Sivas´ta Bir Ramazan Klasiği... Yâ Hannan, Yâ Mennân
HAYRULLAH AĞKAŞ
Ramazan ayında tüm camilerde teravih namazından sonra hep bir ağızdan söylenen Ya Hannan, Ya Mennan ilahisi Türkiye genelinde ilk ve tek olma özelliği taşıyor. Sivas yöresine ait olan ve Şemseddin Sivasi'ye ait olduğu düşünülen ilahi yurt genelinde sadece Sivas'ta biliniyor.
Bugün itibariyle Ramazan ayının 17'sini geride bırakıyoruz. 11 ayın Sultanı Ramazan'ı yarıladığımız bugünlerde şehrin tamamını manevi bir hava kaplamış durumda. Ramazan ayı denilinde akıllara Sahur ve İftar'dan hemen sonra Teravih namazı geliyor.
Bu yıl yine Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talimatlarıyla 2'şer rekatta bir selam vermek suretiyle kılınan teravih namazı 20 rekatta tamamlanıyor. Türkiye genelindeki tüm illerde teravih namazı bu şekilde eda edilirken, Sivas'ta teravih namazının bir ayrıcalığı olarak Ya Hannan, Ya Mennan ilahisi ortaya çıkıyor.
Şemseddin Sivasi'ye ait olduğu düşünülen bu mükemmel ilahi artık Sivas'ta Ramazan ayının vazgeçilmezi konumuna gelmiş durumda. İlimiz genelindeki tüm camilerde teravih namazından sonra cami cemaatiyle birlikte okunan Ya Hannan, Ya Mennan ilahisi ilk 15 gün 'Merhaba, Merhaba, şehr-i Ramazan Merhaba" şeklinde okunurken, kalan diğer günlerde ise 'Elvada, Elvada, şehr-i Ramazan Elveda" şeklinde okunuyor. Sivas, bu ilahiyle diğer tüm illerden ayrılıyor.
ŞEMSİ SİVASİ'YE AİT
OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR
Sivas için artık geleneksel hale gelmiş olan bu ilahi Türkiye'deki üç Şems'ten birisi olan Şemsi Sivasi'ye ait olduğu düşünülüyor.
İlahinin, Halvetîliğin Şemseddin Sivasî koluyla bağını kuvvetlendiren mühim bir şey de, merhum Safer Efendi'nin bu tarikat kolunun 'evtar-ı seb'a"yı onikiye çıkarıp, on iki esma ile de salike yol verdikleri naklidir.
İlahide -tevafuk eseri- Esma-i hüsna'dan İsm-i azam ile beraber on iki isim zikredilir. Güftede geçen 'cud", 'afv", 'ğufran", 'îman" kelimeleri, Allah'ın: el-Macid, el-Afüvv, el-Ğaffar, el-Mü'min isimleriyle, tecelligah olarak seçtiği insanı kuşatan varlığını; el-Evvel, el-Âhir, ez-Zahir, el-Batın isimleri tecelli-î celalinin zamanî ve kevnî tezahürünü; el-Vahid, el-Ehad (İbn-i Mace ve İbn-i Hacer'e göre Esma-i hüsna'dandır), es-Samed isimleri ulûhiyetini beyan etmektedir. Birkaç nefescik sada deryaları dolduruyor; agah olan, kim bilir bu deryadan ne inciler çıkaracaktır.
İŞTE O İLAHİ…
Ya Hannan, Ya Mennan
Ya Ze'l-cudi ve'l ihsan;
Sebbit kulûbena ale'l-îman,
Nercû afveke ve'l-ğufran;
***
Merhaba Merhaba, şehr-i Ramazan Merhaba;
Merhaba Merhaba, şehr-i Sıyam Merhaba.
***
Evvel Hû, Âhir Hû;
Zahir Hû, Batın Hû;
Kul Ya Hû, Ya Hû,
Ya Men Hû Hak!
***
La ilahe illallah, Muhammed'ür Resûlullah!
Ve İlahün, Vahidün, Ehadün, Sameda!
FATİH KOCA YORUMUYLA
YA HANNAN YA MENNAN
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk Din Mûsikîsi Öğretim Görevlisi olan Fatih Koca Şemseddin Sivasi'ye ait olduğu düşünülen ilahiyi şöyle yorumluyor:
Kelime kelime ve manzum şekilde bir sadeleştirmenin (!) daha da yanlış olacağı düşüncesiyle, ilahinin tek cümlecik Türkçe inşa'ını anlatabilmem için ehven bir yol olarak gördüğüm şöyle bir metne ihtiyaç olabileceğini düşünüyorum:
'Ey! Kullarına karşı pek müşfik, Ey! kullarına karşı pek lütufkar, Ey! kerem ve ihsan sahibi, Ey! ezeli-Ey! ebedi, Ey! tecelligahıyla apaçık-Ey! tecellî-i celaliyle gizlilerin gizlisi, Ey Hû Hû diye çağırdığımız: Hakk; kalplerimi iman üzere sabit kıl, ümidimiz senin af ve mağfiretindir, 'Lailahe illallah Muhammed'ür Resûlullah", Allah'ımızsın, teksin, benzersizsin; kulların sana muhtaç, sen kimseye muhtaç değilsin…"
Bestekar, arada; tam da insan (tecelligah) ile Allah (tecelli-i celali'nin) kavuştuğu bezaha Ramazanı yerleştirir. Oruç ayının mümin kişiye gün gün irtifa kazandıran bir af ve mağfiret merdiveni olduğunu ve o münasebetle yalvardığını Allah'a işittirmek istercesine 'Oruç günlerindeyiz, o günleri selamlıyoruz! Bu günler hürmetine bizi bağışla!" sadedine 'Merhaba!"ları peşi peşine sıralar.
Söyleyen cemaat, ilahinin ilk bölümünde 'havf ve reca'" tüten, daha yavaş bir tonda Hakk'ı anıp, af ve mağfiret dilerken; Ramazan'ı selamlama bölümüne gelince yeri göğü titretir… Ramazan' ın onbeşinden sonra, 'Merhaba"lar, yerini 'Elveda"ya bırakır; ilahinin 'tarz-ı reviş"i yavaşlar, son teravihle beraber Hazreti Ramazan, bir ay boyunca terbiye etmeye çalıştığı şehirden ayrılır.
Elveda elveda, şehr-i Ramazan elveda;
Elveda elveda, şehr-i sıyam elveda!
Kaynak:Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.