USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İçerideki Çatlaklardan Ses Geliyor!

23-06-2020

Demokrasimiz ve özgürlüğümüzden asla taviz veremeyiz. Ama bu söylediklerim Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan 83 milyon insanın güvenliğinin sağlanması kaydı şartıyla geçerli. Siz eğer insanlarınızın yürüdüğü sokakları, caddeleri, yaşadıkları şehirleri, beldeleri huzurlu ve güvenli hale getiremezseniz o zaman ne demokratlıktan ne özgürlükten ne de hak ve hukuktan bahsedebilirsiniz. Bunun adı kargaşa olur, kaos olur. Toplumu güvenlik mi yoksa özgürlük mü, şeklinde bir ikilem içerisine sürüklemek, insanların süslü cümlelerle kafalarını karıştırmak bana göre bu topluma yapılan en büyük yanlışlık olur. İki kavram da biri birini tamamlayan olması gereken kavramlardır. Yani birisinin eksik olması sistemde bozukluklara yol açar?

Türkiye, önüne kurulan engelleri aştıkça, oynanan oyunları bozdukça içerideki çatlaklardan ses geliyor. Türkiye, Suriye, Libya ve Akdeniz´de başarı üzerine başarı kazandıkça, PKK üzerindeki baskıları arttırdıkça maalesef içerideki iş birlikçiler kendisini dışa vuruyor, devlete ve devlet yöneticilerine değişik yollardan, örgütlerden, STK´lardan cüretkârca meydan okuyorlar.

Meslek örgütleri içerisine yuvalanmış, kendisini gizlemiş PKK´lı, DHKPC´li, FETÖ´cü unsurlar zaman zaman fırsatı kaçırmıyor, toplumun ve devletin sinir uçlarına dokunarak yapacaklarını yapıyor. Eleştiri, konuşma elbette bir haktır. Ama devletin karşısında konumlanarak değil.

Sivas Barosu Başkanımız Sayın Avukat Hacı Yılmaz Demir´in konuyla ilgili basın açıklamasını dikkatle okudum. Sayın Başkan, Ekmek´ten ve adaletten bahsediyor. Bunların hepsine eyvallah. Ama bu tür meslek örgütleri de birilerinin çiftlikleri haline gelmemeli Sayın Başkan. Hele de devlete ve devlet yöneticilerine üst perdeden meydan okunacak yer ve kurumlar haline gelmemeli, getirilmemeli. Keşke açıklamanızda bunlardan da bahsetseydiniz. Keşke, siz de büyük şehirlerdeki meslek örgütleri içericindeki bazı şeylerden bahsetseydiniz. Evet, sonuna kadar hak mücadelesi, sonuna kadar ekmek mücadelesi bunların hepsine tamam derim ancak mesela Türk Tabipler Birliği´nin hangi ulusal meselede, hangi milli meselede Türkiye Cumhuriyeti´nin yanında yer aldığını gördük! Türk Tabipler Birliği, HDP´nin ve Selahattin Demirtaş´ın yanında yer aldığı zaman hangi şubesi, mesela Sivas Şubesi, ?böyle rezalet olmaz.? Dedi mi? Ben duymadım. Eğer varsa, peşinen söyleyeyim özür dilemekten çekinmem. Bu arada not olarak düşeyim, Allah´tan bir Metin Feyzioğlu gibi devletçi birisi var da bazı şeylere engel oluyor?

Asker, polis PKK´ya operasyon yapıyor Türk Tabipler Birliği savaş diyor, barıştan bahsediyor!  Aynı şekilde bazı büyük şehirlerimizin ve bazı doğu illerimizin baroları zaman zaman devlete karşı konumlanmadı mı? Öyleyse başta belediyeler olmak üzere meslek yapıları ve STK´larda bu tür yapılara müsaade edilemez, edilmemeli de. Eğer sağduyulu avukatların çıkartılacak yasayla ilgili avukatların aleyhine oluşabilecek endişeleri varsa bu oturup, konuşulur ve de çözülür.   Nitekim baro başkanları meclise de davet edildiler. Gelin, konuşalım denildi. Ama bunlar ?istemezük? diyerek, ellerinin tersiyle geri ittiler. Hükümetin ısrarla davet etmesine, ısrarla gelin konuşalım demesine rağmen.  Öyleyse avukatlarımızın çoğunluğunun ben, sağduyu sahibi olduğuna inanıyorum. Bu çoğunluk bu tür yapıların karşısında konumlanacak cesareti ve aklı göstermeli?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?