28 Şubat, eşine az rastlanır bir kıyım ve yıkım dönemi idi.
On binlerce öğrenci ve memur okulundan, işinden atıldı.
Gözyaşları sel oldu.
Yılanlar dal oldu.
Feryadı figanlar arşa ulaştı, göğü buldu.
Kendi askerini polisini üstüne salan, Müslüman avına çıkmış bir avuç haysiyetsiz, şerefsiz ve kansız sürüsüne olan öfkesini içinde yaşayan milyonlarca mazlum, reyini yumruk yapıp hıncını AK Parti’yi iktidar yaparak aldı.
Gelin görün ki kendi devri iktidarında da; birkaç göstermelik örnek dışında, o günün baş aktörlerine hiçbir şey olmadı.
Yargılanmadılar, sorgulanmadılar ve hiç ceza almadılar.
Sadece bununla da kalmadı.
Başörtülü avına çıkan Kaymakamlar Vali oldu.
Sınıftan öğrenci atan asistanlar profesör oldu.
Başörtülü hasta bakmayan doktor başhekimliğe getirildi.
Kız öğrenci coplatan komiser emniyet müdürü yapıldı.
Ve
Zulüm şehvetine kapılmış öğretmenler okul müdürü, okul müdürleri il ve İlçe müdürü oldular.
O günün il ve ilçe müdürlerine ise hiç dokunulmadı.
Hayatları yitip giden, istikbali sönen yüzbinler çok şey istemediler aslında.
Sadece adalet beklediler, iktidara getirdiklerinden.
Ama zulmün eli kolu olmuş binlerce bürokrat her nasılsa terfi etti, yükseldi ve yüceldi!
Mazlum ve maznun edilmiş yüzbinler, kaybettiklerine yıllar yıllar sonra kavuşabildiler ancak.
Genç kız iken atıldıkları okullarına oğullarıyla, kızlarıyla dönebildiler.
Çiçeği burnunda öğretmen/ memur iken elinden alınan işlerine, emeklisine yakın iade edildiler.
Ama zalimler, kendilerini unutturmasını bildiler hemen.
Yine işlerini yoluna koyup abad oldular.
Zalime merhamet mazluma zulümdü oysa.
Ve
Hatırdan çabuk çıkarıldı
"Unutulan zulmün tekrar edeceği"