‘Bir kişilik oruç tutup, iki kişilik iftar yapmayın’ diyen Pekcan, ‘Ramazan ayında tutulan oruçların sağlığımız açısından da amacına ulaşabilmesi için aşırı ve sağlıksız beslenmekten kaçınalım’ dedi.
HAYRULLAH AĞKAŞ
Diyetisyen Cansu Pekcan, ‘Her zaman olması gerektiği gibi Ramazan ayında da sağlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz diyeceğiz. Peki neden? Bildiğimiz gibi orucun manevi yönden ve beden yönünden birçok yararı var. Eğer orucun vücudumuz için sağlık yararlarına ulaşmak istiyorsak bu ayda sağlıklı beslenmeye daha fazla özen göstermeliyiz’ dedi.
Sivas Halk Sağlığı Müdürlüğü Obezite, Diyabet ve Metabolik Hastalıklar Birimi’nden Diyetisyen Cansu Pekcan Ramazan ayında nasıl beslenmemiz gerektiği hakkında açıklamalarda bulundu.
Tüm Sivas halkına hayırlı Ramazanlar dileyen Pekcan, ‘Ramazan ayı toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil etmektedir. İslam’ın temel ibadetlerinden olan oruç bu ayda tutulmakta ve bununla birlikte günlük beslenmemizde önemli değişiklikler olmaktadır’ dedi.
Bireylerde ilk günlerde enerji alımının azalmasına bağlı ağırlık kaybı gözlense de; öğün sayısının azalmasına bağlı metabolizma hızının yavaşlaması sonucu ay sonunda ağırlık artışı meydana gelebildiğini kaydeden Pekcan şöyle devam etti:
‘Ramazan ayında meydana gelen en önemli beslenme değişiklikleri arasında öğün sayımızın değişmesi; üç ana öğün olan günlük beslenme düzenimizin iki ana öğüne inmesi yer almaktadır. Bunun yanında özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminde artış yaşanmaktadır. Ramazan ayında aşırı besin tüketiminden kaynaklı olarak sağlığımızın bozulmasını önlemek ve Oruç tutmanın vücudumuza sağlayacağı faydaları görebilmek için Yeterli ve Dengeli beslenmeye özen göstermeliyiz.
Geçtiğimiz birkaç yıl ile birlikte bu yıl da Ramazan ayını yaz dönemi içinde yaşadığımız için vücudun ihtiyacını karşılayacak yeterli sıvı alımını sağlamak dikkat edilmesi gereken en önemli beslenme kurallarından bir tanesidir. Vücudumuzun yaklaşık % 70’inin su olduğu unutulmadan 2-2,5 litre su tüketimiyle birlikte ayran, süt, taze sıkılmış meyve ve sebze suları içecek tercihleri arasında yer almalıdır. İftar ve sahur arasındaki sürede susama hissi olmasa bile vücudun ihtiyaç duyacağı bu su miktarına ulaşmaya dikkat edilmelidir. Yaşlanmayla birlikte susama duygusunda azalma yaşandığı için özellikle yaşlılar bu konuya daha fazla önem vermelidir.
Oruç tutarken vücut dengesinin korunabilmesi için sahur öğünü mutlaka yapılmalıdır. Sahur öğünü atlandığında ortalama 16-17 saatlik açlık süresi 20 saate kadar çıkabilmekte ve bu da açlık kan şekerimizin daha erken düşmesine sebep olarak günün daha verimsiz geçmesine yol açmaktadır. Peki sahur öğününde neler yiyebiliriz? Sahur sonrasında uyku durumuna geçtiğimiz için vücutta yağ depolama hızını artırmamak adına sahur öğününde aşırı beslenme yapılmamalı, ağır ve yağlı yiyecekler tercih edilmemelidir. Sahurda süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebzeli ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir.
Ramazan ayının yemek kültürü açısından en bilinen özelliği iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluktur. Uzun süreli açlığın ardından iftar sofrasında oruç açılır açılmaz genellikle kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Yapılan en büyük hatalardan birisi de hızlı bir şekilde, fazla miktarda besin tüketmektir. Çok hızlı yemek yenildiğinde farkında olmadan ihtiyaçtan daha fazla miktarda besin tüketilmekte ve bu durum sindirim sistemi ile ilgili şikayetlerin artmasının yanı sıra uzun dönemde ağırlık kazanımına da zemin hazırlamaktadır. Bu yüzden tokluğun tam olarak oluşabilmesi için yemek yeme süresi en az 20 dakika olmalı, porsiyon miktarları konusunda dikkatli olunmalıdır.’
Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemlerinin de çok önemli olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Cansu Pekcan, ‘Uzun süreli açlık sonrasında sindirim sistemi problemleri yaşamamak için özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır’ dedi.
Pekcan düzenlediği basın toplantısında şunları kaydetti:
‘İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. Şerbetli tatlı tercih edildiğinde ise porsiyon miktarı konusunda dikkatli olunmalıdır. İftar ve sahur ana öğünleri ile birlikte iftardan sonra 1-1,5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde öğünler düzenlenmelidir. Bu ara öğünlerde süt, yoğurt, taze ve kuru meyveler, sert kabuklu meyveler tercih edilebilir.
Bildiğimiz gibi 2014 yılı Bakanlığımız tarafından ‘Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı’ ilan edilmiştir. Fiziksel aktivite Ramazan ayında da ihmal edilmemelidir. İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sağlığın korunması açısından yararlı olacaktır.
Bakanlığımız sağlığımızın bozulmasını önlemek için Ramazan’da beslenme ile ilgili bu yıl ‘Bir kişilik oruç tutup iki kişilik iftar yapmayın.’ diyor. Son olarak Ramazan ayında tutulan oruçların sağlığımız açısından da amacına ulaşabilmesi için aşırı ve sağlıksız beslenmekten kaçınalım diyorum.’
