Anonim Şirketlerde Sözleşmeli Avukat Bulundurma Zorunluluğu -1-

Neslihan Dereli

5 yıl önce

A. Giriş

13168 sayılı ve 7 Nisan 1969 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1136 sayılı Avukatlık Kanunu´nun ("1136 sayılı Kanun") 1. maddesinde, Avukatlık "kamu hizmeti ve serbest bir meslek" olarak tanımlanmakla birlikte, işbu 1136 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamında ise yalnızca avukatların yapabileceği işler düzenlenmiştir.

İşbu madde uyarınca "Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa verme, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etme ve savunma, adli işlemleri takip etme, bu işlere ait bütün evrakı düzenleme" işlerinin, yalnız baroda yazılı avukatlara ait olduğu belirtilmiştir.

Bununla birlikte, aynı maddenin 3. fıkrasında "dava açmaya yeteneği olan herkesin kendi davasına ait evrakı düzenleyebileceği, davasını bizzat açabileceği ve işini takip edebileceği" hüküm altına alınmıştır.

Ancak, anılan hükmün hemen devamında "Türk Ticaret Kanunu´nun 272. maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının 5 (beş) katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı 100 (yüz) veya daha fazla olan yapı kooperatiflerinin sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorunda oldukları" ve "bu fıkra hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan on- altı(16) yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verileceği" belirtilmiştir.

İşbu madde hükmünde de anlaşılacağı üzere avukat bulundurma zorunluluğu tüm anonim şirketler için öngörülmemiştir. Dolayısıyla 1136 sayılı Kanundaki sermaye miktarının beş (5) katı ifadesinin yorumlanması için Türk Ticaret Kanunu´nun ilgili maddesinin incelenmesi gerekmektedir.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu´nda bulunan işbu madde her ne kadar 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu´nun 272. Maddesine atıfta bulunmuş olsa da işbu madde hükmü 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu´nun ("TTK") 332. Maddesinde korunmaktadır.

Bu kapsamda, TTK´nun 332´inci maddesi uyarınca anonim şirketlerin kurulması için öngörülen minimum sermaye miktarı 50.000.-TL´dir.

Sonuç itibarı ile esas sermaye miktarı 250.000.- TL sermaye ve fazlasına sahip Anonim Şirketler ya bordrolarında bir avukat çalıştıracak ya da sözleşmeli olarak bir avukattan devamlı hizmet alacaklardır.

Bu zorunluluk,

Kuruluş esas sermayesi 250.000 TL ve üzeri olan anonim şirketlerde tüzel kişilik kazanılması ile birlikte; yani şirketin ticaret siciline tescil edilmesi ile birlikte, Kuruluş esas sermayesi 250.000 TL´nin altında ancak sermaye artırımı sonrasında esas sermaye miktarı 250.000 TL ve üzerine çıkan anonim şirketlerde ise, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının ticaret siciline tescil ettirildiği anda doğmaktadır. Anonim Şirketlerde zorunlu avukat bulundurmaya ilişkin bu yasal yükümlülük ilk olarak 2001 tarihinde getirilmiş, daha sonra 2008 yılında birtakım değişiklikler geçirmiş ve 2011 yılı sonu itibari ile de Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararı kapsamında uygulaması netlik kazanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin 30 Haziran 2011 tarih ve 2010/10 E., 2011/110 K. numaralı kararı ile 1136 sayılı Kanun´un 35/3 maddesinin düzenlenmesinin arkasında yatan neden açıklığa kavuşturulmuş olup,  sermayesi büyük anonim şirketlerin bünyelerinde pay sahiplerine, şirket çalışanlarına, şirket alacaklılarına ve topluma ait birbiriyle çatışan farklı çıkarları barındıran tüzel kişilikleri olduğunu ve işbu tüzel kişiliklerin bünyelerinde barındırdıkları farklı çıkarlar arasında adil bir denge kurarak devam ettirebilmeleri için kanunlara uygun faaliyet göstermesi gerektiğine kanaat getirilmiştir. Bunun sonucunda da 1136 sayılı Kanun´un 35/3´üncü maddesinin Anonim Şirketler için uygulanmasının Anayasaya aykırı olmadığı netlik kazanmıştır.

Bu doğrultuda geçtiğimiz yıllarda Barolar bu konuda takipler yapmaya başlamış, zorunluluğa uymayanlar hakkında savcılığa bildirimler yapmış, savcılıklar da Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezalarına hükmetmeye başlamış, itiraz eden şirketler ise bu konuda başarı elde edememiş ve sonuçta bu cezalara muhatap olmaya başlamışlardır.

Devamı yarın

YAZARIN DİĞER YAZILARI