Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenay Babaoğlu, ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk arasındaki çatışmanın perde arkasını AA Analiz için kaleme aldı.
***
ABD kamuoyu, 5-6 Haziran 2025 tarihlerinde Başkan Donald Trump ile Elon Musk arasında patlak veren sert bir söz düellosuyla sarsıldı. Seçim döneminde birbirini destekleyen iki dev figür, sosyal medyada birbirlerini hedef aldı. Bu kavgayı sadece Trump'ın trilyon dolarlık vergi indirimi planı ya da Musk'ın ekonomik eleştirileriyle açıklamak yetersiz olur. Ortada daha köklü bir sorun var. Devletler ile teknoloji devleri arasında yüzeyin altında kaynayan güç mücadelesi, bu sorunun temelini oluşturuyor. 28 Ocak 2025'te yayınlanan analizde de bu çatışmanın geleceği hakkında değerlendirmelerde bulunmuştuk. Peki, bu düellodan hareketle çatışmanın ana saiki nedir ve bu mücadele nereye varabilir?
Trump ve Musk arasındaki kırılgan denge
Trump ve Musk ilişkisi, devlet ile teknoloji devleri arasındaki gerilimli dansın bir özeti. Hikaye, 2017'de Musk’ın, Trump'ın Paris İklim Anlaşması'nı terk etmesine karşı çıkıp istifa etmesiyle başlamıştı. Bu tepki, çevre duyarlılığından çok devlet teşviki alan enerji yatırımlarına olan bağımlılığa işaret ediyordu. Bu dönemde Trump, Musk'ı hem övmüş hem de kişiliğine yönelik alaycı yorumlar yapmıştı. 2024 seçimlerinde ise ikili yeniden yakınlaştı. Musk, Trump'a hem mali destek sağladı hem de X platformunu propaganda aracına dönüştürerek aktif siyasi bir aktöre evrildi. Bu destek, Musk'ın Hükümet Verimliliği Departmanına (DOGE) atanması ve yönetimde doğrudan yer almasıyla taçlandırıldı.
Kurulan ittifak, teknoloji şirketlerinin devletle simbiyotik ama çatışmalı ilişkisinin bir yansımasıydı. Aynı dönemde diğer teknoloji devleri de Trump ile kurulan ittifaka dahil oldular. Bu büyük ittifak, Trump'a yönelik destek açıklamalarıyla alenileşti ve Trump tarafından açıklanan yeni teknolojilere yönelik teşviklerle perçinlendi. Ancak Musk'ın doğrudan Trump yönetiminde yer almasıyla birlikte devleti "verimli" hale getirmek adına binlerce kamu çalışanını işten çıkarması, farklı federal kurumları kapatması, gizliliği yüksek verilere erişim sağlaması gibi adımları kamuoyunda sermaye gücünün siyasi nüfuza dönüştürme girişimleri olarak algılandı. Bu noktada, Musk'ın artan gücüne paralel olarak Trump ile çatışma ihtimali de günden güne arttı.
Çatışmanın kıvılcımı: Vergi tasarısı ve güç gösterisi
Çatışmanın ilk emareleri Trump ekibiyle Musk arasındaki sürtüşmelerle kendini gösterdi. Ancak yakın zamandaki büyük kavganın görünürdeki nedeni, Trump'ın 5 Haziran 2025'te Kongre'ye sunduğu trilyonlarca dolarlık vergi indirimi ve harcama tasarısıdır. Bu tasarı, Musk tarafından "iğrenç bir rezalet" ve bütçe açığını artıracak bir girişim olarak nitelendirildi. Trump, yanıt olarak SpaceX ve Tesla gibi şirketlere sağlanan devlet sübvansiyonlarını hedef aldı ve sözleşme iptalleri üzerinden tehditlerde bulundu. Musk ise, SpaceX'in Dragon uzay aracını NASA hizmetinden çekme restiyle karşılık verdi, ancak kısa süre sonra geri adım attı. Bu karşılıklı tehditler, devletlerin teknoloji devleri üzerindeki otoritesini yeniden kurma çabasını ve teknoloji şirketlerinin bu otoriteye meydan okumasını da gözler önüne serdi.
