YOLA ÇIKTIĞINIZ ARKADAŞLARI YARI YOLDA BIRAKMAYINIZ

Orhan Arslan
Orhan Arslan
YOLA ÇIKTIĞINIZ ARKADAŞLARI  YARI YOLDA BIRAKMAYINIZ
30-08-2017

Yol uzundur... Meşakkatlidir, engellerle doludur, sabır ister, güç ister, rehber ister...
Yola beraber çıktıkların, yol arkadaşlarındır. Yani, insanın hayatta kolay, kolay unutamayacağı; insanlardır...
Son dönemlerde yaşanan bazı olaylar, tarihte kimi yaşanmış olaylarla örtüşür hale geldi. Eba Müslim Horasani´nin iktidarı elde ettikten sonra; kendi yakın dostlarını kaybeden, insanlara yönelik eleştirilerini ifade eden sözlerini makam odalarının baş köşesine asanlar, bazı acı gerçekleri anladıktan sonra; O, sözleri ifade eden levhaları asmışlardır. Yani, o sözün orada olmasının bir anlamı yoktur. O levhayı oraya asan kişi; O, tecrübeyi yaşamış, olması gerekir. İşte, asıl önemli olanı; O, sözün mahiyetini, kendi hayatında yaşatıyor, olmasıdır.
 Dostluk ve yol arkadaşlığı öyle kolay, kolay bulunacak bir olay değildir. O nedenle kolay, kolay dışlanılacak, unutulacak, yanından uzaklaştırılacak, hatırlanmayacak, bir durum da; değildir. Unutmayalım, yol arkadaşlarını çeşitli nedenlerle unutan insanları; bir gün hem sonradan edindikleri sahte dostları terk edeceklerdir. Hem de; kadim dostlarına ihanet ettiği için, vefasız davrandığı için; Yüce Yaradan tarafından sorumlu tutulacaktır. Böyle bir duruma düşen bir insan, zaten zavallı konuma düşmüş, zamanla insanlar tarafından terk edilerek, yalnızlığa mahkum olmuştur. Bir nevi cezasını, Dünyada iken, çekmektedir.
Sonradan edinilen dostluklara, ne kadar güven olur. Üstelik, O, dostlukları edinmenin altında; yarar ilişkiler varsa, arıza daha büyük, demektir.
Dünya kurulalı beri, iktidar kavgası hep devam etmiştir. İktidar ve güç insanoğlunun aynı zamanda denendiği, imtihan edildiği, bir makam olma özelliğini de hep korumuştur. Nedense, herkes aynı hatayı yapar ve öyle makamları elde edince; önce kendisini, O, makamlara getiren insanları unutur. Sonra, önceden edindiği çevredeki insanları...
Bunun adına ister vefasızlık deyin, ister karşı tarafı kullanma deyin, çok utanç verici bir durumdur. Aslında, o tür bir davranışta olan kişi; kendi sınavını kaybettiğini, en kısa zamanda anlayarak hatasından dönerse; yine kendisine bir iyilik yapmış olur. Dünya nimetleri insanlara hep imtihan için verilmiştir. Buna bir örnek. Kendisinin zengin olması için, Allah´ a dua etmesini isteyen kişiye; HZ. Peygamberin, hayırlısını iste, korkarım ki; çok mal seni Allah´ a kul olmaktan uzaklaştırır, sözünün anlamı ve tazeliği, canlılığını, hala kendini hissettirmektedir. Bir de, birilerinin iktidarı elde ettiğini gören kimilerinin; o iktidardan yararlanmak adına, iktidarda olan kişi veya kurumlara yaptıkları sahte davranış ve sevgi gösterileri, tamamen çıkar ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Eğer, kendi çıkarında azalma olursa; yahut çıkarının önü kesilirse; veya iktidarda olan insanla ters düşerse; seyredin gümbürtüyü...
