"Öyle bir zaman gelecek ki kişi aldığı şeyin haramdan mı helalden mi olduğuna aldırış etmeyecek." (Buhari Büyü -7)
14. yüzyılda Bursa´da yaşayan Şeyh Vefa hazretlerinin küçük bir oğlu varmış. Tekkenin talebeleri pınardan kırbalarla su taşırken bu yumurcak arkalarından sokulur, iğneyi kırbaya batırır kaçarmış. Sular tekkeye varmadan biter, kırbalar kullanılamaz hale gelirmiş. Talebeler hocalarına durumu ifade edip "Efendim oğlunuz su kırbalarımızı iğneyle deliyor" deyince, efendi hemen eşine koşmuş. "Hanım hanım düşün bakalım nerede hatamız, şeriatsız bir fiilimiz var düşünelim, çocuk böyle böyle yapmış" demiş. İkisi de hayatını gözden geçirirken hanımı; "Bey ben bu çocuğa hamile iken canım portakal çekmişti evde yoktu komşuya gittim, kapı kıyık evde kimse yoktu. Masa üzerinde portakal gördüm. Nefsime sahip olamadım. İğneyi portakala batırdım ve suyunu içtim. Olsa olsa bundandır" der. Hemen komşularına gider durumu anlatır, helallik alırlar ve çocukta o günden sonra kırbaları delmez.
"Dedesi koruk (ekşi) erik yemiş, torunun dişi kamaşmış" atasözü buna işaret eder. Bir neslin terbiyesi anne kamında başlamalı, haram lokma giren bedende hayır olmaz, dualar kabul olmaz, haramın binası olmaz. Her haramın sonu hüsran, her günahın sonu nedamettir.
Mesela her yerde olabileceği gibi Sivas´ta da rantçılar, makamını maddi kazanca vesile eden, işi ihaleleri kendi şirketlerine veren, tarla ve arsaları üçe beşe kapatıp usulsüz yüzlerce daire çıkaran, ona aldığını yüze bine satan rant perestler var. ´ Sivas niye kalkınmıyor göç veriyor ´ diyorlar.
Her yatırımcıdan bedelsiz yüzde pay ortaklığı isteyen başkan oldukça, şen ortaklar şirketiyle şişmanlarsa, üç beş kişinin büyümesiyle Sivas büyür mü? Haksız pay istenirse yatırımcı yatırım yapar mı? Tabi ki kaçar, kaçtı da! Toplamda yüz bin kişi istihdam edecek firmalar kaçınca, 9 bin çalışan-la organize sanayide, hayatta kalmaya çalışıyor 2017 yılında, ´küçük olsun benim olsun´ diyenler, helal haram demeyenler, bile bile haram yiyenler işte bu hadisin cuk diye üzerlerine oturduğu kişiler. Kısacık hayatta ekranlarda başka, kapalı kapılar arkasında başka hesaplar yapanlar bir gün hesap verecek! İnşallah
Hz. Ömer (ra)´in adaletini, edebiyat yapanlar!; O koca Ömer (ra) devlet işinde devlet mumunu, kendi işinde kendi mumunu, yakacak kadar helale harama riayet ederdi.
Bunlar hep kıyamet alametleridir. Ümmet olarak ne denli bozulduğumuzu gösteriyor. Ticari menfaati için rantçılarla iş tutanlar, yahut ses çıkarmayanlar da Ebu Ali Dekkak´ın ifadesiyle; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır."
Şuurlu bir mümin batacağını bilse bile faize girmez, faizli kredi kullanmaz, ticaretine yalan katmaz, özürlü malı sağlam diye satmaz, haram olan hayvanların etlerini pazarlamaz, içki satmaz ve her türlü haram alışverişten uzak durur, tefecilere uğramaz. Hatta şüpheli her türlü işten kaçarlar, şeytandan kaçar gibi.
Allah (cc)´ın sayılamayacak kadar helal kıldıkları varken çok az ve sayılı olan haramlara meyletmek, tenezzül etmek, izzet yerine zilleti, helal yerine haramı, güzel yerine çirkini tercih etmek demektir. Temizle kirli, helalle haram bir olur mu? Az bir menfaat karşılığı dinlerini satanlar, malını ve makamını rant vesilesi yapanlar iki cihanda rüsvay olacaklardır, çünkü haramın binası olmaz.
Hainlerin zararı, ehli salibin zararından daha çoktur ve onların cezası hiçte az olmayacaktır. Hz. Ali (ra) efendimizin ifadesiyle; "Herkesi affedin lâkin vatanınıza ihanet edenleri asla!" Allah (cc) ümmeti hain, zalim, haram zadelerin şerrinden korusun. AMİN.
