Son zamanlarda AK Parti teşkilatlarında yaşananlar, sadece partinin değil, ülkemizin geleceği açısından da büyük endişe verici bir hal almıştır. Bu durumu yakından gözlemlediğim bir olayla açıklamak istiyorum: sivas İl Başkanı Yusuf Tanrıverdi’nin, sosyal medya paylaşımıma gösterdiği tepki ve sonrasında yaşananlar.
Sosyal medyada AK Parti’nin yerel teşkilatlarını eleştiren bir paylaşım yaptıktan sonra, Tanrıverdi beni engelledi. Neden engellediğini sorduğumda ise beni parti binasına davet etti. Bu daveti kabul ettim ve yüz yüze görüşmeye gittim. Ancak bu görüşme, AK Parti teşkilatlarının içinde bulunduğu sorunların bir özetiydi: Gerçeklerle yüzleşmeyen bir teşkilat yapısı ve eleştiriyi kaldıramayan bir yönetim.
- YEREL SEÇİMLERDE BAŞARISIZLIK: KİMİN SUÇU?
Görüşmede Yusuf Tanrıverdi’ye, Sivas’taki yerel seçimlerde yaşanan başarısızlığı açıkça söyledim. Teşkilatın sahada yeterince aktif olmadığını, halkın sorunlarına dokunmadığını, AK Parti’nin bilinirliğinin yerelde ciddi bir şekilde zayıfladığını dile getirdim. Ancak aldığım yanıt, bir liderden beklenmeyecek türden bir savunmaydı. Tanrıverdi, teşkilatın kusursuz olduğunu, suçun tamamen yanlış aday belirleyen genel merkezde ve adayda olduğunu savundu.
Bu, sadece bir bahaneydi. İl başkanı, partiyi yerelde yönetemediğini, halkla güçlü bir bağ kuramadığını ve kendi sorumluluklarını yerine getiremediğini kabul etmek yerine, suçu genel merkeze ve adaylara atarak kendini aklamaya çalışıyordu. Bu, bir liderin yapabileceği en büyük hatadır.
- PARTİYE KATKI SUNANLARA SUÇLAMA: YETER ARTIK!
Dahası, Tanrıverdi beni partiye yeterince katkı sunmamakla suçladı. Oysa yıllardır AK Parti’ye gönülden bağlı bir insan olarak, Levent Sazak ile birlikte görev almak istemiş ve müşahitlik yaparak seçimlerde gönüllü çalışmış biriyim. Bu itham, partiye yıllarını veren insanlar için kabul edilemez bir suçlamadır. Eğer teşkilat bu şekilde çalışan insanları suçlamaya devam ederse, AK Parti’nin yerelde nasıl bir gelecek inşa edeceğini merak ediyorum.
- TEŞKİLATIN ZAYIFLAMASI: RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN GÜCÜ YETER Mİ?
Tanrıverdi’nin yaptığı açıklamalardan bir diğeri ise, AK Parti’nin artık yaşlandığı ve sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rüzgarıyla ayakta durduğuydu. Bu, teşkilatın gerçekleri görmekten ne kadar uzak olduğunun açık bir göstergesi. Eğer bir parti, sadece liderinin gücüne dayanarak ayakta kalmaya çalışıyorsa, yereldeki teşkilat yapısının ne kadar zayıfladığını anlamamız gerekir.
Bu açıklama, partinin kendi içindeki yapısal sorunlara gözlerini kapatan bir bakış açısını yansıtıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği elbette AK Parti’nin bugüne gelmesinde en büyük faktördür, ancak bu liderlik yerel teşkilatların başarısızlıklarını gizlemek için kullanılmamalıdır. Erdoğan’ın gücü, teşkilatın sahadaki eksikliklerini kapatamaz.
- GERÇEK LİDERLİK: ABDULLAH GÜLER’İN ROLÜ
Tüm bu gelişmeleri takip eden AK Parti Grup Başkanı ve Sivas Milletvekili Abdullah Güler, bu süreçte devreye girmesi gereken önemli bir isimdir. Güler, Cumhurbaşkanımıza yakınlığı ve partinin içindeki güçlü konumuyla, teşkilattaki bu zayıflamayı görmezden gelmeyecektir. Genel merkezin, yereldeki teşkilatların eksikliklerini doğru bir şekilde değerlendirip, halkla yeniden güçlü bir bağ kurmak için adımlar atması gerekiyor. Bu adımların başında, sorumluluktan kaçan ve yerel başarısızlıkları üstlenmeyen il başkanlarının görevden alınması olmalıdır.
Abdullah Güler’in, hem yaptığı çalışmalarla hem de Cumhurbaşkanımıza olan yakınlığıyla bu sorunu çözeceğine olan inancım tam. AK Parti’nin geleceği, sadece Erdoğan’ın rüzgarına bağlı olmamalı; teşkilatlar sahada aktif, dinamik ve halkla iç içe olmalıdır.
- SONUÇ: ARTIK GERÇEKLERLE YÜZLEŞME VAKTİ
AK Parti teşkilatları, her seçimde yeniden bir uyanış yaşamak zorundadır. Eğer bu gerçekleşmezse, partinin geleceği tehlike altındadır. Yerelde başarılı olamayan teşkilatlar, seçimlerde başarısız olduklarında suçu genel merkeze atamaz. İl başkanları, sahada olmaktan ve halkın sorunlarına çözüm üretmekten sorumludur. Eğer bu sorumluluklarını yerine getirmezlerse, yerel başarısızlıkların bedelini genel merkez değil, yerel teşkilatlar ödemelidir.
Abdullah Güler gibi gerçek liderlerin devreye girmesiyle, bu sorunların çözüleceğine olan inancım tamdır. Teşkilatlar artık gerçeklerle yüzleşmeli, yereldeki başarısızlıklarını kabul etmeli ve halkla yeniden güçlü bir bağ kurmalıdır. Eğer bu adımlar atılmazsa, AK Parti’nin gelecekte karşılaşacağı zorluklar bugünkünden çok daha büyük olacaktır. Recep Tayyip Erdoğan rüzgarı her zaman yetmez; teşkilatlar da aynı rüzgarı yaratmak zorundadır.