İnsanın başka hiçbir şey düşünmeden, bir fikre veya bir işe, severek ve hissederek tam manasıyla odaklandığı esnada, doğuştan kendisinde var olan kabiliyetini, zekasını, bilgisini, maharetini ve tecrübelerini, gerekiyorsa mevcut alet ve malzemeleri de en üst seviyede kullanaraktan, kabul gören güzel bir eser meydana getirme melekesidir, sanat. Bu doğrultuda ihtiyaç duyulan ilhamı; ilgi, sevgi, aşk, hedef ve ihtiyaç unsurları besler. Sanat eseri, insana has bir marifettir ve iltifata tabidir.
Bu sanat eseri, bir demire, bir ağaca, taşa ve benzeri bir maddeye şekil verme veya birleştirme marifeti de olabilir; bu bir şiir, edebi eser, bir kilim, halı, kumaş ve de bunlar üzerinde bir desen, motif veya resim olabilir; bir güfte veya beste de olabilir veya bir proje ya da bir projede yer alan cümle de olabilir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür, çünkü bu alan çok geniştir.
Bu mahiyette şu bir gerçektir ki, sevgisiz, hissiz ve isteksizce, mecburen verilen emekten, düşünceden bir sanat eseri meydana getirilebilmesi ihtimali çok düşüktür.
Ruh, beden ve kabiliyet uygunluğu yoksa, iyi bir sanat eseri üretilebilir mi
Daha az bilgi ile daha az tecrübe edilmiş bir eser, yeterince bilgi ile fazlaca tecrübe edilmiş bir eserle aynı derecede iltifata tabi olabilir mi
Meydana getirdiği eser rağbet görmüyorsa, iltifat ve talep edilmiyorsa, bu kişiye sanatkar denilebilir mi
Allah her insanı ve kabiliyetlerini kainatın dengesinin birer unsuru olarak yaratmıştır. İnsana düşen vazife, doğuştan kendisinde var olan kabiliyetlerini keşfedebilmek ve buna uygun düşünme ve beden faaliyetlerinde bulunmak ve sanat eserleri üretmektir. Bunu yapmadığında kendisine bahşedilen bu kıymetleri israf etmiş ve dengedeki görevini yerine getirememiş olur. İnsanın kendisi de zaten en güzel ilahî eserlerden biridir. Yani, insanın kimyası, sanat eseri üretmeye ve sanatkar olmaya müsaittir; yeter ki bu doğrultuda gayreti olsun.
Tabii ki, böyle bir gayretin ürününün, insana ve tabiata zarar verebilecek şekilde kullanılmaması veya bu kasıtla üretilmemiş olması da ayrı bir öneme haizdir.
Bu hakikatler bize göstermektedir ki, sanat, insanın kendi kimyasına dönüşüdür. Sanat moraldir; bu anlamda sanat, insanın ruh ve beden sağlığının koruyucu hekimidir. Sanat sevgidir aşktır; bu manada sanat, kendini, insanları ve dünyayı sevmektir ve de bu sevgiyle aşkla ilahî alemlere köprüler kurmaktır. Sanat, öz güveni ve itibarı besler, kişiliği geliştirir; bu anlamda sanat gayedir/amaçtır, asla araç değildir.
Görevim icabı bir hapishaneyi gezerken en çok ilgimi çeken mahkûmların çalıştığı atölye olmuştu. İdarecilerden, isteyen her mahkûmun bu atölyeden istifade edebildiği bilgisini aldım. O atölyede, sadece kullanılan aletlerin ahenkli sesleri vardı. Kimi inşa ettiği maket geminin küçük parçalarını hazırlıyordu, kimi dokuma tezgahının iplerine ilmekler atıyordu, kimi de imal edeceği bir bayan çantasının boncuklarını desenine uygun şekilde diziyordu. Büyük bir iştahla ve zevkle çalıştıklarını müşahede ettim. Bu sanatkarlar eserlerini bize takdim ederken, ciddi ama bir o kadar da içten bir samimiyetle, duygularını, dayanışmalarını, neleri ve ne kadar ürettiklerini, nasıl değerlendirdiklerini bize anlattılar. Hüzünleri vardı, ama ruhen ve bedenen sağlıklıydılar.
İşte, bozguncuların, hainlerin, zalimlerin, yani kötü ahlaklı insanların sanata, sanatçılara, sanat eserlerine hakaretleri ve zarar vermeye kalkışmaları da bu yüzdendir.
Öyleyse Büyükler, Anne, Baba, Hoca, Öğretmen olarak bize düşen görev nedir
Bize uygun bir veya birkaç sanat dalıyla meşgul olmak, eserler üretmek; bunu yaparken tabî olarak sergilediğimiz sevgi, aşk, istek, ahenk, haz ve öz güven gibi halet-i ruhiyemizi; çocuklarımızın ve gençlerimizin seyretmelerini, hissetmelerini sağlamak veya tarih ve sanat sayfalarında adı geçen meşhur sanatkarların hayat ve sanat hikayelerini okumak/okutturmak, eserlerini gezmek görmek/göstermek, böylece onları heveslendirmek, kendi kabiliyetlerine uygun herhangi bir veya birkaç sanatla meşgul olmaya azmettirmektir. Bu doğrultudaki meşguliyetleri esnasında çocuklarımızı engellememek; yüreklendirmek için, ürettiklerini yermemek, övmek, mümkünse ödüllendirmek; kendini geliştirmesi için maddî ve manevî destek olmak, boynumuzun borcudur. Atalarımız 'Sanat altın bileziktir.' demişlerdir. Sanat, sevgi, aşk, azim, düşünce, zeka ve maharetin meyvesidir.