Sivas İl Müftüsü Recep Şükrü Balkan, yeni yıl öncesinde önemli mesajlar verdi. Tüm insanların yeni bir yıla girerken, kendilerini sorgulaması gerektiğini belirten Balkan; ‘Gelen yılın günlerinde bize ahret mutluluğunu kazandıracak işler yapabiliriz. Önümüze gelen her yeni günü bu noktada değerlendirebiliriz. Aslında her yılın başlangıcı, bizlere bu mesajı veriyor. Ancak, üzülerek ifade ediyorum ki, başka dinlere, başka kültürlere, başka dünyalara ait sembolik unsurları biz millet olarak çok benimser hale geldik. Yılbaşı günleri ve geceleri bizim dinimizde, kültürümüzde olmayan, Hıristiyanların adet ve geleneği olan bir kültür, bizim çocuklarımıza da empoze edilmeye çalışılıyor. Maalesef bunu yapmaya çalışanların da bunda ciddi manada başarılı olduklarını üzülerek söylüyor ve görüyoruz.’ Dedi
ERSAN ARSLAN
Sivas İl Müftüsü Recep Şükrü Balkan, yılbaşı gecesi ve yeni yıla ilişkin uyarılarda bulundu, önemli mesajlar verdi. Yılbaşı gecelerinde insanların içinde bulundukları olumsuzluklara değinen Balkan, ‘Ömrümüzden bir sene gittiği halde biz sanki bir sene kazanmış gibi mutlu oluyor, havalara uçuyoruz. Zamandan intikam alırcasına, kendimizi, değerlerimizi unutarak insanlarımız kendinden geçiyor. Maalesef bir kısım insanımız da alkollü içkilerle sabaha kadar eğleniyorlar. Bu çok üzüntü verici, çok hazin bir durum… Hiç emek harcamadan zengin olmak amacıyla yılbaşı gecesinde, kumar, piyango, loto, toto gibi, dinimizin kesinlikle haram kıldığı şans oyunlarının peşinden sürüklenmek gerçekten çok üzüntü verici…’ dedi.
Bir yılın geride bırakılması, yeni bir yılın başlamasının aslında insanlar için önemli bir fırsat olduğunu, insanların bunu bir fırsata dönüştürerek kendi muhasebelerini yapması gerektiğini belirten İl Müftüsü Recep Şükrü Balkan, ancak yılbaşı gecelerinin başka dinlere ait kültürlerin etkisinde, Müslümanlıkla bağdaşmayan olumsuzluklara sahne olduğunu söyledi.
Balkan, şu ifadeleri kullandı:
‘her yıl bu mevsim geldiğinde toplumumuzda, ‘Yılbaşı kutlamak caiz mi değil mi, kutlanırsa ne olur?’ tartışması yaşanıyor. İnsanın gönlü istiyor ki bu mevsimler geldiğinde bu tartışmaları bir kenara bırakıp insan olarak geçmişteki yaptıklarımızı, kendimizi sorgulamamız önemli. Bizim hicri anlamda kutladığımız bir yılbaşımız var. Bir de dünyada kutlanılan bildiğimiz Aralık ayı sonu, Ocak ayı başı itibariyle kutlanmakta olan yılbaşı var. Önemli olan yeni bir yılın başlamasına yönelik, bizim o yıla ne anlam yüklediğimiz. Yoksa günler gelip geçiyor, takvimlerden yaprakları yırtıp atıyoruz. Önemli olan, burada yeni günlerin, önümüzdeki günlerin adının ne olduğu değil. Bizim yeni, gelecek günlerde nasıl bir hayat yaşayacak oluşumuz çok önemli. Netice itibariyle takvimler, yıllar, bize zamanın geçtiğini haber veriyor. Aslında bugünler bizim için bir fırsattır, fırsat olmalıdır. Ne için bir fırsattır? Yeni bir başlangıç yapabilmek için bir fırsattır. Eğer biz hatalarımızı gözden geçirip yıl içerisinde kendimizi bu manada derleyip toparlayabilirsek, bu fırsatı iyi bir şekilde değerlendirmiş oluruz. Hayatımızda adeta yeni sayfalar açmak için bir fırsattır. Bu noktada biz zamana değer katabiliriz. Yoksa takvim yapraklarını her yırtıp attığımızda ömrümüzden, bir gün, bir yıl daha geçip gidiyor. Biz zamanı netice itibariyle işleyebiliriz. Gelen yılın günlerinde bize ahret mutluluğunu kazandıracak işler yapabiliriz. Önümüze gelen her yeni günü bu noktada değerlendirebiliriz. Aslında her yılın başlangıcı bizlere bu mesajı veriyor. Ancak, üzülerek ifade ediyorum ki başka dinlere, başka kültürlere, başka dünyalara ait sembolik unsurları biz millet olarak çok benimser hale geldik. Yılbaşı eğlenceleri adı altında, bunlarla bütünleşerek adeta bir tüketim toplumuna dönüştürüldük. Benim, bir yerden elde ettiğim bilgilere göre; bir yıl içerisinde en büyük harcama ve tüketimin yapıldığı iki günün biri Sevgililer Günü, biri de Yılbaşı Günü olarak tespit edilmiş. Bu aslında çok önemli ve üzücü bir bilgi... Bunların bilinçli ve kasıtlı olarak adeta bir sektör haline getirilerek insanların böyle bir yola sürüklendiğini görüyorum. Daha endişe verici olanı da geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın üzerinde de ciddi manda bir deprem, bir erozyon meydana getiriliyor. Yılbaşı günleri ve geceleri bizim dinimizde, kültürümüzde olmayan, Hıristiyanların adet ve geleneği olan bir kültür, bizim çocuklarımıza da empoze edilmeye çalışılıyor. Maalesef bunu yapmaya çalışanların da bunda ciddi manada başarılı olduklarını üzülerek söylüyor ve görüyoruz. Bizim ömrümüzden bir sene gittiği halde biz sanki bir sene kazanmış gibi mutlu oluyor, havalara uçuyoruz. Zamandan intikam alırcasına, kendimizi, değerlerimizi unutarak insanlarımız kendinden geçiyor. Maalesef bir kısım insanımız da alkollü içkilerle sabaha kadar eğleniyorlar. Bu çok üzüntü verici, çok hazin bir durum… Hiç emek harcamadan zengin olmak amacıyla yılbaşı gecesinde, kumar, piyango, loto, toto gibi dinimizin kesinlikle haram kıldığı şans oyunlarının peşinden sürüklenmek gerçekten çok üzüntü verici… Gönül ister ki her yılın başlangıcı insanoğlunun kendi muhasebesini yaptığı, adeta kendi insanlığını yeniden ortaya koymaya çalıştığı bir fırsat, bir zaman dilimi, bir milat olsun. İnşallah bizim insanımız da bu noktadan hareketle yeni yılbaşını sadece ömründen geçen bir yıl olarak değerlendirmek suretiyle gelecek olan yeni bir yılda bir Müslüman olarak, iyi bir insan olarak neler yapması gerektiği hususunda hem geçmiş yılın muhasebesini yapmak, hem de gelecek yılın hazırlığını yapmak suretiyle değerlendirerek geçirirler diye düşünüyorum. Bu vesile ile anlattığımız bu mana doğrultusunda yeni girilecek olan bir yılın da bütün insanımıza, halkımıza hayırlar getirmesini, ülkemize, milletimize ve tüm dünyaya barış ve huzur getirmesini Allah’tan niyaz ediyorum.’
