Adem Sabit NALBANT
İl Müftülüğü tarafından personele yönelik “Milletimizin Gönlünde Yatan Sevda Kudüs” temalı seminer düzenlendi.
İl Müftülüğü Vaizi İdris Kocabaş tarafından personele yönelik Müftülük Konferans Salonunda düzenlenen konferansta din görevlilerine Kudüs’ün Müslümanlar için önemi ve tarihi seyri anlatıldı.
“Mescid-i Aksa ilk kıblemiz, ikinci mescidimiz ve üçüncü haremimizdir” diyen Vaiz Kocabaş, “Kudüs sâdece bir Arap kenti değil Müslümanların ortak değeridir. İslâm’ın ilk kıblesi, Allah Teâlâ’nın ‘etrâfını mübârek kıldığımız’ (İsrâ, 17/1.) diye övgüyle bahsettiği Mescid-i Aksâ’nın ev sâhipliğini yapan ve Peygamberimiz’in (sav) en büyük mûcizelerinden biri olan mi’râca tanıklık etmiş olan bir beldedir. Allah Teâlâ dileseydi Peygamberimiz’i Kâbe’nin yanı başından mi’râca yükseltebilirdi. Ama O habîbini Mekke’den Kudüs’e götürmüş, oradan mi’râca yükseltmiştir. Başka hiçbir gerekçe olmasa dahî Peygamberimiz’in (sav) Kudüs’ten mi’râca yükselmiş olması Kudüs’ü ümmetin ortak dâvâsı olmaya sevk etmeye yeterlidir” dedi.
Kocabaş, konuşmasının devamında “Feyiz ve bereket yurdu olan Kudüs Müslümanların yönetiminde Barış Yurdu/Dâru’s-Selâm olurken, haçlı ve siyonistlerin elinde barışa hasret bir yurt hâline gelmiştir. Hz. Ömer’in (ra) fetih târihi olan 638 yılından 1099 yılına kadarki dönem Kudüs’te İslâm’ın sancağının dalgalandığı dönemdir. Ne yazık ki 1099 yılında I. Haçlı işgâline uğrayan Kudüs, çoğu Müslümanlardan olmak üzere, Hristiyan ve Yahudilerden oluşan yetmiş bin civârında insanın katline şâhit olmuştur. 88 yıl süren bu kanlı işgâl, Kudüs’ün şanlı fâtihi Selahaddîn Eyyûbî’nin 1187 yılındaki fethine kadar devâm etmiştir. Selahaddîn Eyyûbî’nin Kudüs’ü kurtarmasıyla oraya yeniden barış ve adâlet hâkim olmuştur. Kiliseye dönüştürülmüş câmi ve mescidler orijinaline çevrilmiş, sâdece Müslümanlar değil diğer dinlere mensup insanlar dahî rahat bir nefes almıştır. Bugün bile batıda hakkāniyet sâhibi pek çok târihçi Selahaddîn Eyyûbî’nin hakkını teslîm ederken haçlıların eşi görülmemiş zulmüne dikkat çekmektedirler. Kudüs’te yaklaşık on sekiz asır İslâm’ın sancağı dalgalanmıştır. Ne yazık ki 1917 yılından günümüze kadar Kudüs’te kan ve gözyaşı devâm etmektedir” ifadelerini kullandı.
Kudüs’ün “Müslümanım” diyen herkesin ortak dâvâsı olduğuna vurgu yapan Kocabaş, “Bugün Kudüs dâvâsı için fedâkârlık yapmayanlar, geçici menfaatleri uğruna haktan yana tavır almayanlar hem dünyâda hem de âhirette zelîl olmaktan kendilerini kurtaramayacaklardır. Bu açıdan İslâm dünyâsı kendi içindeki basit ihtilaflardan sıyrılıp yönünü Kudüs’e dönmeli ve Mescid-i Aksâ’nın özgürlüğü için elden geleni yapmalıdır. Unutulmamalı ki Kudüs’ün özgürlüğe kavuşması, hâl-i hazırda var olan pek çok sıkıntının nihâyete ermesinin te’mînâtı olabilir” açıklamasında bulundu.
Editor : Haberpanelim