İNSAN İÇİN EĞİTİM ŞART  

Orhan Arslan
Orhan Arslan
İNSAN İÇİN EĞİTİM ŞART  
13-12-2023

Bugün ispat edilmiştir artık topluma insan kazandırmak sadece öğretimden geçmemektedir. Eğitim, yani insanı iyi özelliklerle yetiştirmek, onu faydalı birisi olarak; Topluma kazandırma toplumun her kademesinde istifade edilen bir insan olarak, yerini aldırmak önemli bir konudur. Sonuçta okul süresi sınırlıdır, bu süre içerisinde öğretim kurumları insana öğretmek adına, neler verirlerse o sürede verirler. Amma hayat sadece öğretimden oluşmadığı ve devam ettiği için, eğitim önemini bir kat daha ortaya çıkarır. Bu amaçla insan eğitmek aynı zamanda zor bir görevdir. Çok basit bir örnek vardır, kendisi sigara içen bir öğretmenin, anne, babanın, yetişen  öğrenciye vereceği sigara içmeyin mesajının bir anlamı olmaz. Çocuk kendisinin uygulamadığı kuralın, başkalarına uygulanması için baskı yapanı sevmez. Şöyle der: zararlı ise; sen neden içiyorsun!

Medeniyetimizde, toplumu eğiten gönüllü kurumlar oluşmuştur. Çünkü, bir toplumun sağlam olması şahıslara bağlıdır. O nedenle ahlaklı, dürüst, itimat edilir, emanet sahibi, çalışkan, vasıfları olan insanları yetiştirmek amaçtır. Kısacası her türlü iyi hareketlere teşvik, kötü hareketlerden uzaklaştıran gönüllü kuruluşları vardır. Gönül erleri, bu kuruluşlarda insanların yetişmesi, eğitilmesi için çaba sarf ederler. Kimi zaman bu kuruluşlar meslek kuruluşları olarak,  çeşitli sivil toplum kuruluşları olarak karşımıza çıkar. Amaç tektir. İnsanı eğitmek, insanı yetiştirmek.

İnsan eğitmek, Üzerinde en fazla kafa yormamız gereken  bir konudur. Özellikle genç neslin yetiştirilmesi daha büyük dikkat ister. Bugün anlaşılan mantığı ile; her ilimden yarım, yamalak bir şeyleri tek taraflı olarak öğretmek, insanın yetiştirilmesi için yeterli değildir. Genç neslimiz bir hayli fazladır. Belki öğretim açısından çok önemli imkanlar sunuyoruz, bazen yetersiz olsa bile, Fiziki şartları en üst düzeye çıkarmaya çalışıyoruz. Öğretim elemanlarının hem sayısını, hem kalitesini yükseltmeye çalışıyoruz. Okulların  fiziki  şartlarını  güzelleştiriyoruz. Sınıflarda öğrenci sayısını azaltıyoruz, uygulamalı  eğitimler vermeye  çalışıyoruz. Bütün bunlar daha iyi bir öğretim şartlarını oluşturmak içindir. Ama aynı hassasiyetleri eğitim açısından yapabiliyor muyuz? Bunun üzerinde durmak lazım. Öğretim açısından çocuklarımızı çeşitli merhalelerde sınavlara tabi tutup geri  dönüşler almaaya çalışıyoruz, değerlendirme yapıyoruz. Eksiklikleri varsa tamamlıyoruz. Tekrar öğretmeye çalışıyoruz. Hatta başarısız olurlarsa cezalandırıyoruz. Aynı şeyleri eğitim açısından, yani insanı yetiştirme açısından yaptığımız, söylenemez. Tek başına öğretim ise; insan için yeterli değildir. Bugün, çocuklarımız istikbal kazanacağız diye; durmadan çalıştırılmaktadır. Günlük hayatları alt, üst olmaktadır. Bu süreç içerisinde çocuğun eğitilmesi ihmal edilmektedir. 

Gece, gündüz test, pratik çözüm, anlama ve uygulama etütleri yapmaktadır. Kısaca sadece öğretim açısından zamanı tüketilmektedir. Acaba bu öğretilen bilgiler, hayatı yaşamak adına, topluma uyum sağlamak adına, insanlarla ilişki kurmak adına, sosyal hayatın içerisinde olmak adına ne kadar başarılıdır. Bir tarafı en iyi şekilde yapalım derken, diğer tarafı ihmal mi  ediyoruz?

