RÖPORTAJ:
HAYRULLAH AĞKAŞ
Geçtiğimiz hafta 12 Eylül askeri darbesinin 37. yıldönümünü geride bıraktık. İlimizdeki siyasi parti il başkanlarından 37 yıl önce yaşananlarla ilgili düşüncelerini sorduk. 12 Eylül darbesiyle ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan BBP Sivas İl Başkanı Uğur Bulut, "Biz BBP olarak darbe kimden gelirse gelsin bunun bedellerini ağır olarak ödemiş bir partiyiz. Bunun neticesinde 1 Eylül 1980´de Şehit Genel Başkanımız ve yol arkadaşları darbenin bedelini ağır ödemişlerdir. Şimdi Türkiye belli dönemlerde darbelerin hemen hemen her türlüsüne muvaffak oldu. 60 darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 post-modern darbesi ki biliyorsunuz meşhur ´namlusunu halka çevirmiş tanka selam durmam.´ sözünü o zaman söyledi. Bunun akabinde 27 Nisan´da bir e- muhtıra çıktı daha sonra 15 Temmuz hain darbe girişimi oldu" şeklinde konuştu.
Bulut, "Bunlar niye oluyor, bunları kim yapıyor diye soracak olursak; Türkiye Cumhuriyetine sadece nüfus cüzdanı ile bağlı, emirlerini dışarıdan alan, satılmış kişiler darbe girişiminde bulunuyorlar. Buradaki asıl maksatta çok önemli bir coğrafi konuma sahip oluşumuzdur. Gerek yer altı kaynakları gerek Asya´yı Avrupa´ya bağlaması konusunda önemli bir konumdayız. 1.5 milyar İslam âlemine ağabeylik yaptığı gibi Dünya´ya da nizam vereceğini iyi biliyorlar. 10 yılda bir böyle darbelerle bizi karşı karşıya getirerek Türk Milletini geriletmeye çalışıyorlar. Türkiye´de müesses bir nizam oluşturmaya çalışıyorlar. En son bunu 15 Temmuz´da denediler. Fakat Türk Milleti bu konuda sağduyulu davranarak toplumun bütün etnik unsurları yan yana durarak darbeyi savmasını bilmiştir. Türk Milleti´nin verdiği sınavda Dünyada tektir. 12 Eylül 1980 darbesi de altyapısı oluşturulmuş, olgunlaştırılmış bir darbe. Dönemin 2. Genelkurmay Başkanı da ´Şartların olgunlaşmasını bekledik´ demiştir. Dolayısıyla önce bir kardeş kavgası oluşturuyorlar daha sonra da darbe oluşturup Türkiye´de demokrasiyi ve adaleti engelliyorlar. Ülkemizi yalnız bırakmak istiyorlar" dedi.
Darbelerin önüne geçilmesinin yolunun tamamen yerli bir anayasa yapılmasının olacağını söyleyen Bulut, şöyle devam etti:
"Türk Devleti, milletin örfünden âdetinden geleneğinden ibaret bir anayasa yaparak, kırmızı çizgilerini tekrar gözden geçirerek bir siyaset yapmalıdır. Buna göre Türkiye´yi yönetenler Türk Devletinin ve 1,5 milyar İslam Devleti´nin ağabeyliğini yaptıklarının farkına varmalıdır. Böyle bir nizam ve intizam getirirseniz Türkiye´nin üzerinde emelleri olan şer güçleri buradaki emellerine ulaşamayacaklardır. Türkiye´nin sınırlarını da koruyacaksın politikasını da çok net bir şekilde belirleyeceksin ki kimse senin toprakların üzerinde emellerini gerçekleştirmeye kalkmayacak."
BU TOPRAKLARIN SAHİBİ
TÜRK MİLLETİ´DİR
"Bu toprakların sahibi Türk Milleti´dir. Sadece yerin üstü değil yer altı kaynakları için de durum böyledir. Bu kaynakları kendisi işletecek dünya coğrafyasına pazarlayacaktır. Dolayısıyla iktidarlarımız milli, muktedir İslam Ülkelerine ağabeylik yapacak, kan ve gözyaşını durduracak politikalar sergilemelidir" diyen Bulut geçmişten günümüze siyasi suikastlerin incelenmemesinin darbelerde etkili olduğunu ifade etti.
