Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi bünyesinde kısa süre önce faaliyete başlayan Tüp Bebek Merkezi, çocuk sahibi olamayan çiftlerin umudu oldu. Tüp bebek tedavisi için gerek duyulan tüm teknolojik sistemlerle donatılan ve laboratuar olarak Türkiye’deki en iyi Tüp Bebek Merkezi Laboratuarları arasına giren CÜ Tüp Bebek Merkezi, Sivas’ın yanı sıra çevre illerde yaşayan çiftlerin de büyük ilgisini görüyor.
ERSAN ARSLAN
Cumhuriyet Üniversitesi’nin Sivas’a kazandırdığı Tüp Bebek Merkezi, çocuk hayali kuran çiftler için umut oldu. Teknolojik donanımı ve Tüp Bebek Konusu’nda eğitimli personeli ile kısa süre önce hizmet vermeye başlayan merkez, çocuk özlemi duyan çiftlerin büyük ilgisini gördü. Sivas’ın yanı sıra, şehir dışından da birçok çiftin tedavi için başvurduğu merkez, kaliteli hizmet anlayışıyla da beğeni topladı.
CÜ Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, merkezin bölgede büyük bir eksikliği doldurduğunu söyledi. Doç. İmir Yenicesu; ‘Şimdiye kadar Sivas’ta gebelik isteyen çiftlerde ilaç tedavisi (ovulasyon indüksiyonu) ve aşılama yöntemleri ile infertilite tedavisi yapılabilirken, artık bu tedavilere ek olarak gebelik şansı daha yüksek olan Tüp Bebek tedavisi de uygulanabilmektedir. Merkezimizde Prof. Dr. Ali Yanık hocamız, ben; Doç. Dr. Gonca İmir Yenicesu, Yrd. Doç. Dr. Özlem Bozoklu Akkar olmak üzere üç kadın doğum uzmanı olarak hizmet vermekteyiz. Ayrıca merkezimizde Prof. Dr. Embriyolog Celal Kaloğlu ve Yrd. Doç. Dr. Erkan Gümüş olmak üzere iki embiryolog görev yapmakta. Ayrıca iki eğitimli tecrübeli, sertifikalı hemşiremiz, bir androloji teknisyenimiz ve üç personelimizle tüp bebek merkezimizde hizmet vermekteyiz. Tüp Bebek Merkezimizin açılması için CÜ Rektörlüğümüz ve CÜ Hastanesi Başhekimliğimiz, her alanda, her ortamda maddi ve manevi destekler sunmuştur. Onlara da teşekkürlerimizi iletiriz.’ dedi.
3 KEZ DEVLET DESTEĞİ İLE
TEDAVİ UYGULANABİLİYOR
CÜ Tüp Bebek Merkezi’nin kamuya bağlı resmi bir merkez olduğunu belirten Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, çiftlerin devlet desteği ile katkı payı ödeyerek Tüp Bebek tedavisi imkânlarından 3 kez faydalanabileceğini söyledi.
Sosyal güvencesi olmayan ve çocuk özlemi duyan çiftlerin de yüreğine su serpen Doç. Dr. Yenicesu, şu ifadeleri kullandı:
‘Sağlık Bakanlığı’nın koyduğu kurallara uygun olan her çift, tüp bebek tedavisine ihtiyacı varsa 3 kez devlet desteği kullanarak, katkı payını ödemek sureti ile başka illere gitmek zorunda kalmadan merkezimizde bu tedaviden yararlanabilir. İl merkezi ve ilçelerimizin yanı sıra diğer illerden de çiftler başvuruda bulunarak tüp bebek tedavisi yaptırabilir. SGK’sı olmayan ya da Sağlık Bakanlığının kurallarına uymayan çiftlerde bile merkezimizde düşük tedavi ücretleri ile tüp bebek tedavisi yapılabilmektedir. Üniversitemizde ilçelerimiz ve şehir dışından gelen hasta ve yakınları için uygun koşullarda konaklama imkânı da sunulmaktadır. Hasta ve yakınlarımız bu kapsamda hizmete açılan ziyaretçi otelinden uygun fiyatlarla konaklayabilme imkânına sahipler. Bebek hayali kuran çiftlerimiz zaman kaybetmeden başvurularını yaptıkları takdirde tüp bebek tedavisine başlayıp hayallerine kavuşabilirler.
