Gandi’nin bir sözüyle başlayalım bugün ki yazımıza. “En derin inançla söylenen bir ‘Hayır’, sadece memnun etmek için söylenmiş bir ‘Evet ’ten daha iyidir veya beladan kaçınmak için daha kötüdür.”

İnsanların kendine güveni olması için hayır deme yeteneği olması lazım.

İnsanlar her şeye evet dememelidir. En derin inanç samimiyetle Kabullenmek ve insanı sırf memnun etmek adına gerçeklikten uzaklaştırmak doğru bir şey değil.

Fakat her doğrunun her yerde de söylenmesi doğru olmaya bilir.

Eğer fayda -zarar analizi yapıp zararın toplumsal olarak yüksek olacağını gördüysen, o gerçeği orada söylememek gerektiğini toplum etik olarak kabul eder.

Beyaz yalancı insanlar sırf birlikte oldukları insanları memnun etmek adına o kişide olmayan özellikler ve yanlış ve hatalı olduğu görülen davranışları, olumlu ve iyi bir davranış olarak överek ifade edip o kişilerin yanlış yönlenmesine sebep olurken, toplumsal olarak da kötü davranışların çoğalmasına, normalleşmesine etki etmektedir.

Halbuki toplumun ahlaki kuralları insanın sadece doğru ve hakikat olanla ilgilenmek gerektiğini öğütler.

Eğitim sistemi insanların bilgi ile öğrenerek davranış değişikliği geliştirmesini sağlayan kurumsal bir yapıdır.

Bilgi kişilerde bir davranış değişikliğine neden olmuyorsa öğrenme gerçekleşmemiş olur. Bireyin birlikte yaşamanın gereği olarak insanlarla doğru ilişkiler kurması gerektiğini eğitimle edinmesi sağlanmalıdır.

Burada sorgulayarak idrak eden kişiler, öğrenmeyi bilinçli pekiştireçlerle sağlamış olurlar.

Bu insanlar sadece günü kurtarmak için değil, geleceğini doğru inşa etmek için çalışır, nerede, ne zaman, nasıl davranacağını ve karar vereceğini doğru tespit ederler.

Kişilerin tek başına aldıkları bir kararın sadece kendilerini ilgilendirmediği, içinde yaşadığı aile hayatını ve birlikte yaşadığı çevresindeki insanlarla sosyal hayatını etkilediği görülmektedir.

Yasal ama helal olmayan veya toplumun helal kabul edip yasaların onay vermediği kararların insanları büyük sıkıntılara sevk ettiği bilinmektedir.

Bu durumda kişi yasal olanı tercih etmeli ve kurumsal kuralları işletmelidir. Dolayısıyla kurumsal otoriteyi işleterek insanların birlikte huzurlu, mutlu ve barış içinde yaşamasının teminatı sayılan devlet, kurallarını herkese eşit ve adil uygulamalıdır.

 Aksi takdirde toplumda anarşi hâkim olur. Problemlerini çözememiş toplumlar geleceklerini doğru inşa edemezler. O sebeple devlet bireylerinin doğru karar vermesi için koyduğu kuralları mutlaka işletmeli, insanlar da bunu içselleştirmelidir ki sosyal hayat düzenli olsun.

Gandi bu sözüyle kişilerin bireysel kararlarının, sorumluluğunu kendilerini ve iç dünyalarındaki hakikatlerini yansıttığı gibi birlikte yaşadığı topluma ve devletine olan sorumluluğunu yerine getirmesi ve herkesi olumlu anlamda etkileyeceğini ortaya koymuş oluyor.

Doğruyu söylemenin önemli fakat zaman ve yerinin de doğru olması gerektiğini, hayır diyebilmenin de güçlülük olduğunu öğretiyor.