İşte o zaman, o çıkar ilişkisi ile iktidardaki ve makamdaki insana yaklaşan adamın veya adamların düştüğü durumu, çaresizliği, gülünçlüğü, ve karşı tarafa hakaret etme durumlarını rahatlıkla görebilirsiniz. İşte bunun adı, iki yüzlülüktür, çıkarcılıktır, sadece kendi yararını düşünmektir. Doğal olarak güç elinde olan ve kendisini dışlayan, makam sahibi olan insan; en kısa zamanda terk edilir. Terk etmekle kalınmaz; karşısına geçilerek, aleyhinde çalışmalar yapılmaya başlanılır. Sonuçta, insan...
Her şeyi anlayabiliyorum. Anlayamadığım çok önemli bir ayrıntı var. O da; insanın kendi hayatına kast eden, inançlarını, ayak altına alan, tüm mukaddeslerini çiğneyen, insanlarla bir araya gelmektir. Eski yapılanları bir kenara bırakarak; her iki tarafında, karşılıklı olarak, birbirlerine yalakalık yapmalarıdır. Her ikisi adına da tiksiniyorum. Şu anda bir makamı elde etmiş olan; bir insanın, kendisine, inançlarına, mukaddeslerine ve onlara yaptıkları kötülüklere, aşağılamalara rağmen; Bunları yapan insanları unutması, umursamazlıktır.  Bu yapılanları, unutarak; bu eylemleri yapan insanlarla bir araya gelip, yemeleri, içmeleri, ortak mekanları, ne adına olursa olsun; kendi iradeleri ile paylaşmaları, o makamı elde eden insan için ne kadar tiksindirici bir durumdur. Aynı zamanda, karşı tarafın insanının ise; zamanında kendisinin alay ettiği insanlarla, bugün bir makama, geldiler diyerek; onlarla bir araya gelmeleri, aynı şeyleri paylaşmaları ve yalakalık yapmaları da o insanlar için; o kadar tiksindiricidir. Bu her iki hali de yaşayan insanlar için ibretlik olaydır. Menfaat ilişkilerinin insanları ne kadar küçülttüğünün de; bir göstergesidir. Yahut, bu bir araya gelmeler, ortak şeyleri paylaşmalar, Tamamen sahte duyguların yaşandığı, maskeli bir baloyu andırır ki; bu da ibretlik bir hadisedir. Her iki tarafın, bir araya gelmesi ile; riyakarlık en üst seviyeye çıkar.
Evet,
Vefa İstanbul´da sadece bir semt değildir. Başlı başına özel bir anlamı olan, tamamen insana ait duyguların ifade edildiği bir kavramdır. İnsani bir kavramdır. İslami bir kavramdır. Vefalı olanlar, hep ne kadar iyi bir insan, diye anılırlar. O vefalı olmayı, beceremeyenleri  ise; halkımız, vay vefasız, vay?, diye üzülerek ifade eder. Onun bu davranışı yapmasını, insanlığına yakıştıramamıştır.
Siz, siz olun sizi zamanla bir yerlere getiren, üste taşıyan merdivenleri, işi bitti diye; kaldırıp atmayın. Belki bir gün yine lazım olur. İnsan olun, insanca kalın. Düşmanlarınıza veya sizi zamanında hoş görmeyen, aşağılayan diğer insanlara bile; kendinizi insanlığınızla kabul ettirin. Yalakalıkla, karşı tarafı hak etmediği iltifatlarla, yüceltmekle, değil...  Eğer, öyle yaparsanız; unutmayın sadece siz küçülürsünüz. Zamanla etrafınızda gerçek dostlarınızı da bulamazsınız. Yapayalnız kalırsınız. Sahte gülüşlerle kurduğunuz hayalci, gerçek olmayan dostluklarınız da yıkılır gider. Sahte dünyanız da, yıkılır...
Yola çıktığınız, yol arkadaşlarınızı unutmak, onlara sırtını dönmek, hayatınızdan silmek; bir vefasızlıktır, ihanettir, İnançlı insanların, yapmaması gereken bir davranıştır.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?