Sivas Baro Başkanı Fatih Sevim, son dönemde toplumu dehşete düşüren olayların faillerinin daha önce defalarca suçtan mahkum olan kişiler olduğunu ifade ederek bu durumun toplumda suçluların layık oldukları cezayı çekmediği yönünde bir algı oluşturduğunu söyledi.
Sevim, yaptığı açıklamada; “Son zamanlarda toplumu dehşete düşüren, sosyal medya ve haberlerde boy gösteren suç haberlerinin faillerinin, daha önce defalarca suçtan mahkum olmuş kişiler olduğu görülmektedir. Bu durum, toplumda suçluların layık oldukları cezayı çekmediği, hatta yaptıkları eylemlerin cezasız kaldığı yönünde bir algı yaratmıştır. Son olarak taksici Oğuz Erge’nin katli olayı da bu konuyu yeniden gündeme taşımış ve infaz kanunlarının yetersizliği konusunda ciddi soru işaretleri doğurmuştur” dedi.
Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amacın öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini önleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini desteklemek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara uygun, sorumluluk sahibi bir yaşam tarzına uyumunu kolaylaştırmak olduğunu ifade eden Sevim, “Ancak gerek 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve gerekse de Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde pandemi ve cezaevlerindeki doluluk oranlarını azaltmaya yönelik değişiklikler sonucu cezalarının çok az bir kısmının infazı sonucunda açık cezaevine geçişin mümkün kılındığı ve böylelikle infaz edilmeyen kısım için hükümlülere denetimli serbestlik imkanı tanındığı görülmektedir. Yapılan bu değişikliklerin sıkça yapılması, değişikliklerin denetlenmesini, kanunun uygulanmasını ve hatta bu değişikliklerin izlenmesini bile neredeyse imkansız hale getirmekte ve sürekli olarak lehe olan düzenlemeler sonucunda cezaların genel ve özel önleme işlevi ortadan kalkmaktadır. Bu noktada belirtmek gerekir ki; infaza ilişkin tüm hususların kanunla düzenlenmesi, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği gibi infazı doğrudan etkileyen bir konudaki düzenlemenin, yönetmelik çıkarılmak suretiyle yapılması usulünün terk edilerek, hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına ayrılma şartlarının da kanun koyucunun iradesine bırakılması gerekmektedir. İnfaz rejimlerinin amacı, cezasızlık algısı değil, cezaevinde ve sonrasında kişilerin denetlenmesi ve gerçekten topluma kazandırılması olmalıdır. Bu amacın göz ardı edilmesi; suçların artmasına, toplumsal barışın ve kamu düzeninin bozulmasına ve toplumun hukuka olan güveninin de sarsılmasına yol açmaktadır. Bu sorunun çözümü için kanun koyucunun, infaz hukukuna ilişkin düzenlemeler yaparken bu hususları dikkate alması ve cezalandırmada ağırlaştırıcı nitelikte düzenlemelere de yer vermesi toplumsal barış ve hukukun korunması için bir zorunluluktur. Ayrıca, infaz kurumlarının fiziki ve personel yetersizliğinin giderilmesi, infaz kurumlarında ıslah edici ve eğitici faaliyetlerin artırılması, infaz kurumlarından tahliye olan hükümlülerin topluma uyum sürecinin desteklenmesi, mağdurların haklarının korunması ve onarıcı adalet anlayışının geliştirilmesi de bu konuda atılması gereken adımlardandır. Toplumun hukuka olan güveninin sağlanması, suçluların hak ettikleri cezayı çekmesi, mağdurların adalet duygusunun tatmin edilmesi ve toplumsal barışın korunması için bu konuda acil ve etkin önlemler alınması gerekmektedir. Bu konuda kamuoyunun hassasiyetini ve beklentilerini paylaşıyor ve Sivas Barosu olarak yetkilileri göreve davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