Kısırlık hikâyesi olan ve bebek isteyen her çift üniversite hastanemiz binasında bulunan İnfertilite Tüp Bebek Merkezimize başvurarak ya da 0346 258 05 00 nolu telefonu arayarak randevu alıp muayene için gelebilir. Başvuru sonrası en kısa sürede çiftler değerlendirilerek tedavilerine başlanmaktadır.
En son teknoloji ile donatılan merkezimiz Türkiye’de çoğu merkezde olmayan imkânlara sahiptir. Kısırlık araştırması için gerekli olan rahim tüp filmi yani (histerosalpingografi) HSG veya rahim içi kamera incelemesi olan histeroskopi dâhil bütün tetkikler merkezimizde yapılabilmektedir. Çiftler başvurduğu takdirde gerekli olduğu durumlarda diyetisyen ve psikolog dâhil her olanak tüp bebek tedavisine ek olarak çiftlerimize sunulmaktadır.’
SİGARA GEBELİK İHTİMALİNİ
ZAYIFLATIYOR…
Kısırlık tedavisi ile ilgili de önemli bilgiler veren CÜ Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, sigara kullanımının erkek ve kadında yumurtalık kapasitesini olumsuz yönde etkilediğini belirterek çiftleri uyardı. Kısırlığın ‘düzenli cinsel ilişkiye rağmen 1 yıl içinde gebelik olmaması’ olarak tanımlandığını belirten Doç. Dr. İmir Yenicesu, kadınlar da yumurtalık kapasitesinin 37 yaşından itibaren azalmaya başladığını ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesin çok zorlaştığını ve gebelik şansının çok azaldığını söyledi.
Doç. Dr. İmir Yenicesu; ‘Bayan yaşı 35 ve üzeri olgularda bebek tedavisi için doktora başvurma süresi 6 ay olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle bayan yaşı 35'in üzerinde ise veya öykü ve fizik muayenesinde kısırlık ile ilişkisi olabilecek herhangi bir bulgu varsa araştırmalar daha erken başlatılmalıdır. Kısırlık araştırılırken ilk yapılması gereken test, erkekte semen analizidir ve bu 2 aylık aralıklarla en az iki defa tekrarlanması gereken bir analizdir. Semen analizi, normal ise erkekte sorun yok kabul edilir. Semen analizi normal olan bir erkeğin muayenesine de gerek duyulmamaktadır. Semen analizi yapılırken eş zamanlı olarak kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına da bakılmalıdır. Bu amaçla âdetin 19-21. günleri arasında basit bir hormon tahlili yapılır. Düzenli adet gören kadınların %95'i ‘düzenli olarak yumurtlar’ kabul edilir.
Kadında en önemli testlerinden biri yumurtalık kapasitesinin (yumurtalık rezervi) saptanmasıdır. Bunun için adet döneminde vajinal yolla bir ultrason yapılarak yumurtalıkların içinde bulunan antral foliküller (içinde yumurta bulunan küçük kistler) sayılır. İki yumurtalıkta toplam 6’dan az antral folikül varsa yumurtalık kapasitesi azalmış demektir. Kadınlar da yumurtalık kapasitesi 37 yaşından itibaren azalmaya başlar ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesi çok zorlaşır. Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır. Özellikle ailesinde erken menopoz olan kadınlarda, daha önce yumurtalıklarından kist aldırmış olan kadınlarda, tek yumurtalığı alınmış olan kadınlarda, endometriozis öyküsü olan kadınlarda ve ağır sigara içen (günde 10’dan fazla) bayanlarda yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Semen analizi, yumurtlaması ve yumurtalık kapasitesi normal olan çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için rahim- tüp filmi (HSG-histerosalpingografi) çekilmesi gerekir. HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen teknik olarak ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar oluşturabilir. İşlem kadında adetin bitiminden hemen sonra yapılmalıdır. Bu şekilde rahim içi daha iyi görülür ve yumurtlama döneminden sonra olabilecek çok erken bir gebelik olasılığı ortadan kaldırılır. HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı ve kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir.