Eğitim açısından aynı imkanlar elimizde yoktur. En öğretimli insanımız toplum içerisinde en basit kuralları bile uygulamıyor. Toplumun diğer bireyleri tarafından eleştiriliyor. Karşılıklı sevgi ve saygı sınırlarını aşan davranışlar oluyor. Yanlış yapan uyarılmıyor. Gerekli dikkat gösterilmiyor. O nedenle öğretim ve eğitim iç, içe bir kavram olarak topluma verilmeyince; aksaklıklar kendiliğinden geliyor. İyi bir öğretim almış öğrenci toplum içerisinde nasıl davranılacağını bilmiyor. Büyüğe saygı, küçüğe sevgi göstermeyince,  bir yaşlıya yardım etmeyince, toplum tarafından hemen şöyle değerlendiriliyor. İşte şunun okuduğundan ne olacak, ya da şuna bak bir de okumuş adam, saygı nedir bilmiyor, evladım sana hiçbir şey öğretmediler mi? Gibi itirazlarla bir nevi gencin almış olduğu öğretimi sorguluyorlar. Demek ki; insanımız toplum içerisinde öğretim görmüş insanlarımızın farklı olmasını bekliyor. En yaralayıcı olanı ise; Kendi Vatanına ve Devletine her alanda en büyük kötülüğü okumuş, yüksek tahsil yapmış,   adamlar yapmaktadır. İşte, bu gerçek, insanı eğitemediğimizin en çarpıcı örneğidir. Bakın öğretmediğimizin demiyorum. Mutlaka öğretilmiştir. En güzel dersler gerek okullarda, gerek ders hanelerde verilmiştir. Ancak, adam olarak yetiştirememişiz, demektir.  Kendine sahip çıkması gereken değerleri alamamış, demektir. O da büyüyünce en büyük kazığı kendini okutan sisteme karşı yapmaktadır. Hangi birini sayayım: ilaç yolsuzlukları, laylon faturalar, vergi kaçırma, tedavi yolsuzlukları, nitelikli sahtekarlıklar, banka batırmalar...  Hayali para kazandırma senaryoları... 

Halkımız, Öğrencilerin fiziği, matematiği bildikleri kadar toplumun kurallarını da bilsin istiyor. Gerçi o derslerinde ne kadar öğretildiği, tartışılır. Bu istek doğaldır. Sonuçta hayatın büyük bir bölümü toplum içerisinde geçiyor. Öğretim bittikten sonra, bir birey olarak her zaman muhatabınız insandır. Siz her alanda insanla muhatap olacaksınız. Sosyal Hayatın temelinde insan vardır. Bu ilişkilerin ne kadar verimli olup, olmaması, aldığınız terbiyeye, görgüye,  değer yargılarınıza sahip çıkıp, çıkmamaya, kısacası aldığınız eğitime bağlıdır.

Bu anlamda ben başka bir makalemde  ortaokuldan sonra, Lise tahsiline  başlayacak çocukların ilk yıllarında  insanlara  karşı, topluma karşı, çevreye karşı, nasıl davranacaklarına dair bir nevi hayat dersi  verilmelidir, diye yazmıştım. Çünkü bu kanayan bir yaradır. Çevremize  bakınız ne demek istediğimizi  daha iyi  anlarsınız...

Ülkemizi yönetenlerin öğretime verdikleri, önem kadar eğitime de büyük önem vermeleri şarttır. Toplum eğitimsiz, cahillerle doludur. Hatta bu cahiller arasında öğretim görmüş insanlar da vardır. İnsanı insan yapan en önemli  özellik; tavır ve davranışlarıdır. İnsanlar arasındaki ilişkileridir. O ilişkilerin sağlam ve güvenilir, temiz, dayanıklı olması gerekir. Yoksa, sosyal hayatın bir çok alanında aksaklıklar devam edecektir.


NOT: Sayın Cumhurbaşkanımızın yakın zamanda ifade ettiği gibi, sokak köpeklerinin  saldırıları her geçen gün artmaktadır. Buna acil tedbirler alınmalıdır. Körpe çocuklarımızın yaşadığı travmaları ömür boyu unutması mümkün değildir. Bazı bu hayvanlara yönelik mama satan firmaların ürünlerinin ne kadar pahalı olduğunu da hatırlatalım... Bu konunun en kısa zamanda çözüme  kavuşturulması  beklentimizdir.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?