Çatışmanın etkileri: Ekonomik ve siyasi tehditler
Kavganın en çarpıcı anı, Musk'ın yıllardır ABD siyasetinde bir gölge gibi dolaşan ve ahlaki sınırları aşan bir rezalet olan Epstein dosyalarında Trump'ın adının geçtiğine dair iddia etmesi oldu. Bu hamle, kavgayı kişisel ve ahlaki bir boyuta taşıyarak gerilimi tırmandırdı. Trump, karşı tarafı "aklını kaçırmış adam" olarak nitelendirdi. Somut kanıtların eksikliği, bu hamleyi spekülatif bıraktı. ancak Musk'ın bu hamlesi teknoloji devlerinin kamuoyunu şekillendirme gücünü gösteren bir işaret oldu. Musk, X platformundaki 220 milyon takipçisiyle, bu iddiayı hızla dünya gündemine soktu ve daha önce farklı devlet liderlerine yaptığı gibi sosyal medya üzerinden çatışmayı alevlendirdi.
Trump-Musk çatışması, kısa vadede piyasaları ve kamuoyunu sert biçimde etkiledi. Tesla hisseleri 6 Haziran'da yüzde 9 düşerek 150 milyar dolar değer kaybetti. SpaceX'in NASA sözleşmeleri riske girdi.
Bu gerilimde bir yanda Musk'ın kayıpları ve tehditleri dururken diğer yanda Trump'ın tehditleri ve siyasi risklerini barındırıyor. Kısacası, Musk'ın ekonomik kayıpları ve tehditkar tutumlarıyla Trump'ın siyasi riskleri ve meydan okumaları aynı anda sahnede. İlerleyen süreçte Trump'ın vergi tasarısı, Musk'ın muhalefetiyle Kongre'de zorlanabilirdi. Bu durum Cumhuriyetçiler arasında bir bölünmeyi tetikleyebilir ve sonraki süreçlerde Trump'ın elini zayıflatabilirdi. Musk ise kısa vadede yaşadığı mali kayıplarına yenilerini ekleyebilirdi.
Bu denklemde Musk bir kez daha geri adım atarak, 11 Haziran 2025'te paylaştığı bir X mesajıyla; "Trump'la ilgili bazı mesajlarından pişmanlık duyduğunu ve çok ileri gittiğini" açıkladı. Aynı zamanda Epstein dosyalarıyla ilgili paylaşımlarını da kaldırdı. Mesajın tonu incelendiğinde bu sınırlı bir geri adım olarak okunabilir çünkü daha önce de ifade ettiğimiz üzere gerilimin kaynağı derinlerde saklı ve kavga henüz bitmiş değil.
Artık güç kimde?
Trump, Musk ile yaşadıkları çatışmada devlet başkanı olarak bürokratik araçlar eliyle Musk'ı sınırlar içerisinde kalmaya zorladı. Aslında bu atışma, devlet ile teknoloji şirketleri arasındaki güç mücadelesini de kristalize ediyor ve devlet ile teknoloji şirketleri arasındaki güç mücadelesinin bir mikrokozmosunu oluşturuyor. Musk, teknoloji ve sermaye gücünü siyasi etkiye dönüştürmeye çalışırken, Trump ise devlet otoritesiyle itaatkar bir işbirliği modeli benimsiyor. Aslında bu mücadele, sadece iki egonun çarpışması değil, teknoloji temelli geleceğin dünyasında kimin daha fazla söz sahibi olacağına dair bir sınav.
Musk, son dönemde siyasete "fazla" entegre olmuş bir aktör olduğu için bu süreçte teknoloji şirketleri adına öne çıktı. Ancak asıl sorun geleneksel otorite ile yeni düzende ortaya çıkan süper aktörler arasındaki iktidar savaşında gizli. Bu atışma, gittikçe büyüyen ve belki de obezleşen şirketler ile geleneksel obezler olan devletler arasındaki paylaşım kavgasına işaret ediyor. Devletler, geleneksel otoriteyi korumaya çalışırken teknoloji devleri daha fazla alan talep ediyor ve gelecekte siyaset ve güç dengeleri bu tür çatışmalarla şekillenecek gibi duruyor. Bu tip çatışmalarda sonucu; Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Tim Cook gibi yakın dönemde Trump'la iyi ilişkiler geliştiren diğer teknoloji temelli şirket büyüklerinin kimin tarafında duracağı da belirleyecek. Ancak mesele çatışmayı kimin kazanacağı değil, kimin kaybedeceği. Çünkü belki de asıl soru şu: Bu sürecin sonunda güç kimde olacak ve teknoloji dünyasında insanlığın hakkını kim koruyacak?
[1] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/trump-20-teknoloji-devleriyle-yeni-donem/3464197
[Prof. Dr. Cenay Babaoğlu, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi/SETA]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.