Günlük süt aldığımız satıcı, kapı arası sohbette; çok karamsar bir tablo çizerek;
Köylerde kimsenin artık süt inekçiliği yapmak istemediğini, süt inekçiliği maliyetlerinin artık çevrilemez hale geldiğini ve yakın zamanda süt bulmanın çok zorlaşacağını söyledi.
İşin doğrusu bu yakınmaları, her kesimin alışkanlığına yorup, o an için çok da ihtimal vermemiştim.
Ama tesadüf bu ya bir kaç saat sonra süt üretiminin hızla düşmeye başladığı haberi geldi önüme.
Bir şeyin düşüşü hızlanmışsa, onu durdurmak ve yeniden yükseltmek öyle çok kolay bir iş değildir.
İçinizi karartmak istemem ama yıllardır çığlıklarını duyuramayan köylü, yapacak başka iş bilmediği halde, ineğini satıp Ata Dede mesleğinden de vazgeçiyorsa, tehlike yakın, ciddi ve büyük demektir.
Tarım Bakanlığı verilerine bakarsanız, köylüye yapılan yardımlar kağıt üzerinde mükemmel görünüyor.
Ama bu durum üretime yansımıyorsa, bir yerlerde bir yanlış var demektir.
Ya desteklemeler yerine ulaşmıyor ya da Bürokratlar Bakanlığı yanıltıyor olmalı.
Destekler, hem yerine ulaşmalı hem de amacına uygun olarak yüksek oranda arttırılmalı.
Köylü kendi mesleğine küsmemeli.
Hayvancılık bizim can damarımız ve bu damar kurumamalı...
Kaynak mı yok!
Bakın size bir kaynak söyleyelim.
Hiç işe yaramayan ve bir kaç ay sonra çöpe giden bedava kitap dağıtmaktan vazgeçin.
Buradan ortaya çıkacak on milyarlarca lirayı süt inekçiliği yapan köylüye aktarın.
Yıllardır bedava kitap dağıttıklarımız fırsatını bulur bulmaz Avrupa'ya Amerika'ya kaçıyorlar.
Bizim köylümüz de vefalıdır ineklerimiz de.
Hiç değilse; yemi kim yediriyorsa, sütü de ona verirler...