KİM BU GENÇLER?

Orhan Arslan
Orhan Arslan
KİM BU GENÇLER?
22-02-2024

Ülkemizin içerisinde çeşitli nedenlerle oluşan olumsuz olayların içerisinde gençlerin çoğunluğu oluşturması kimilerine bu soruyu sorma ihtiyacını ortaya çıkardı. Kim bu gençler? Bakıyorsunuz taraftar kavgalarında onlar, mahalle kavgalarında onlar, çeşitli suç işleme olaylarında onlar, hatta Anne ve Ailesine zarar verecek kadar suç işleyen onlar... Son TAKSİCİ  CİNAYETİNDEN  KENDİ  YAKINLARINA ZARAR VEREN  konumunda  olan onlar. Sorumsuz ideolojik olaylarda  en önde giden onlar. Hatta güvenlik  güçlerine  çeşitli bahaneler ile  kafa tutanlar  onlar...

Bu  örnekler   çoğaltılabilir. Önemli olan şudur. Bir fabrika örneği gibi düşünürseniz gençleri de bu fabrikanın ürünü olarak kabul ederseniz, o zaman ürünün hatalı olmasında suçu ürünün kendisinde mi, yoksa Fabrikasında mı aramak gerekir? Tabiiki fabrikadadır. Kısacası bu sistem, bu eğitim politikası yetersizdir ve hatalı ürün ortaya koymaktadır. O zaman ürünü değil, Fabrikayı düzeltmek gerekir...

İşin başka ilginç olan yanı ise; çocuklarımızı emanet ettiğimiz kimi eğitim kadrosu gençlerimize asıl görevlerini yaparak  branşı olan dersleri öğretmek yerine, yanlış  yaklaşımla, siyasi ve ideolojik fikirler aşılamaktadırlar. Çeşitli eylemlerde kimi öğretmenler Devletin okulunda sınıflarındaki öğrencilerine hadi eyleme, diyecek kadar da pervasızlaşmaktadırlar. İşte bu yanlışı yapan insanların yaptıkları yanlarına kar olarak kalmaktadır. Üzülerek  ifade edelim her zaman söylediğimiz  gibi, Ülkemizde her alanda en az yapılan şey, denetimdir... Doğru ve düzenli  denetim bazı  yanlışların önüne geçer.  Bir başka  eksiklik te, bu tür yanlışlara verilen cezaların caydırıcı  olmamasıdır.

Bakın işte bir avukat hanım dini değerlere  hakaret ediyor, bir başkası kelime-i  Tevhit  bayrağına  saldırıyor. Biliyorlar ki, bu tür  eylemlerden ceza almayacaklar. Evet işte gerçeklik  budur. İşte, öğrencisini  yanlış yollara  sevk eden  öğretmende de bu rahatlık var. Ceza ve  yaptırım  almayacağını biliyor.

Devleti yöneten insanlar da bu olaylara  müdahale etme konusunda bir nevi  yasalardan kaynaklanan  boşluklardan dolayı  etkin  olamıyorlar. Bu tür  yanlışları  yapan hiçbir eğitim çalışanı bu yaptığından dolayı herhangi bir soruşturma geçirmediği gibi, caydırıcı bir ceza da almamıştır. İleri de yapılacak eylemler için de bir nevi daha da cüretkar olmuştur. Bazıları ise terör örgütün  yakın olmakla bilinmektedirler.

Böyle sorumsuz adamların emanet edildiği yavrularımızı, bir de müfredat açısından yetersiz, gereksiz değerlendirmelerini  de üzerine  eklerseniz, bir nevi yavrularımız bu toplumun temelini oluşturan temel kültür sayılabilecek Vatan ve Millet sevgisinden yoksun, İnanç açısından da zayıf ve korumasız olarak yetişmektedirler. Bir de buna hatalı ve kusurlu eğitim kadrosunu eklediğiniz zaman, vay zavallı çocuklarımızın haline... Acınacak durumları var. Doğal olarak bu çocuklar her türlü tehlikeye açık olarak yetişmektedirler.

