Ülkemizde Dini Eğitimin Tarihçesi - 3

Orhan Arslan
Orhan Arslan
Ülkemizde Dini Eğitimin Tarihçesi - 3
19-03-2020

19. Milli Eğitim şurasında; Genel Kurulunda, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflar için hazırlanacak din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretim programlarında da çoğulcu anlayışa yer verilmesi önerisi benimsendi. Umarım en kısa zamanda uygulanır...
Önceden ilk okul 1,2,3. sınıflarında Din Dersi yok idi. Diğer sınıflarda ise; Uygulama şöyle idi. Gelelim süresine, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi, ilkokul 4. Sınıfta haftada 2 saat olarak başlar,  ortaokul da; 4 yıl olarak yine 2 saat olarak sürer ve lisenin dört yılında haftada 1 saat olarak tam 9 yıl boyunca devam eder. Bu, 504 saatlik bir ders anlamına gelmektedir.  Lise yılları boyunca öğrencinin mesleki yönelimine göre aldığı dersler lise 1 den itibaren farklılaşsa da din dersi her yıl varlığını sürdürmektedir.  
Bugün İlk Okul 4. sınıftan itibaren haftada iki saat olmak üzere; Din dersi; 4, 5, 6,7,8. Sınıflarda uygulanmaktadır. Henüz 1.2.3. sınıflarda uygulanma alanına geçilmemiştir. Ayrıca seçmeli olarak; Kuranı Kerim, Peygamberimizin hayatı, Temel dini bilgiler, okutulmaktadır. Lise sınıflarında ise; haftada her sınıf için; bir saatlik ders uygulaması yapılmaktadır. Seçmeli ders olarak ise; orta okulda okutulan seçmeli derslere ilave olarak; Osmanlıca  eklenmiştir.
Bunlara ilave olarak; Türkiye Diyanet işleri başkanlığında; 20 Bin kadrolu Kuran Kursu öğreticisi mevcuttur. Bunların yarıya yakını bayan öğretici kadrosudur.

Bu tarihi sürecini açıkladığımız Din eğitiminin uygulamadaki gerçekleri anlatayım. İlk Okullarda mecburi olan Din Dersi uygulamasını 4.5. sınıflarda; sınıf öğretmenleri tarafından anlatılan bir ders konumunda idi. Verilen mücadeleler sonrasında; Ancak bu uygulama 2010 yılında kabul edilen yönetmeliğe göre; branş öğretmenleri tarafından okutulmaya başlandı.
Liselerde ise; yıllarca ihmal edilen Din Kültürü 1983 yılı itibari ile; zorunlu olmaya başladı. Ondan öncesinde seçmeli idi. Her sınıftan ancak, 3-5 öğrenci seçerdi. Kısacası; O günlerdeki nesil, lise çağlarında; Diniş tedrisattan uzaktı. Okullarda bazı müdürler Din derslerini birleştirerek; ortak ders haline dönüştürürlerdi. Böylece, Din Dersi öğretmenine ihtiyacımız yoktur, mesajı verilirdi. Sonradan bir müddet zorunlu olan Ahlak dersini ise; Din Kültürü öğretmenlerinin yanında; felsefe öğretmenlerine verilme çabası vardı. Hatta bazı okullarda Din Dersi öğretmeni olmasına rağmen; Ahlak dersleri, felsefe öğretmenlerine verilirdi.
Diyanet teşkilatı Kuran Kursu öğreticisi sayısı; son on yılda artarak devam etti. Diyanet son yıllarda; 5,6, yaş gurubuna yönelik çalışmalar yaparak; bir nevi ana okulları benzeri kurslar açtı. Yaz kurslarına önem verir, oldu. İrşad ekipleri oluşturdu.
Ülkede her ilde bir ilahiyat fakültesi, seferberliği başlatıldı. Dünya Devletlerine  Diyanet Vakfı aracılığı ile; okullar açıldı. İslami İlimlerde Uluslar Arası toplantılar yapıldı.
Kısacası bizim dışımızdaki Dünyada da; bu faaliyetler devam ediyor. Her ne kadar bizim haberimiz olmasa da...
Bugün nasıl ki, senelerden beri okutulan Türkçe ve Edebiyat derslerinin öğrenciler aktarımında; istenilen seviyenin elde edilmediği düşüncesi, hakim ise; Türkçe ve Edebiyattan daha az okutulan hatta bazı yıllarda adı bile, anılmayan Din Dersi, gerçeğinin çok fazla da; etkisinin olmadığını ima etmek; kişisel değerlendirmelerden öteye geçmez.
Bu Ülkede Milli Eğitim Bakanlığının içerisinde bulanan öğrencilerin, Dini tahsil durumlarını analiz etmeye çalıştık. Bugün Ülke genelinde, bazı Dini sivil Toplum örgütlerinin de; Dini eğitimde ve gençlerin yetiştirilmesinde bir çaba ve gayreti olduğu  görmemezlikten gelinemez...
Uzun bir süreçten geçtiği belli olan Dini tahsil sürecinin zaman, zaman aksamalar uğradığını görmekteyiz. Hatta, bu tahsili veren kurumlardaki öğrencilerin önlerinin kesilmek istendiğini de, bilmekteyiz. Hayatın belirli alanlarında önlerine set çekildiğinden de; haberdarız.
Bu kadar sıkıntılı durumları yaşayan uzun soluklu bir süreçte; aksamaların, ara vermelerin, sekteye uğramalarının normal olması gerektiğini düşünüyorum.
İHL mezunlarının hayatın her alanında görev almak gibi, bir görevi üzerine aldıklarını biliyorum. Lise ve Orta okul düzeyinde öğrenci olan kardeşlerimizin daha fazla saatler ile; dini eğitim aldıklarının farkındayım.  Böyle Dini eğitimi alan gençlerimizin; başarı oranlarının yükseldiğinden dolayı, mutluyum. Aile ve çevrenin bu alanda ciddi endişeleri olması nedeni ile; Dini eğitime katkı verme şuurunda olmalarından haberdarım.
Bu gelişmelerin gelecek için; bir ümit olma özelliği olacağına inancım tamdır. Tarihimizde bu kadar dahi, Dini eğitim alamayan insanların ne kadar fazla olduğunun farkındayım. O nedenle; gelecekten ümitliyim...

Yapılacak yeni uygulamalar ile; toplumun her kesiminin çocuklarının belirli bir oranda dini eğitimden geçeceği, bir süreci bekliyorum. Bugün yetişmiş neslin bir kısmının temel dini bilgilerden bile; eksik yetişmiş olması, ilerleyen yaşlarda sıkıntı olmaktadır. Bu eğitimin alınma süreci; çocukluk ve gençlik çağıdır.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?