Öyküsünde ve fizik muayenesinde herhangi bir bulgusu olmayan kadınlarda karın içi laparoskopi işlemi ile gözlemlenebilir. Gerekli durumlarda laparoskopi artık günümüzde hem tanı hem tedavi amacı ile önerilmektedir. Tüpler veya karın içi üreme organları ile ilgili yapışıklık şüphesi olan durumlarda tedavi amacıyla tüplerin açılması için laparoskopi önerilir.’ İfadelerini kullandı.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ
Tüp Bebek Tedavisi hakkında da bilgiler veren CÜ Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, tedavi uygulama yöntemi ve gebelik şansı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Aşılama ve ilaç ile başarısız kısırlık tedavisi, endometriozis, nedeni açıklanamayan kısırlık olguları ve erkeğe bağlı kısırlıkta tüp bebek tedavisi ile başarılı sonuçlar alındığını belirten Doç. Dr. İmir Yenicesu, şu ifadeleri kullandı:
‘Tüp bebek, klasik yöntemler ile gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Erkek (sperm) ve dişi (yumurta) döl hücrelerinin laboratuvar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahime transferi ilkesine dayanır. Laboratuvar koşullarında sağlanan döllenme, kendiliğinden (in vitro fertilizasyon) ya da insan eliyle tek yumurta içine tek sperm verilmesi ile (ICSI-mikroenjeksiyon) gerçekleştirilir.
Embriyolar rahim içerisine rahim ağzından ince bir katater ile yerleştirilir (Embriyo transferi). Bu işlemler sonucu kadınların yaklaşık %50'sinde gebelik oluşur. Ancak bu gebeliklerin bir kısmı düşük ile sonlanabilir. Tedaviye giren çiftlerin uygulama başına yaklaşık % 40'ında gebelik oluşur. Bu oran birçok uygulama sonucu özellikle genç annelerde % 50-60'lara çıkabilir.
Tüp bebek tedavisinde çeşitli ilaçlarla kadının yumurtalıklarının uyarılması sağlanır. Yumurtalıkların uyarılmasının amacı, embriyo oluşturmaya aday çok sayıda yumurta elde etmektir. Ülkemizdeki yönetmeliklere göre 35 yaş altı kadınlarda 1 embriyo, 35 yaş ve üzerindeki kadınlara ise 2 embriyo transferi yapılmaktadır. Aşılama ve ilaç ile başarısız kısırlık tedavisi, endometriozis, nedeni açıklanamayan kısırlık olguları ve erkeğe bağlı kısırlıkta tüp bebek tedavisi ile başarılı sonuçlar alınır.
Özellikle son yıllarda uygulanmaya başlanan mikroenjeksiyon, sperm sayısının çok düşük olması ve hatta menisinde hiç sperm olmamasına karşın, testisinde sperm bulunan erkeklerin tedavisinde büyük bir gelişmedir. Tüp Bebek teknolojisinin en komplike olan kısmı Embriyoloji Laboratuarıdır. Oosit, sperm ve embriyo dondurma yöntemleri (vitrifikasyon) çok büyük yol kat etmiştir. Özellikle ileri yaş gebeliklerinde anöploidi olarak da bilinen kromozomal olarak bozuk yumurtaların ve embriyoların laboratuarda seçilmesi (çeşitli yöntemlerle biopsi alınarak) bozuk olanların ayıklanması ve sağlam olanların anneye transfer edilmesi (preimplantasyon genetik tanı-PGS) daha önce birçok yöntemlerle tedavi edilip bebek sahibi olamayan çiftlerde gebelik şansını büyük oranda artırmıştır. Ayrıca yumurtalıkları zayıf olan çiftlerde yumurtalıkların zayıflığına bağlı az olan yumurta sayısını her yumurtlama uyarısında bir ya da iki tane yumurta alınarak laboratuarda dondurulup biriktirilerek (yumurta havuzu) beş ya da altı tane yumurta elde edildikten sonra en iyisi anneye transfer edilip başarılı gebelikler elde edilebilir.’