USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Robinho Yok Ama Yıldız Çok?

11-12-2018

Yazıma başlamadan önce Maç bitiminde kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden yiğido Eren Dolak kardeşimize Allah´tan rahmet yakınlarına ve tüm Sivasspor camiasına başsağlığı diliyorum. Üzücü bir olay, gerçekten. Sivasspor sevdalısı bu kardeşimiz maalesef kurtarılamadı. Umut ediyorum ki gelecek haftalarda bu kardeşimizi Şanlı Sivasspor taraftarı ve Sivasspor´lu yöneticiler unutmayacaklardır.

Sivasspor´da güzel şeyler görmeye alıştık. Doğru kararlar başarıya giden yolun altın kurallarıdır. Bu konuda birçok şey yazılabilir. İstikrar ve ısrar zor olsa da doğru bildiğiniz kararlarla kazanabilirsiniz. Bir futbol takımını oluşturan oyuncu sayısı ne kadar olursa olsun, sahaya 11 kişi çıkarsınız. Oluşturduğunuz bu takımdan başarı beklersiniz, güvenirsiniz ve sonuç almaya çalışırsınız. Ama daha önemlisi sahanın dışındaki etkileşime dikkat etmek gerekir. Kenarda oturan yedek oyunculardan tutun da, tribüne çıkan tüm futbolcuları dinamik tutmak büyük başarıdır. Bugün Sivasspor takımı bu dinamiğin en güzel örneğini yansıtmaktadır. Lig başladığı günden bugüne, sadece yarım devre görev almasına rağmen, geçen hafta Douglas´ın yerine görev alan Papp, sürekli oynamışçasına hiç sırıtmadı. Bugün hiç ismini duymadığınız bir oyuncuya görev verseniz, emin olun takım dinamiği içinde sırıtmaz. Anlatmak istediğim de tam bu. Yani takım olabilmenin güzelliğini ve kazanmanın hazzını yaşıyoruz.

Elbette takımın önemli ayakları sakat ya da cezalı olduğunda, eksikliğini hissetmiyor değiliz. Bugün bahsettiğimiz Robinho ise, Douglas ise rakip açısından rahatlatıcı bizim açımızdan sıkıntılı olarak değerlendiriyoruz. Ama anlatmaya çalıştığım, takım olabilmek ve kazanabilmek bir ya da iki futbolcuya bağlı kalınmamasıdır. İşte Göztepe maçında Robinho´nun eksikliğini takım olarak hissetmedik mi? Özellikle maçın ilk yarısında olukça fazla hissettik. Ama kazanmayı bildik. Robinho´nun yokluğunu Emre´yle, Muhammed´le ya da Torje´yle ya da başka bir futbolcuyla gidermeye çalıştık.

Başakşehir maçından sonra Teknik Direktör Hakan Keleş´in taraftardan bir ircası vardı; ? lütfen stadı doldurun? demişti. Soğuk havadan mıdır nedir? Bilinmez ama Keleş´in bu çağrısına icabet eden yine çok fazla sayıda taraftar bulamadı. Süper Ligde böyle bir takım var ve bu ligin avantajlarının şehrimiz açısından ne kadar önem arz ettiğini belki birçok kez anlattım. Anlam veremediğim şey, neden böyle bir takıma destek verilmez. Dikkat ediyorum bu stadın dolduğu maç sayısı 3´ü geçmiyor. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe. Üzülerek söylemeliyim ki takıma sahip çıkamıyoruz. Taraftar olarak sanırım heyecanımızı yitirmişiz.

İlk yarısı tatsız tutsuz geçen maçın ikinci yarısında Sivasspor´un baskısıyla bambaşka bir hava esmeye başladı. Özellikle ilk yarıda hakem kararları ve gösterilen kartlar taraftarları çılgına çevirse de Sivassporlu futbolcular ikinci yarıda takım gibi oynamaya başladı ve sonuca gitti. İlk yarı Robinho´nun da yokluğunda hücum bölgesinde çoğalamayan Yiğidolar, ikinci yarıda bambaşka bir kimlikle oynamaya başladı ve sonuca gitti. Özellikle Emre Kılınç´ın etkili oyunu sonuca götürdü. Elbette ki Yıldız diye nitelendirilen futbolcuların eksikliğini hissetmemek mümkün değil. Ama takım olabilmenin ilk kuralı da bu oyuncuların yokluğunu aratmadan sonuca gidebilmektir.

Sivasspor astronomik rakamlar ödeyerek Yıldız futbolcu sayısının yüksek olduğu bir takım olmasa da, Takım olabilme özelliğine sahip olduğu için bütün futbolcuları yıldızlaştıran bir ekip kimliğindedir. Daha güzel günler Sivasspor´u beklemektedir.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?