Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Barış Sarıakçalı, obezite hastalığına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Obezitenin tüm toplumlarda görülen bir sağlık sorunu olduğunu söyleyen Sarıakçalı, “Sağlığı olumsuz etkileyen kompleks ve multifaktöriyel bir hastalık olarak kabul edilen obezite, günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci en önemli nedenidir. Obezite, başta tip 2 diyabet ve prediyabet olmak üzere kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon (HT), hiperlipidemi (HL), serebrovasküler hastalık, çeşitli kanserler, obstrüktif uyku-apne sendromu, non-alkolik karaciğer yağlanması, gastroözofageyal reflü, safra yolları hastalığı, polikistik over sendromu, infertilite, osteoartroz ve depresyon gibi birçok sağlık sorununa neden olarak sağlık harcamalarını arttırmaktadır. Obezite, yüksek enerji alımına sekonder olarak vücutta aşırı yağ birikimi ile gelişir. Vücut yağ yüzdesini belirlemek kolay olmadığı için obezite, aşırı yağdan ziyade aşırı kilo olarak tanımlanmaktadır” dedi.
Yetişkin obezite oranlarına benzer olarak, çocukluk ve adelosan çağında da obezite sıklığının arttığının altını çizen Sarıakçalı, “Bu dönemdeki obezite yetişkin dönemdeki obeziteye öncülük ettiğinden, koruyucu hekimliğin önemli bir hedefi de çocukluk ve adolesan dönemindeki olgular olmalıdır. Ülkemizde yetişkin toplumunda obezite prevalansı, yüzde 30’luk kritik yüksek oranı aşmıştır. Obezite sıklığı kadınlarda daha yüksek olmakla beraber, son yıllarda erkeklerdeki hızlı artış da dikkati çekmektedir. TURDEP-II (Türkiye Diyabet Epidemiyoloji ) çalışmasında ise obezite sıklığı, genel toplumda yüzde 35 (kadın yüzde 44, erkek yüzde 27) bulunmuştur. Obezitede enerji alımı artışına veya enerji harcanması azalmasına bağlı enerji homeostazı bozulur. Genetik, epigenetik, fizyolojik, davranışsal, sosyokültürel ve çevresel pek çok fizyopatolojik etmen obezite gelişimine zemin hazırlar. Enerji dengesinin düzenlenmesi ve yağ depolarının oluşmasından biyolojik ortam (genetik/epigenetik etmenler) ile çevresel faktörler (davranışsal/ sosyal etmenler, kronik stres) arasındaki etkileşimler sorumludur. Kültürel, davranışsal ve çevresel etmenler (enerji-yoğun beslenme, büyük porsiyonlar, fiziksel inaktivite, sedanter yaşam tarzı) ve buna ek olarak yeme bozuklukları obezite gelişimini hızlandırır. Ayrıca adipositlerde oluşan hipertrofi, hiperplazi ve inflamasyon adipoz dokunun yapısında ve adipokinlerin sekresyonunda birçok değişikliğe yol açar” dedi.
Obezite prevalansındaki artışın başlıca nedenlerini sıralayan Sarıakçalı, “Özellikle ulaşım, eğlence, üretim ve tarım sektörlerinde gelişen teknoloji ile birlikte, yaşam biçiminin kolaylaşmasına sekonder olarak fiziksel aktivitenin azalması ve beslenme alışkanlıklarının hızla değişmesi sonucunda enerji alımının artmasıdır. Ayaküstü (fast-food) hızlı yenen sağlıksız besinler rafine karbonhidratlardan zengin, bitkisel liflerden fakir, aşırı yağlı, enerji-yoğun beslenme tarzı obeziteye yol açan en önemli faktörlerden birisidir. Yaşamın ilk yıllarındaki beslenmenin, özellikle anne sütü ile beslenememenin de ileride obezite gelişmesine zemin hazırladığı ileri sürülmüştür. Ayrıca boş zamanları kolaylıkla dolduran ileri teknolojik araçların (akıllı cep telefonları, televizyon, bilgisayar, tablet, ev sineması vb) kullamının yaygınlaşması obezitenin artmasına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Ülkemizde obeziteyi belirleyici en önemli nedenlerin yaşlanma, diyabet ve HT olduğu, buna ilaveten yaşanılan çevre (yerleşim yeri ve bölgesi), sosyal durum, düşük eğitim düzeyi, fiziksel inaktivite, öğün sayısı, ekmek tüketimi, tütün ve alkol kullanımı gibi yaşam tarzını belirleyen etmenlerin de obezite gelişmesine katkıda bulunduğu ortaya konmuştur” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin Avrupa'da obezitede birinci sırada olduğuna dikkat çeken Sarıakçalı, “OECD ülkelerinin verdiği erişkin nüfustaki obez oranı yaklaşık yüzde 19,5-20’dir. Türkiye, bunun üzerindedir. Türkiye'de erişkinlerde her 3 kişiden biri obezdir. Dünyada 650 milyon obez, 1 milyar 9 milyon aşırı kilolu var. Türkiye'de erişkin nüfusunun 20 milyonu obez, bundan daha fazlası aşırı kiloludur. Erişkin nüfusun yüzde 60-65'i aşırı kilolu ve obez olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Sağlık Bakanlığının obezite konusunda acil eylem planları oluşturması gerekmektedir” açıklamasında bulundu.