Geleneksel Medyadan Sosyal Medyaya

Uzun yıllar önce Jhon Maynard Kaynes, “Bayım olgular değişince bende fikrimi değiştiririm. Siz ne yaparsınız peki?” demişti. Kaynes’in bu sözü dediği yıllardan bu zamanlara kadar pek çok şey değişti olgularda bu değişimler gibi sürekli değişen yapı içerisindeydi. Teknoloji, sosyoloji ve kültürün insanlara artık başka bir hayat sunmasıyla insanlar değişen kültür ve olgular ile başka bir hayata doğru geçiş yapmaya başladı. İnsanoğlu yıllar boyunca farklı hayatlar, medeniyetler kurdu ve sayısız kültürü hayatlarına dâhil etti. Yaşadıkları coğrafya, imkânlar kültürlerini etkiledi. Başka hayatlar ile insanlar oynadıkları oyunları, giydikleri kıyafetleri, yaşam biçimlerini değiştirmeye başladı. Değişen dünya ve teknoloji ile insanlar popüler dünyanın içine girmeye ve artık rahat rahat televizyon izlemek için evlerine farklı koltuklar almaya, daha rahat bilgi sahibi olmak için ellerine son teknoloji telefonlar almaya başladılar. Yavaş yavaş insanlar arasında örf adetler yerini sanayileşmenin ve kentleşmenin oluşmasıyla yepyeni bir kültür olan boş zamanlardan meydana gelen eğlenceye yatkın popüler kültürü benimsemeye başladılar. Geleneksel medya yerini sosyal medyaya bırakmaya başladı. Popüler kültürün yayılması ve benimsenmesi noktasında kitle iletişim araçlarının, reklamların, ekonominin, piyasanın etkisi büyük oldu. Birçok alan popüler kültürden etkilendi ve gazeteler zamanla yönünü fikir gazeteciliğinden kitle gazeteciliğine çevirmeye başladı. Gazetelerin ve dergilerin zamanla sayfalarında reklamlar, eğlenceli fotoğraflar ve karikatürler yer almaya başladı. Öğretici bilgiden ziyade eğlendirici haberlere yer verdiler. Böylelikle insanların zihinlerine popüler kültürün getirisi olan ürünler empoze edildi. Öncelikle televizyon ve son yıllarda ise internet ağıyla yayılan ve sınır tanımayan, kültürün bu yeni versiyonunun yani kitle iletişim araçlarının yaydığı kültür anlamında medya kültürü olarak da nitelendirebileceğimiz popüler kültürün, tek tipleştirici ve kimliksizleştirici boyutunun Türkiye toplumunda özellikle gençleri hedef aldığını söylemek çok da yanlış olmaz. Zira dışarıda gezerken her 10 geçten 8’inin giyim, saç, sakal tarzları hep aynı hale gelmiş durumda. İnternet, televizyon vs. artık hiç olamadığı kadar hayatımızın içindeler. Bunları gündelik rutinimiz haline getirirken medya kaynaklı kültürel formlar elimizde tuttuğumuz adetlerimizden bizi uzaklaştırıyor. Popüler kültür tüketim alışkanlıklarımızı iletişim ve yaşam biçimimizi fazlasıyla dönüştürdü. Dünyaya gelen yeni kuşak ise bu dönüşümlerle geleneklerden uzak sosyal bir hayat yaşamaya başladı. İşte tam da bu noktada anne ve babalar çocuklarını örf ve adetlerle barışık büyütmeli ki olan geçmişe olmasın.