Yılbaşı Çavuşu

Haydar Mermer
Haydar Mermer
Yılbaşı Çavuşu
28-12-2022
<p>''...Kapı çalınmıyor adeta tekmelerle kırılmak isteniyordu. Kendini ilk toparlayan amcam oldu: </p><p>- “Hayırdır İnşallah. Kimdir gece yarısı kapıyı kıran?”</p><p>- Buyur, buyur çavuş. Hayırdır inşallah.”</p><p>Amcam daha içeri girmemişti ki içeri "Yılbaşı Çavuşu" lakabıyla tanıdığımız Gazi, tek ayağının yerine kullandığı bastonunu yere vura vura içeri girdi. Onu ilk defa bu kadar korkunç görüyordum. Sağ tarafı hemen hemen olmayan bu adam kıpkırmızıydı. Ağzından köpükler saçıyordu.</p><p>Babama dönerek: </p><p>- Muallim bey, muallim bey! Senden muallim olmaz. Olsa olsa, vatan haini olur.</p><p> - Ne diyorsun sen çavuş? O nasıl laf. Hele bir otur. Soluklan. Bu hiddetinin sebebi ne?</p><p> - Oturmak mı? Senin Hanene bundan böyle oturmam. Oturanla da konuşmam. Keşke hakaret etseydin. Keşke yüzüme tükürseydin. Keşke sizi gâvurun bayramını kutlarken göreceğime, düşman sol yanımı da götürseydi.</p><p>Durum anlaşılmıştı. Yılbaşı Çavuşu, bizim yılbaşı kutlamamıza kızmıştı. Bütün gözler ayakta duran Rüsuhi Ağabeyime çevrildi. Rüsuhi ağabeyim hâlâ ayakta elinde bardakla duruyordu. Kendini müdafaa etmek için;</p><p>- Ne beis var bunda. Biz gâvur mu olduk şimdi? Bir yıl bitiyor bir yeni yıl başlıyor. Biz onun için eğleniyoruz.</p><p>Yılbaşı Çavuşunun Rüsuhi ağabeyimi taktığı yoktu. Bütün hiddeti ile babama ve amcama bakıyor, adeta onları bir bardak suda boğmak istiyordu.</p><p>-Siz ikiniz de muallimlersiniz. Talebelerinize kurtuluş savaşını anlatırken bu savaşın topla tüfekle değil, iman gücü ile kazanıldığını anlatmıyor musunuz?</p><p> - Doğrusu bizde hiç yılbaşı kutlamamıştık ama Rüsuhi Fransa’da kutlananı görmüş. Biraz değişiklik olsun diye kabul ettik.</p><p>-Şu elindeki bardağı şerefe diye kaldıran oğlunuz Fransa da öğrenecek bir başka şey bulamamış mı? Oradan ilim getirseydi, icat, makina getirseydi. Derdimize derman olacak ilaç getirseydi.</p><p>- Getiremedi. Diplomasını da vermemişler zaten.</p><p>-Gâvur diploma verir mi adama. Gâvur insana yarayacak merhem verir mi? Aha böyle işte, bayramının nasıl olacağını öğretir gönderir.</p><p>Rüsuhi ağabeyim söze zorla girdi: </p><p>-Fransızlar böyle kutlamıyorlar ki. Fransızlar yılbaşında çam dikerler. Hediyelerini çam ağacının dibine koyarlar. Bir de onların Noel babaları var. O da ev ev dolaşır. Hediye dağıtır. Biz yalnız aile içinde eğleniyoruz.</p><p>- Efendi... Efendi... Bugün sen bu eğlenceyi başlattın. 50 sene sonraki nesil çam diker. Bugün tombala oynat, 50 sene sonra kumarın daniskası girer. Bugün kendi aranızda eğlenin, 50 sene sonra kızlarınızı, gelinlerinizi çıplatıp göbek attırırsınız. Bu zehir azar azar girer ama bir daha asla çıkaramazsınız.”</p><p>- Canım, babam var iken sen ne karışıyorsun?</p><p>- Bana bak gâvur benzetmesi! Sen iki ayağının üstünde madamlarla gezerken, ben bastonla helaya gitmeye çalışıyorum. Sen saçını ayna karşısında Fransızlar gibi tararken, beni görenler kaçıyor. Sen gâvurların bayramını onlar gibi kutlarken, o gâvurlar senin bayramında sana topla tüfekle saldırıyor, kadın-kız, bebe demeden katlediyorlar.