İki katına aldığınız bir meyve - sebze, birden bire yarıya inmiş ve her köşe başında satılır olmuşsa; yine bir tarım ilacı kalıntısı sebebiyle, gümrükten çevrildiği içindir.

Ama rahat olun ve güvenle tüketin.

Zira iç piyasadaki durum o kadar vahim ki; Irak'ın bile geri çevirdiği meyve sebzeler, iç piyasadakilerden emin olun iki kat daha güvenlidir.

Çünkü ihracat için üretilenler her türlü tetkikten geçtiği halde yine de gümrükten iade olabiliyor. 

İç piyasada ise ne kontrol eden var ne de tetkik eden.

İnanılır gibi değil ama yüz binlerce ton tarım ilacı kullanan üreticiye kimse karışmıyor.

Kimse denetlemiyor.

Kimse cezalandırmıyor.

Tarım ilacı kullanmanın bizdeki ölçüsü yetiştiricinin vicdanı.

Biraz Allah korkusu varsa az kullanıyor, değilse Allah ne verdiyse boşaltıyor.

Sadece bize zarar vermiyor. Hayvan ve besin zincirini de kopartıyor. Ondan sonra, envai çeşit haşerelerle, hiç görmediğimiz uzunlukta yılanlarla ve ölümcül kenelerle imtihan oluyoruz.

Zehirli olduğu için, Dünyada 60 sene önce yasaklanan DDT tarım ilacı bile, daha düne kadar bizim pazarlarda satılırdı hem de torba torba.

Teröriste bomba malzemesi olmasın diye gübre satışları bile kayıt altında tutulurken, gıda teröristleri için hiçbir tedbir düşünülmüyor. ( Bombaya dönüşebilen gübreyi tarlaya saçıyor olmamızda ayrı bir ironi )

Hem de öyle, teröristler gibi birkaç aracı da değil, tüm ülkeyi tuzaklayıp, 80 milyonu hedef aldıkları halde.

Yani dostlar;

Hepimiz, göz bebeğimiz aile efradımızı; kendi ellerimizle çaresizce zehirliyoruz.

Aynı durum kırmızı ve beyaz et sektöründe de var.

Hükumet, artan hastalıklara karşı çareyi şehir hastaneleri kurmakta bulmuş.

Ama nafile;

Bu gidişle değil şehir hastanesi, tüm şehirleri hastane yapsanız; yetmeyecek...