çok geliştireceğiz şimdi. Elektronik duruşmadan hem ceza davalarında hem de hukuk davlarında daha da yaygınlaştırılması, adalete erişimi daha da kolaylaştırmak, mevzuatı daha da sadeleştirmek. Uzun süren yargılamaların önüne geçebilmek için birtakım tedbirlerimiz var. Yargı reformu strateji belgemizde de bunları tek tek Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyu ile paylaştıktan sonra o hedefler doğrultusunda da mevzuatımızı geliştirmek için çaba göstermeye devam edeceğiz. Son 22 yılda temel mevzuatımızın tamamını değiştirdik. Bütün kanunlarımız, yenilendi. 80 yıllık kanunlarımızda ihtiyaca artık cevap veremez duruma gelen bu kanunlarımızı yeniledik. Önemli olan bu kanunların iyi uygulanması. En iyi kanun, en kötü uygulayıcının elinde en kötü kanun haline gelebilir. Sadece temel mevzuatın yenilenmesi elbette yetmiyor. Kürsüde görev yapan hakim ve savcılarımız kanunları uygularken en başta gözetecekleri husus anayasa. Anayasamızın özellikle darbe anayasası olması hasebiyle birtakım sorunlara yol açtığını, yargı sistemi içerisinde birtakım tartışmalara yol açtığını hepimiz görüyoruz. Anayasamızda yapılan değişiklikler, gerek yapısal değişiklikler, gerek temel hak ve özgürlüklerle ilgili hak arama yollarını artırmaya yönelik, temek hal ve özgürlükleri daha da tahkim etmeye yönelik gerçekleştirdiğimiz değişikliklerin anayasanın darbeci, vesayetçi kurgusuna sonradan monte edilen bu değişikliklerin maalesef maddeler arasında da birtakım yeknesaklıkların bozulduğunu ve bu konunun yargı kurumlarımız arasında farklı görüşlere neden olduğunu da görüyoruz. Anayasamızdaki vesayetçi ruhu azaltmaya, ortadan kaldırmaya yönelik bu büyük çabalara rağmen yönetim reformu da buna dahil olmak üzere anayasamızda küçümsenemeyecek reformları hayata geçirdik” dedi.

“Yeni bir anayasaya ihtiyaç var”

Basınla ilgili anayasada önemli düzenlemeler yaptıklarını dile getiren Bakan Tunç, “Basın araçlarına el konulamayacağına yönelik düzenleme 2004 yılında anayasa değişikliğiyle, anayasamızda yerini almıştır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kapsamını daha da genişleten düzenlemeleri hem anayasal hem de alt düzeyde hayata geçirdik. Basın özgürlüğü konusundaki çabaları da küçümsememek lazım. Hem Türk Ceza Kanunumuzda hem Terörle Mücadele Kanunumuzda hem de Basın Kanunumuzda eleştiri sınırını aşmayan, haber değerini aşmayan düşünce açıklamalarının suç teşkil etmeyeceğini mevzuatımızda düzenledik. Tüm bunlar ülkemizin demokratik hukuk devleti ilkesini daha da tahkim etmeye yönelik düzenlemelerdi. Türkiye Yüzyılı’nın eşiğindeyiz. Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılına adım attığımız bu günlerde Türkiye’nin demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa ile yoluna devam etmesi lazım. İnşallah bunu başarırız. Darbelere geçit vermeyen, 10 yılda bir muhtırayla, darbeyle önü kesilmeyen, demokrasimizi daha güçlü yapan yüksek standartlı bir demokrasi yolunda emin adımlarla ilerlememizi sağlayacak olan yeni bir anayasaya ihtiyaç var. İnşallah parlamentoda bu uzlaşma gerçekleşir. Bu uzlaşmaya yanaşan siyasi partiler, milletvekilleri elbette ki milletimizden bir takdir toplayacaklardır. Aksi durumda milletimiz bunun cevabını yeri geldiğinde verecektir” şeklinde konuştu. /İHA/ 


Editor : İhlas Haber Ajansı
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
05.12.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!