</p><p>Odada bir sessizlik oldu. Babam ve amcam çok üzgün, Rüsuhi abim kızgın, bizler ise şaşkındık. </p><p>Gözümüzü Yılbaşı Çavuşundan ayıramıyorduk. İlk defa tek gözüyle ağlayan birini görüyordum. Evet, Yılbaşı Çavuşu ağlıyordu. Hem de sesli sesli, bağıra bağıra ağlıyordu.</p><p>- Bana neden Yılbaşı Çavuşu diyorlar biliyor musunuz?</p><p>Beş sene askerlik yaptım. Kar demedim, kış demedim, açlığımı hissetmedim. Bir gün bile bebelerimi düşünmedim. Yalnız Allah dedim, vatan dedim, İslâm dedim. Gece gündüz ‘gâvurlardan kurtulalım, ezanları susturmayalım’ dedim. </p><p>Bir muharebede, Şu bayramını kutladığımız Fransızlara esir düştüm. Gördüm ki bu gâvurlar bizim bayramlarımızda bizi daha çok katlediyorlar. </p><p>Derken onların bayramı olan yılbaşı geldi. Beni şehrin kalesinde Fransız işgal ordusunun iç hizmetinde kullanıyorlardı. </p><p>Bir akşam, sizin şimdi yaptığınız gibi masaları donattılar, içkileri açtılar. Bana da kırmızılı beyazlı bir elbise giydirdiler. Başıma da bir şapka taktılar. Lisanlarından anlamıyordum. İşaretle, çat pat öğrendikleri Türkçe ile akşam yapacakları eğlencede istediklerini getirtiyorlardı. </p><p>Her şey hazırdı. Derken bana masalarındaki hizmetten başka bir şeyler yaptırmak istediklerini anladım. Diğerlerine göre daha iyi Türkçe bilen bir subay;</p><p>- Şu kapıyı aç. İçeridekilerden her birimize birer tane getir, dedi. </p><p> İşaret ettiği yere gidip kapıyı açtım. İçerde yaşları 17-18 gibi olan Türk kızları vardı. Çırılçıplak soymuşlardı. Elleri ile vücutlarını kapatmaya çalışıyorlardı. Gözlerinden yaş oluk gibi akıyor bana yalvarıyorlardı: </p><p>-Ne olur mösyö. Bize acı. Verme onların ellerine.</p><p>Bana neden mösyö dendiğini anlamamıştım. Sonra üzerimdeki elbisenin farkına vardım. Bu bana giydirdikleri kıyafet Hristiyanların Noel babalarının kıyafeti idi. İçerdekiler de, Müslüman Türk kızları.</p><p>Benden, kendi kızlarımızı kendi ellerimle onlara sunmamı istiyorlardı. </p><p>Gözümün önünde her şey silindi.</p><p>Geri döndüm:</p><p>Bre hayvanlar. Ölümü çiğnemeden bu kızlara elinizi dokunamazsınız, dedim ve önüme gelen ilk Fransız subayının üzerine atladım. Belindeki el bombasını alıp pimini çektim. Sonunu hatırlamıyorum. </p><p>Altı subayın beşi ölmüş. Benim ise kızlara doğru olan kısmım kalmış. Subaylara dönük olan tarafım bomba ile işte bu hale geldi. Benden akan kanlar orayı göle çevirmiş. Öldü diye ölülerin arasına atmışlar... </p><p>İşte bu yüzden bana "Yılbaşı Çavuşu" diye ad taktılar. </p><p>Muallimin evinde yılbaşı kutlanıyor diye duyunca önce inanmadım. Gelip şu Fransız müsveddesini elinde bardakla görünce de beynimden vuruldum. </p><p>Keşke sizin gibi muallimleri böyle göreceğime, öbür yanım da bombayla yok olsaydı..."</p><p> </p><p>***</p><p>Ailemde kutladığım ilk ve son yılbaşım bu oldu. Aradan kırk yıl geçti. Yılbaşı Çavuşunun dedikleri aynen çıktı. Dün bir basit eğlence idi bugün tam bir Hıristiyan yortusu haline geldi. Kesilen çamlar, altındaki hediyeler su gibi içki tüketimi bunu anlatmıyor mu?</p><p>Bizi affedecek misiniz yılbaşı Çavuşu ve tüm kahraman şehit ve gazilerimiz?</p><p>(Ayşe GÖNEN - ÇINAR dergisi 1998 )</p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?