Demokratik seçim bir ülke için mutlaka çok önemlidir. Çünkü seçim sonuçları vatandaşın evinin, köyünün , yurdunun Velhasıl tüm vatanının geleceğini etkiler.
Gelişmiş ülkelerde seçimler gelişmekte olan ülkelere oranla daha az önem arz eder. Çünkü iktisadi, sosyal ve kültürel alanlarda sistemleri oturmuş olup; gelen siyasi iradeler küçük revizyonlarla bu sistemi devam ettirirler. Dış politikada ise gelişmiş ülkeler uzun vadede siyasi hesaplar yaptıkları için güncel gelişmeler Haricindeki politikaları devam ettirirler. Fakat istisnai bir durum olarak Donald Trump gibi insanlar bu genellemelerin dışındadır.
Gelelim bizim de dahil olduğumuz gelişmekte olan ülkelerdeki seçimlere ;
Gelişmekte olan ülkelerde genelde vatandaşın özgür iradesi ile siyasi iradeyi belirlemesi demokratik seçimlerden oldukça uzaktır. Çünkü gelişmiş ülkeler dediğimiz emperyalist güçler az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kendi çıkarlarına hizmet edecek siyasi iktidarları belirler ve sandıktan çıkması için her türlü gayreti gösterir. Maalesef çoğunlukla istediklerini alırlar. Emperyal düzenin en büyük özelliklerinden biridir bu. ABD ve tüm batı dünyası için gelişmekte olan ülkeler arasında kontrol altında tutulması gereken ülke gerek jeopolitik konumu gerek Türk-İslam kimliği ile Türkiye´dir. Anadolu gibi Asya ve Avrupanın ortasında, Karadeniz ile Akdeniz´in bağlantı Boğazlarını içinde bulunduran ve daha da önemlisi bugünün gelişmiş ülkelerinin tarihte topraklarını içinde bulunduran Dünyanın 1/3 üne hükmetmiş bir İmparatorluğun varisçisi olan genç Türkiye Cumhuriyeti batı dünyası için bir tehdittir. Çünkü Türk milletinin İslam kimliği ile Güçlü´nün haklı olduğu değil, haklının hak olduğu; sömürücü Emperyal sistemin değil adil bir düzenin yani Allah düzeninin hakim olduğu bir dünyanın savunucusudur. Türk Devletinin asıl kızıl elması budur.
Tüm bunları bizden daha iyi bilen ABD ve Avrupa bizi bu mefkûreden uzak tutabilmek için yıllarca Türkiye üzerinde Bizans oyunları oynamıştır. Hala da oynamaya devam etmektedir. Yıllarca bizleri sağ-sol alevi-sünni kürt-türk ve benzeri şekillerde kayıplaştırdılar. Yetinmeyip en hain en alçak terör örgütlerini kurup, devletimize ve milletimize bela ettiler. Böylelikle bizi hem siyasi hem ekonomik hem de toplumsal olarak dar boğazlara sürüklediler. Bu projeleri alt edip Türkiye´yi Ulu Atatürk´ün hedef gösterdiği muasır medeniyet düzeyine yükseltebilmenin tek yolu siyasi ve toplumsal olarak bir olmaktan geçer.
Ak Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı geçmişte bize göre yanlış siyaset yapmış olsalar da 15 Temmuzdan sonra tüm gerçekleri görerek politikalarını değiştirmişlerdir.
İşte, önce ülkem diyen MHP ve genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli nefsini bir kenara bırakarak ülkemiz üzerinde oynanan bu alçakça oyunları bertaraf etmek adına AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte hareket etmeye başlamıştır. Sayın Bahçeli´nin bu tavrı anlayanlar için Emperyal güçlere en büyük baş kaldırılır.
Ben bir Ülkücü olarak 24 Haziran seçimlerine bu gözle bakıyorum. Bu seçim ne şahısların ne partilerin yarışıdır; bu seçim Emperyal güçlere Türk milletinin vereceği en güzel cevaptır.
Son olarak diyorum ki;
Görelim Mevlâ ne eyler
Ne eylerse güzel eyler.
Bir sonraki yazımda siz değerli okuyuculara Sivas adayları ve Sivas siyasetinden bahsedeceğim.
