Devlete hakaret edip, Millete küfretmeyi kendimize yakıştıramıyoruz.

Kafa çekip, esrar içip, nara atarak sağa sola sataşmasını beceremiyoruz.

Cam çerçeve indirip, polis taşlayamıyoruz.

Yumruklarımızı sıkıp, ihanet yeminleri edemiyoruz.

Arsızlık bilmiyor, hadsizlik yapamıyoruz.

Yani dostlar;

40 kadar masuma verilen idam cezasına bile teskin olmayarak; 29 yıldır hala intikam yemini edenlerin yaptığının, yüzde birini bile yapmaktan çok uzağız.

Zira

Suçunu itiraf eden katillerin bile tek tek salıverilmelerine seyirci kaldığımız yetmezmiş gibi, mahkum olan tek bir sanık olmamasına bile, ne sesimiz çıkıyor, ne de 29 yıldır süren zulme, fısıldayarak bile itiraz edebiliyoruz.

Bu hal ve şartlar içinde; bir önceki yıldan farksız bir BAŞBAĞLAR katliamı yıldönümü daha, sessizce çekti gitti...

Önceki yirmisekizinde olduğu üzere, bir kez daha anladık ve idrak ettik ki:

Bizim bu konuda diğerleri gibi, ne birşey yapma yeteneğimiz var, ne de yapabilecek mecalimiz.

En çok içimizi burkan da; bizler, Sivas katliamında eli olanları da telin edip, lanetlediğimiz halde, her iki Temmuzda yeri göğü inletenlerin, beş Temmuz gelince topluca ahraz kesilmeleri.

Yine bir kez daha tecrübe ettik ki, ikiyüzlülük insan mesleğidir ve bu kadar ikiyüzlülük, ancak insana! yakışır...

İyi ki Allah var

İyi ki mahşer var

İyi ki hesap var...

Zalimler için yaşasın Cehennem...