Bir hikâyenin hikâyesi gibiyim
Anladıklarımı o kadar iyi anladım ki
Zorlama anlatamam.
Nakaratını unuttuğum şarkının son sözüydün
Biraz mahzun biraz mahçup feleğin kör gözüydün
Eşeledikçe tırnakları kırarak habire yere batan
Kapalı sandıktaki muamma bir gömüydün
Ellerimin samimiyetini aminlerde anladım;
Kör bıçağın önünde kurban gibiydi duam.
Önce dünyayı sonra beni salladım
Zamanı silkeledim, nerdeyim bilmem şu an.
Hayallerimi alırsa birgün hayat benden
Ummandan daha derin gözde bil ki yaşımdır
Gündüzü geceyi kaldır da çöpe at
Başım omuzlarımda yazmaz mezar taşımdır
Bir hikâyenin hikâyesi gibiyim
Ne kabaklar payton oldu ne camdan papucum var
Bir şiirin demi var gözlerimde, hafif acımış
Sıcağında ısınan şeker erimiş
Uzaklar gelmiş çatmış yüreğimde yakına
Mil çekili akıl şimdi ışık nerde bakına
Şarapnel parçaları saplanmış bu ruhuma
Ahı zırhlı bir duvar, dokunmaz gururuma
Ellerimi mürekkebe buladım ben
Mürekkep temizlesin elimden mürekkebi
Aşktan edebiyat düştü nasibime yek ve yek
Kelimeler harfleri cezbeder şimdi tek tek
Bir hikâyenin hikâyesi gibiyim
Kimi saray içinde kura gelmiş sarayı
Kimi altın içinde arar olmuş parayı
İnsan şekilden malum imiş yoksa ki gönül
Göz kör şahım; seçse n'olur akı karayı
Ben zamana darılmadım ki
Beni mahveden mekanlardı birebir
Ne pamuktum ne prenses ne de elma verdiler
Hayal kurdum, göğe uçtum, taş atıp düşürdüler
Düşünce de sevdiler, kalkınca hep yerdiler
Açım desem aşımı zehirle pişirdiler
Yaşadım;
Bir yaşam ki ötenin bir ömür gerisinde
Gelmemeye yeminli gelecek berisinde
Anladım;
Bahçeyi ekmesen de çiçeğini koparma
Yaban gökte evcil kuş vurulurmuş; uçurma
leylifer