Peker’den asgari ücret tepkisi: Açlık sınırının altında yaşam dayatılıyor
Ulaştırma Demiryolları Sendikası Genel Başkanı Abdullah Peker, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını belirterek, mevcut ücret politikasının “geçim değil, hayatta kalma mücadelesi” anlamına geldiğini söyledi.
Peker, yaptığı yazılı açıklamada, açlık sınırının 30 bin liraya yaklaştığı bir ortamda asgari ücretliye yapılan artışların temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğunu savundu. Asgari ücretin gıda, barınma, ulaşım ve enerji giderlerini karşılayamaz hale geldiğini ifade eden Peker, bu durumun yalnızca asgari ücretlileri değil, tüm ücretlileri olumsuz etkilediğini vurguladı.
Çalışan nüfusun yarısına yakınının asgari ücretle geçinmeye çalıştığını belirten Peker, “Asgari ücret toplumun büyük bir kesimi için referans ücret haline gelmiştir. Bu ücretteki yetersizlik, tüm ücret skalasını aşağı çekmekte ve yoksulluğu yaygınlaştırmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut tablonun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir krize dönüştüğünü dile getiren Peker, gençlerin ve nitelikli çalışanların geleceklerini Türkiye’de kurmakta zorlandığını ifade etti. Resmi verilere yansıyan göç rakamlarına dikkat çeken Peker, “2024 yılında yaklaşık 400 bin yurttaş yurt dışına göç etti. Bir önceki yıl bu sayı 700 bine yaklaşmıştı. Son iki yılda ülkeyi terk edenlerin sayısı 1 milyonu aştı. Bu bir beyin göçü değil, umut göçüdür.” ifadelerini kullandı.
Ücretleri baskılayan politikaların sürdürülebilir olmadığını kaydeden Peker, bu yaklaşımın yoksulluğu derinleştirdiğini, toplumsal huzursuzluğu artırdığını ve ülkenin geleceğini zayıflattığını savundu.
Ekonominin kalıcı biçimde toparlanabilmesi için emeği ve üretimi merkeze alan bir anlayışa ihtiyaç olduğunu belirten Peker, asgari ücretin yalnızca bir maliyet unsuru olarak görülmemesi gerektiğini dile getirdi. Peker, “Asgari ücretlinin alım gücü arttığında iç talep canlanır, esnaf ve KOBİ’ler desteklenir, yerli üretim güçlenir. Bu durum devletin vergi gelirlerine de olumlu yansır.” görüşünü paylaştı.
Türkiye’nin ithalata dayalı büyüme modelinden vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Peker, tarımda, sanayide ve enerjide yerli üretimi önceleyen, planlı ve uzun vadeli kalkınma politikalarının hayata geçirilmesi çağrısında bulundu. Üretimde dışa bağımlılığın azalmasının döviz ihtiyacını düşüreceğini ve enflasyonla mücadeleyi kolaylaştıracağını belirtti.
Ekonomik toparlanmanın temel şartlarından birinin güven ortamı olduğuna işaret eden Peker, artan yurt dışı göçünün hukuka, liyakate ve geleceğe duyulan güvensizlikle bağlantılı olduğunu kaydetti. Peker, “Öngörülebilir ekonomi politikaları, adil bir hukuk sistemi ve eşit fırsatlar sağlanmadan ne yatırım kalıcı olur ne de göç durdurulabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:Adem Sabit Nalbant

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.