Depremzedelerin halini görünce insan derdim var demeye utanıyor ama 10 gündür, belki ameliyat kaçınılmaz olacak, bel ağrılarım var.

Şunu anladım ki dedelerimizden tevarüs eden şu üç şeyi terk ettiğimiz için, üç bin dert'e düçar olduk.

Başımızdan kalpağımızı.

Belimizden kuşağımızı.

Ve

Ayağımızdan yün çorabımızı.

İşte bunları çıkardık, elvan çeşit hastalığımız oldu.

Bu sadece sağlıkla ilgili olanı.

Hele bir de vazgeçtiğimiz dini, ahlaki, mesleki hasletlerimiz var ki onların ceremesini zaten bilmeyen duymayan yok.

Depremlerde bu kadar kayıp vermemizde, Dünya lideri iken çöpe attığımız mimariden kaynaklanıyor.

Sadece insan devirleri büyütmüyor. Bazen de devir insanları büyütüyor.

Mimar Sinan bugün yaşasaydı mesela, belki yaptığı çürük bina sebebiyle o da tutuklanmış olurdu.

Zira bu bozuk düzen mutlaka onu da bozardı.

Çatı arasına attığı hazineden habersiz biçareler gibi yaşıyoruz.

İstikbal; göklerden ziyade, galiba biraz da köklerde...