İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) işbirliğinde "Huzurlu Aile, Mutlu Çocuk" temasıyla düzenlenen "Ebeveynlik Zirvesi", üniversitenin Küçükçekmece'deki yerleşkesinde gerçekleştirildi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, burada yaptığı konuşmada, zirvede yapılacak çalışmaların ebeveynlik yolculuğuna katkı sağlamasını temenni etti.

Ailenin sadece aynı çatı altında yaşamak olmadığını, göz teması, sabır, çocukların kelimelerinin arasındaki sessizliği duymak olduğunu söyleyen Göktaş, "Nedir gittikçe derinleşen bu sessizliğin nedenleri? Bazen yoğun hayat temposu, bazen hem telefonlarımız hem televizyon ekranlarının gölgesi, bazen de yetişkin dünyasının karmaşası, çocuklarımızla aramıza görünmez duvarlar örüyor. Çocuklarımızın gözlerinin içine bakmayı, onların duygularını anlamaya çalışmayı, kelimelerden çok hislere kulak vermeyi ihmal edebiliyoruz. Oysa her çocuk, anlaşılmak, dinlenmek, değer görmek ister ve bu ihtiyaç sadece sözle değil, bakışla, dokunuşla, sabırla karşılanır. İşte bu yüzden diyoruz ki, çocukluk sadece bir dönem değil, bir ömürdür, bir hayattır, kişinin kendisi ve çevresiyle kurduğu ilişkidir. Ve bu ilişkinin temeli, ailede atılır." diye konuştu.

Teknolojinin gelişmesinin, dijitalleşmenin yaygınlaşmasının aile hayatını da dönüştürdüğünü vurgulayan Göktaş, "Birlikte geçirilen zaman azalıyor. Yüz yüze iletişim, yerini ekranlara bırakıyor. Çocuklarımızın merak, öğrenme, keşfetme, eğlenme amacıyla girdikleri dijital dünya, onların zihinlerinde ve ruhlarında görünmez izler bırakabiliyor. Bu izler bir ekranın parıltısında, bir oyun karakterinin şiddetinde ya da sosyal medya yorumunun yaralayıcı dilinde saklanıyor. Bu nedenle ne yazık ki vakit geçirdikleri bu dijital duraklar, her zaman güvenli olmayabiliyor." ifadelerini kullandı.

"Dijital bağımlılık riski, çocukların gerçek dünyayla bağlarını zayıflatıyor"

Bakan Göktaş, "Bilinçli dijital medya kullanımı olmadığında çocuklar, istismar, akran zorbalığı, zararlı içerikler ve nefret söylemi gibi risklerle karşı karşıya kalabiliyorlar. Diğer yandan karşı karşıya olduğumuz dijital bağımlılık riski, çocukların gerçek dünyayla bağlarını zayıflatıyor. Aile ilişkilerini, dikkat sürelerini, fiziksel aktivitelerini ve duygusal gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor ve bu çok uzakta değil aslında, evlerimizin içinde, hemen yanımızdaki odada başlıyor." şeklinde konuştu.

Öncelikle dijital mecraların risklerine karşı çocukların bilinçlendirmesi gerektiğinin altını çizen Göktaş, şunları kaydetti:

"Onlara ekranın iki yüzünü de anlatmalıyız. Bilgiye ulaşmanın güzelliğini de yanıltıcı içeriklerin zararlarını da... Ebeveynler olarak bizler, çocuklarımızın dijital hayatına seyirci kalamayız. Oyunlarını bilmeli, izledikleri videoları sorgulamalı, hangi platformlarda vakit geçirdiklerini öğrenmeliyiz ve şunu unutmamalıyız; bir ekran hiçbir zaman bir annenin şefkatini, bir baba ilgisinin, bir arkadaş gülüşünün, bir öğretmen dokunuşunun yerini tutamaz."

Üzerlerine düşen sorumluluğun bilincinde olduklarını ifade eden Göktaş, eğitim içeriklerinde dijital okuryazarlığa yer vererek bu alanda farkındalığı artırmaya gayret ettiklerini, aile ve çocuklara yönelik danışmanlık hizmetlerini yaygınlaştırdıklarını söyledi.