Darbelerin siyasi ve ekonomik yönden hep zarar verdiğini ifade eden Bulut, şunları kaydetti:
"12 Eylül´de bir gençliği götürdü. Özellikle Ülkücü Hareket beş bin şehit verdi. Mustafa Pehlivanoğlu bunlardan biridir. Bunun dışında 12 Eyül´de idealizmi yok ettiler. İnanmış bir ülkücü gençlik vardı. Dünya´da muktedir bir Türk Devleti kurmak istiyorlardı. Türk Devletlerini bir araya getirilecek Dünya Devletlerinin üzerinde sözü geçecek ve mazlumların gözyaşını dindirecektik. Böyle bir idealizm darbe ile yok edildi. Dolayısıyla Türkiye tüm bunları yaparken özellikle siyasi suikastleri sorgulayacaktı. Bizim geçmişimizde çok suikast yaşandı. Sultan Abdülaziz şehit edildi yerine gelen Sultan Abdülhamit Han sultan Abdülaziz´in başına gelenleri sorgulayamadığı için aynı şey başına geldi. Daha sonra Sultan Vahdettin aynı şeyi kendisi yaşadı. Adnan Menderes´in başına gelenler sorgulanmadığı için Turgut Özal´ın başına geldi. Eşref Bitlisin başına gelenleri sorgulayamadığı için Muhsin Yazıcıoğlu şehit düştü. 15 Temmuz´da ben Valiliğe ilk gittiğimde söylediğim şey ´Muhsin Yazıcıoğlu suikastini sorgulayamadığınız müddetçe darbeleri sorgulayamazsınız´ oldu. 15 Temmuz şunu gösterdi ki Muhsin Başkanı öldürenler o gece Marmaris´e giderek Sayın Cumhurbaşkanımızı öldürmeye kalktılar."
SINIR GÜVENLİĞİMİZ
KERKÜK´TE BAŞLAR
Kerkük konusunda da bir takım açıklamalarda bulunan BBP İl Başkanı Bulut, "Biz burada oturacağız ve Türk Devletini ve milletini koruyan bir anayasa yapacağız. Türk devletini bölgesinde ve Ortadoğu´da söz sahibi edecek eskiden olduğu gibi tüm toplumlara hoşgörülü ve şefkatli bir politika sergileyecek kanunlarımızın olması gerek. Bugün Kerkük´te sıkıntılar var. Biz Kerkük´ü 1926 Ankara anlaşmasına göre Irak´ın üniter yapısına bırakmışız. Irak´ın üniter yapısı bozulduğu zaman Kerkük´ü alma hakkımız var. Bugün Barzani denen alçak Ben Kerkük´ü Kürdistan yapacağım diyor. Biz Büyük Birlik Partisi olarak Irak işgali başladığı zaman dedik ki ;´ Türkiye´nin sınır güvenliği Kerkük´te başlar, Bosna Hersek´te başlar. Kerkük´teki tapu dairelerinin yağmalanmasına seyirci kalamayız demiştik. Bugün ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha ortada. PKK terör örgütüyle mücadelesini desteklediğimiz hükümetin Kerkük sorunuyla da ilgilenmesini bekliyoruz" dedi.
DARBELER TÜRKİYE´NİN KADERİ DEĞİLDİR
BBP Lideri Şehit Muhsin Yazıcıoğlu´nun şehit edilmesine değinen Bulut, "Biz darbeleri sorgulamadığımız sürece Muhsin Yazıcıoğlu´nun başına gelenlerin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan´ın başına gelmeyeceği ne malum? O yüzden darbeler suikastlerden başlayarak sorgulanmalıdır" diye konuştu.
YAZICIOĞLU 12 EYLÜL´Ü
İLİKLERİNE KADAR YAŞADI
12 Eylül 1980 darbesinde Şehit Muhsin Yazıcıoğlu´nun yaşadıkları ile ilgili konuşan Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şehit Genel Başkanımız ve Ülkücü ağabeylerimiz 12 Eylül´ü iliklerine kadar yaşamış isimlerdir. Darbe denildiğinde bizim camiamızda bir ürperti olur. Neticede taş medreseleri, Yusufiyeleri ağabeylerimiz tanımışlardır. Mustafa Pehlivanoğlu sokakta komünizmle mücadele ederken hücrede hapis yatarken, idam sehpasına giderken Türk Devletini kurtarmak için düşünceler üretmiştir. Halil Asan ağabeyimiz hep ´Ya Rabbim! Beni bir Temmuz günü sabah namazı vakti çisil çisil yağmur damlarken assınlar´ diye dua edermiş. Bir ağabeyimiz anlatıyor; Bir Temmuz günü sabah namazı vaktiydi. Elimi pencerede dışarı uzattım çisil çisil yağmur yağıyor. Dedim ki Vallahi Halil´i astılar. Ve devam ediyor "Halil Allaha o kadar bağlıydı ki Halil o gün kar yağmasını isteseydi kar yağardı." Böyle bir nesil gitti o yoldan. Ondan sonra darbeci Cumhurbaşkanı Kenan Evren dedi ki bir sağdan bir soldan astık. Dedi. Darbeci Evren´in cenazesinde 100 kişi vardı. Muhsin Yazıcıoğlu vefat ettiğinde ise 1,5 milyon insan vardı. Anadolu´da bir mahkeme vardır. Hâkim köylü amcayı sürekli azarlar. Amca bu denli ezilince hiçbir şeye cevap vermeme kararı alır. Hâkim amcayı konuşturamayınca sorar; ´konuşsana bu Vatan kimin?´ amca da cevap verir; başı sıkıştığı zaman benim gibi garibanların, rahatlayınca da senin gibi şımarıkların? Bu ülkenin en büyük sıkıntısı şımarık idarecilerdir. Onun dışında bu halk her türlü darbenin üstünden gelir. Allah bu millete bir daha darbe göstermesin bir daha kardeşi kardeşe düşürmesin."
