MAKAM SAHİBİ İLKELİ OLMALIDIR

Orhan Arslan
Orhan Arslan
MAKAM SAHİBİ İLKELİ OLMALIDIR
25-01-2018

İlkeli olmak; ağır bir yük taşımaktır.
Biz, haramı yemedik, eğilmedik, bükülmedik, dik durduk... diklenmedik... Doğru bildiğimizi her yerde, her mekanda, her zaman savunmaya devam ettik. Kimseye, özellikle makam ve para sahiplerine yalakalık etmedik... Ne düşündüğümüzü, insanların yüzüne söyledik... arkadan konuşmadık, yüzüne söyleyemeyeceğimiz sözleri, hele arkasından; hiç konuşmadık... Bu tavrımızı; Allah´a olan inancımızdan ve sadece ona hesap vermeyi düşündüğümüzden, ona karşı sorumlu olmayı ilke edindiğimizden, dolayı; onun yolunda gitme çabamıza borçluyuz... ALLAH, bizi ve sevdiklerimizi doğru yoldan ayırmasın... Yanlıştan ve günahtan, kendine isyan etmekten korusun...
Yaşadığımız hayat süresince; iyiye sahip olmak için, İslamı yaşamak ve yaşatmak için; Müslümanların birliği, dirliği, beraberliği, dayanışması için; İnsan yetiştirmek için, insan kazanmak için çalıştık, Çok mücadele ettik... Bu yolda aç, susuz, kaldık. Kendi yararımızı değil; fikrimizin yararını düşündük... BU AMAÇLA, Sardık, sarmaladık, sahip çıkmaya çalıştık. Mücadele ettik, insanlara insanca davranmaya çalıştık... Çok yorulduk, çok koştuk... Amma, bıkmadık, usanmadık...  ALLAH´ a şükür, meyvesini de; aldık.

Allah, kabul eylesin, özümüzü doğru, yolumuzu; sıratı müstakim eylesin...

Tarih belki bizi yazmayacak ama biz de çok mücadele ettik... Bilinsin istedim... Rabbım biliyor... RABBIM şahittir...

Ana İlkemiz;
Güçlü, kuvvetli ve mücadeleci olmaktır.  Hayatı, insanları tanımaktır. Kainatı ve kitapları, okumaktır. Sevdiğimiz şeyler uğruna hep savaşmaktır.  Bu özelliğim de; beni yıllar geçtikçe daha bilge ve açık fikirli hale getirdi. Başımdan geçen bunca şeye rağmen; yaşamın güzelliğini hâlâ görüyorum.  Ümitliyim, umutluyum. Çünkü, Müslümanım...

En sevdiğin şey de; ailem ve arkadaşlarımla, akrabalarımla, birlikte olmaktır. Dava arkadaşlarımla birlikte, yürümektir.

Şimdi;
Bazı adamlar, dini duyguları öne çıkararak; belirli makamları elde ediyorlar. O, makamları elde ettikten sonra, önceden O, makamlara sahip olan; başka fikrin adamı olmakla suçladıkları adamlardan, daha şiddetle; O, makama bağlanıyorlar. O, makamın gerektiğinden fazla; işlere bulaşmaya çalışıyorlar... Bunun adı, açlıktır, kıskançlıktır. Şimdiye kadar,  Benim neden böyle bir makamım olmamıştır, hastalığına düşmektir...

Bu tür adamlar; kolay, kolay doymazlar... hangi makama sahip olurlarsa, olsunlar; kompleks onların yakasını bir türlü bırakmaz... Çünkü, kronik bir hastalıktır... Zamanla, Fikrine karşı çıktıkları adamlar gibi; giyinmeye, yemeye, konuşmaya, oturmaya, gezmeye, çalışırlar. O karşı oldukları adamlarla; aynı mekanı paylaşmaktan, yan yana olmaktan, zevk alırlar. Kısacası O, makamı elde etmek için; karşı çıktıkları adamlardan daha beter; onları taklit etmeye çalışırlar...

İşin ilginç yanı; Üstelik bütün bunları, savundukları dava adına yaptığını söylerler... Hem kendilerini, hem dava arkadaşlarını; kandırdıklarını sanırlar. Unuttukları bir makam vardır, hatırlatalım; ALLAH...

Savunma mekanizması oluştururlar. Yanlışı, bile, bile; savunurlar...

İşte bu çok iddialı bir sözdür. Yanlış yapanın, yanlışı; kendine ait ise; sorumluluğu da; kendine aittir. Amma, yanlış yapan adam; bir de, yanlışı inandığı dava adına yaptığını söylüyor ise; bu çok büyük bir sorumluluktur. Kendini yanlış ile ilintilendirmesi yetmeyip, bir de; o yanlışa; davasını katmıştır. Allah katında; sorumluluğu ve vebali; kat, kat artmıştır...

Allah böyle insanlara, yardım eylesin, ıslah etsin...

TSK Güçlerinin, Afrin´ de başlattıkları;  harekatın en kısa zamanda; sonuçlanması; Allahtan niyazımızdır. Allah askerimizin yar ve yardımcısı olsun. Başarıları daim, yolları açık olsun...

Selam olsun, şanlı yiğitlere; selam...

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?