"Ülkemize özgü model geliştirmek için yoğun çalışmalar yürütüyoruz"

Göktaş, çeşitli rehberlik seminerleri ve ücretsiz eğitim programlarıyla aile içi iletişimi ve dayanışmayı güçlendirmeye çalıştıklarını, gerçekleştirdikleri dijital bağımlılıkla mücadele çalıştaylarıyla da çözüm odaklı öneriler geliştirdiklerini ve bunları politikalarına yansıttıklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Gençlerimizin, çocuklarımızın sosyal medyanın karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız." sözünü hatırlatan Göktaş, şöyle devam etti:

"Çocukların sosyal medya kullanımına yönelik ülkemize özgü model geliştirmek için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmaların bir parçası olarak aile içi iletişimi güçlendirmek ve çocuklarımızın dijital dünyayı daha sağlıklı kullanabilmeleri için dijital detoks kampları düzenliyoruz. Bu kamplarda aileler ekranlardan uzak, doğayla iç içe, sosyalleşme ve kişisel gelişimlerine katkı sunacak etkinliklere katılıyor. Böylece hem dijital bağımlılıkla mücadelede farkındalık oluşuyor hem de çocuklarımızın zihinsel ve duygusal yönden güçlenmelerine destek oluyoruz. Ayrıca, yurt dışında örneği olduğu gibi annelerin ve babaların çocuklarını takip edebileceği bir uygulamayı, ilgili bakanlıklarımızla birlikte hayata geçireceğiz. Bu uygulamayla çocuğun dijital ortamdaki davranışları izlenebilecek, ekran süresi kontrol altına alınabilecek ve güvenli internet kullanımı teşvik edilecek."

Bu çalışmaları yürütürken ebeveynlerin desteğine ihtiyaçları olduğunu anlatan Göktaş, "Diğer yandan sosyal medya platformlarının çocukları koruyan düzenleme ve algoritma geliştirmeleri gerekiyor. Hepsinin bunu yapabilecek altyapıları var. Aksi takdirde daha radikal önlemler almak durumunda kalacağız. Pek çok ülkenin bu konuda benzer kaygıları olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle çocukların dijital mecralarda karşılaştıkları riskleri azaltmak amacıyla çeşitli düzenlemeler ve koruyucu önlemler geliştiriyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Göktaş, "Diğer yandan çocuklarımıza daha güvenli dijital dünya sunmak için yasal bir düzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için çalışmalarımızın son aşamasına geldik. Bakanlık olarak hayata geçirilecek bu yasal düzenlemeyle çocuklarımıza daha güvenli dijital dünya sunmak istiyoruz." diye konuştu.

"2025 Aile Yılı, slogan olmanın ötesinde"

Ailenin, çocuklar aracılığıyla toplumun geleceğine yön veren kritik kurum olduğuna işaret eden Göktaş, bu nedenle aile ve çocuklar için yürüttükleri sosyal politikaları, Türkiye'nin geleceğine yaptıkları en kıymetli yatırım olarak gördüklerini belirtti.

Çocuklara yönelik tüm çalışmaları aile merkezli perspektifle yürüttüklerini vurgulayan Göktaş, 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edilmiş olmasının aile kurumuna verilen önemi bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti.

TEKNOFEST yavru vatanda TEKNOFEST yavru vatanda

Bakan Göktaş, Aile Şurası ile başladıkları, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi'ni açıklamalarıyla devam eden bu sürecin, kapsamlı seferberliğe dönüştüğünü, bu yıl da aileyi ve dinamik nüfus yapısını koruyan bir anlayışla çalışmalara hız kazandırdıklarını aktardı.

Yıl boyunca ailenin korunması ve güçlendirilmesi amacıyla pek çok etkinlik, proje ve destek programı yürüteceklerini bildiren Göktaş, "Aile bağlarımızı daha da sağlamlaştıracak, değerlerimizi çocuklarımıza en güzel şekilde aktaracak adımlar atıyoruz. 2025 Aile Yılı'nı bir slogan olmanın ötesinde, ailelerin yanında olduğumuzu gösteren bir yıl haline getirmeye gayret ediyoruz." dedi.

Çocukların yarınlarını belirleyecek olan şeyin onlarda bırakılan küçük ama derin izler olacağını kaydeden Göktaş, bir anne ve babanın çocuklarına bırakacakları en büyük mirasın sevgi dolu bir aile olduğunu, kurulan huzurlu yuvanın ülkenin temellerini daha da sağlamlaştıracağını dile getirdi.

Ebeveynlerin yolculuklarında yalnız olmadığını söyleyen Göktaş, yarının Anneler Günü olduğunu hatırlatarak, sevgisi, sabrı ve emeğiyle yuvalara hayat veren tüm annelerin gününü kutladı.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür ile İZÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar da zirvede selamlama konuşması yaptı.

Konuşmasının ardından Bakan Göktaş'a, Yentür ve Acar tarafından hediye takdim edildi.

Çok sayıda davetlinin yer aldığı zirveye, Küçükçekmece Kaymakamı Mustafa Anteplioğlu ve sanatçı Melihat Gülses de katıldı.

Kaynak: AA