Yurt Dışı Şube Kazançlarının Verilendirilmesi -4-

Neslihan Dereli

5 yıl önce

IX- YURT DIŞINDA ÖDENEN VERGİLERİN MAHSUBU

Yurt dışı şube kazancı için Türkiye´de istisna hükümlerinden dolayı vergileme yapılmazsa yurt dışında ödenen vergilerin Türkiye´de mahsubu mümkün olamayacaktır. Ancak yurt dışı şube kazançları istisnasının şartlarına uyulmadığı için Türkiye´de beyan edilen ve vergilendirilen kazançlar oluşursa yurt dışında ödenen vergilerin belirli şartlarla Türkiye´de mahsubu mümkündür.

KVK´nın 33/4. maddesi uyarınca yurt dışı kazançlar üzerinden ödenip Türkiye´de tarh olunacak vergilerden mahsup edilebilecek yurt dışında ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, hiçbir surette yurt dışında elde edilen kazançlara %20 kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamayacaktır.

Yurt dışında ödenen vergilerin Türkiye´de hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilmesi istendiğinde, Türkiye´deki vergi matrahına dahil edilen yurt dışı kazanç tutarının bu vergileri de içerecek şekilde brütleştirilmiş olması gerekmektedir.

KVK´nın 33/9. maddesi uyarınca yurt dışında yabancı para ile ödenen vergilere, bunların ilgili bulunduğu kazançların genel sonuç hesaplarına intikali esnasındaki kur uygulanacaktır.

Aynı maddenin 4. fıkrası hükmü uyarınca, zarar mahsubu veya istisnalar sonucu ilgili yılda Türkiye´de vergiye tabi kurum kazancının oluşmaması nedeniyle, Türkiye´deki beyannamelere dahil edilen yurt dışı kazançlar üzerinden mahallinde ödenen vergilerin kısmen veya tamamen mahsubuna imkan bulunmazsa, bu mahsup hakkı izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar kullanılabilecektir.

Yine KVK´nın 33/5. maddesinde öngörüldüğü üzere, yurt dışında ödenen vergilerin geçici vergiden mahsubu mümkündür. Geçici vergilendirme dönemi içinde yurt dışından elde edilen gelir bulunması halinde, bu gelirler üzerinden elde edildiği ülkelerde kesinti veya diğer şekillerde ödenen vergiler, o dönem için hesaplanan geçici vergi tutarından da mahsup edilebilecektir. Ancak, indirilecek tutar, yurt dışında elde edilen kazançlara %20 geçici vergi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamayacaktır.

Yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye´de tarh olunan vergiden indirilemeyecektir.

Kurumlar vergisinden indirim konusu yapılan vergilerin yabancı ülkelerde ödendiğini gösterir belgelerin, tarhiyat sırasında mükellef tarafından ibraz edilememesi halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan vergi, %20 kurumlar vergisi oranını aşmamak şartıyla o memlekette cari olduğu bilinen oran üzerinden hesaplanacaktır. Tarhiyatın bu suretle hesaplanan miktara isabet eden kısmının ertelenmesi, ibraz edilmesi gereken belgelerin, tarh tarihinden itibaren en geç 1 yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi halinde, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre tarhiyatın düzeltilmesi gerekmektedir.

Mücbir sebepler olmaksızın belgelerin anılan süre zarfında ibraz edilmemesi veya bu belgelerin ibrazından sonra ertelenen vergi tutarından daha düşük bir mahsup hakkı olduğunun anlaşılması halinde, ertelenen vergiler için 6183 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak gecikme zammı hesaplanacaktır.

X- YURT DIŞI ŞUBE ZARARININ MAHSUBU

KVK´nın 9. maddesi uyarınca kurumların yurt dışı faaliyetlerinden doğan zararlarını, Türkiye´de beyan ettikleri kazançlardan indirebilmeleri mümkündür. Bunun için faaliyette bulundukları ülkenin vergi kanunlarına göre beyan ettikleri vergi matrahlarını (zarar dahil), her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisini haiz kuruluşlara incelettirip rapora bağlatmaları ve bu raporun aslı ile birlikte tercüme edilmiş bir örneğini Türkiye´deki ilgili vergi dairesine vermeleri şarttır. Ayrıca, söz konusu denetim kuruluşlarınca hazırlanan rapor ekinde yer alacak vergi beyanları ile bilanço ve gelir tablosunun, yabancı ülkedeki yetkili makamlara onaylatılması zorunludur.

Faaliyette bulunulan yabancı ülkede denetim yetkisini haiz bir denetim kuruluşunun olmaması halinde, her yıla ait vergi beyannamesi ve eki bilanço ile gelir tablosunun, yabancı ülkenin yetkili makamlarından alınacak veya onaylatılacak birer örneğinin, mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslının ve tercüme edilmiş bir örneğinin ilgili vergi dairesine verilmesi gereklidir.

Ancak, yurt dışı şubenin faaliyetinin zararla sonuçlanması halinde, bu zararın yurt içi kazançtan indirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Çünkü KVK´nın 9. maddesi Türkiye´de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili zararların mahsubunu kabul etmemektedir. KVK´nın 5. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile kurumların yurt dışında bulunan iş yerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri kurum kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiş olduğundan, bu faaliyetlerden zarar doğması halinde, bu zararların diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlardan indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan istisnanın şartlı olması, zarar mahsubu konusunu karışık hale getirebilmektedir. Yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilciler aracılığıyla elde edilen kurum kazancı doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükünü taşımazsa ve söz konusu yurt dışı şube faaliyeti zararla sonuçlanırsa zarar mahsubu hakkının mümkün olduğu tartışmasızdır. Buna karşılık, daha ilk yılında yurt dışı faaliyetin zararla sonuçlanması halinde Maliye Bakanlığı´nın; ?istisnaya tabi kazançlara ait zararların mahsubu mümkün değildir? demesi muhtemeldir. Ya da ilk yılında kârla sonuçlanan ancak elde edildiği hesap dönemine ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye´ye transfer edilmeyen kazanç için Türkiye´de vergileme yapılırsa ve ikinci yıl bu faaliyetten zarar elde edilirse, bu zararın mahsubu mümkün olmayacak mıdır? Bu soruların cevabının zarar mahsubunu mümkün kılacak yönde olması, yurt dışında faaliyette bulunan firmaların sermayelerindeki azalışı kısmen telafi edebilecektir.

Ayrıca şubenin bulunduğu ülke ile yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasındaki ticari kazançların vergilendirilmesini düzenleyen hükümler de zarar mahsubu konusunu etkileyebilmektedir. Eğer söz konusu anlaşmalar uyarınca şube kazançları sadece bulunduğu ülkelerde vergilendirilecekse, kazancın bu kısmı diğer akit devlette istisnaya tabi olacaktır. Dolayısıyla yine KVK´nın 9. maddesi çerçevesinde (çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarındaki hükümler sonucunda) Türkiye´de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili zararların mahsubu mümkün olamayacaktır.

Maliye Bakanlığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti´ndeki şubesinin faaliyeti zararla sonuçlanan bir firma için verdiği özelgede; şube zararının hem çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasındaki hükümler uyarınca hem de KVK´nın 5. maddesi uyarınca istisnaya tabi olduğunu, istisnaya tabi kazançların ise istisna dışı kazançlardan indirilemeyeceğini bildirmiştir.

Devamı yarın?

YAZARIN DİĞER YAZILARI