Hain hep gazeteci kılığında girdi içeri. 
İhanet hep gazeteler eliyle yapıldı.
Matbaalarda gazete değil, kahpelik tab edildi. 
Onlara dokunmamak uğruna koskoca imparatorluğu tarih ettik.
Gazeteler arttıkça biz azaldık, onlar büyüdükçe biz küçüldük...
Attıkları manşetlerle, cephede döşenen mayınlardan daha çok tahrip ettiler.
Kafalara saplanan kurşun zarar vermemişti, beyinlere soktukları fitne kadar...
Hem ensemizde boza pişirdiler, hem de sırtımızı şerha şerha böldüler...
Yüz sene sonra bile, aynı hain aynı ihanet.
Olmayan tek şey güneş batmayan imparatorluğumuz. 
Bari elde kalan son “Kale”ye sahip çıkalım...
Zira gazete ve gazetecilik;
Tüm dünyada matbaa, bizde beka meselesi oldu hep...