Burada birkaç önerimizde bu Devletin yöneticisi olan kişiler içindir. Öğretmen yetiştiren okulların içler acısı ortadadır. Yukarıda belirttiğimiz Vatan ve Millet sevgisinin aşılanması, inançlı bir nesil yetiştirilmesi adına hangi çalışmalar yapılmaktadır. Bu gençleri yetiştirecek olan bu kadrolar bu temel kültürden ne kadar nasibini alarak yetişmektedirler. Eğer bu mukaddes Dava içerisinde yetişmesi sağlanmıyorsa, o zaman o kadrolardan düzgün ve hatasız genç yetiştirilmesini nasıl bekleyebilirsiniz? Bu sadece hayalcilik olur. Önce Devlet bu alanda üzerine düşen görevi yapmalıdır. Öğretmen yetiştiren kurumların ve onların müfredatlarının ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yoktur. Daha sonra ise, normal KPSS sınavları ile öğretmen açığının kapatılması fikri ise zaten hepten yanlış. 

Öğretmen adaylarına sınavlarda Bu Milletin kutsal değerleri ille ilgili hangi sorular yöneltilmektedir? Ya da eğer bu sorular yöneltiliyor ise; soruların kaçta, kaçını oluşturmaktadır. Böyle sorunlarla yetişen bir öğretim kadrosundan başarılı bir sonuç beklemek, öğrencilerini iyi hasletlerle yetiştirmesini beklemek hayalcilik olur.                                              

EN ÖNEMLİ MESLEKLERDEN SAYILMASI GEREKEN ÖĞRETMEN kadrosunu sıradanlaştırdığınız zaman, eğitim ve öğretimi de sıradanlaştırmış olursunuz. O nedenle her canı sıkılan çıkar ve ben neden öğretmen olamıyorum, diye eylemler yapar! Çünkü Bu Ülkede öğretmen olmak vasıfsız işçi gibi algılanmaktadır. Bir de çözümü sadece öğretmenlerin kazandığı para açısından gidermeye çalışmak da olayı basite almaktır. İşini gerçekten işini iyi yapan, ehli olan insanları öğretmen yap, ücretini de ona göre en yüksek seviyeden ver, ondan sonra da yetişecek olan nesilden ümit bekle, gözün arkada kalmasın.

Arada sırada öğretmen kadrosunu da ciddi olarak denetle. Kimse ben nasıl olsa öğretmen oldum bana artık kimse dokunamaz, demesin. Çünkü öğretmenin yetiştirdiği gelecek neslimizdir, yani geleceğimizdir. Ona göre ne kadar önemsememiz gerektiğini söylemeye gerek yoktur. En azından bu çalışmaları ortaya koyarsan, bugünkü gençliğin ne kadar sorumsuz olduğunu, ne kadar şiddet yanlısı olduğunu, suça meyyal olduğunu, korumasız olduğunu sorgulamana gerek kalmaz.

EĞİTİMİN VE ÖĞRETİMİN ÖNEMİNİ ANLATACAK  daha nice yeni ve güçlü fikirler olabilir. Bu amaçla her üç senede bir planlı toplantılar yap. Devlet olarak bunları yapmak senin görevindir.

Bu tür  çalışmalar ve  çalıştaylar  yapıldığı zaman Eğitim ve Öğretimin içerisinde olan, her zaman sahada bulunan kadrolardan fikir al. Destek al... İŞİN MUTFAĞINI DA  BİLMEK GEREKİR. ÖYLE  DEĞİL Mİ?

Samimi ve ihlaslı yapılan tüm çalışmaların Yüce Rabbim sonucunu verecektir. Yeter ki, sen onun rızasını almak üzere yola çık ve o yönde çalışmalar yap. Sorunlar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. O zaman suç işleyen gençler kendiliğinden azalacaktır... Sorumluluk taşımaya başlayacaktır.

Batı Kültürünün esiri olmuş bu gençleri kurtarmanın yollarını aramalıyız. Her gün gençlerin sıkıntılarını anlatan sunumlara TV ekranlarında  rastlıyoruz. Oyun bağımlılığından, Aile içerisindeki uyumsuzluktan,  akran  zorbalığından,  çeşitli psikolojik sorunların ortaya çıktığını anlatan sunumlar... Uzman kişiler tarafından analiz edilmektedir.

Bir Milletin göz bebeği denilen gençliğin bazılarının çok önemli sorunları  vardır. Bunları  görmemezlikten gelemeyiz... Vakit  geçmeden  olayı iyi analiz edip, çözümler  üretmek  zorundayız...

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?