Medyanın gücü mü, gücün medyası mı Bu soruların cevabını vermek için medyanın gücü ne işe yarıyor ona bakmak lazım.

Halkın haber alma özgürlüğüne medya sayesinde ulaşılır. Sözel kültürün, yazılı kültüre geçmesinden sonra belgeli, yazılı bir kültürün oluşması, bilgiyi geleceğe taşımada önemli bir enstrüman oldu.

Gazetecilik, yazılı medya unsuru olarak halkın haber almasında öncü bir meslek grubu olarak, kıymetli bir görevi ifa etmeye başladı.

 Sonraki yıllar da sirkülasyon ajanı olarak tanımlanacak sesli ve görsel medya unsurlarının yanına, artık dijital bir sosyal medya da eklenerek toplumların haber alma ve kitlelerin algı yönetimin de etkili olan bir güç haline geldi medya.

Demokratik kültürün oluşmasında ve demokratik şekilde halkın yönetime katılımını sağlayacak, şeffaflığın,  teşebbüs hürriyetinin, düşünce özgürlüğünün sağlanmasın da çok önemli bir görevi yerine getirir medya.

 Onun içindir ki medya gücün medyası durumuna gelmemeli.

 Maalesef 2.Dünya savaşından sonra medyanın gücünü fark eden sermaye grupları, başta Amerika olmak üzere bütün güçlü gelişmiş devletler de buna sahip olmak ve bunun sayesin de iktidarları etkilemek, yönetmek adına adımlar atıldığı bilinmekte.

Ülkemizde de benzer durumlar siyasi muktedirlerin en önemli önceliği olarak özellikle 1980 li yıllardan itibaren gücün medyası haline dönüştürüldü.

 Medya maalesef halkın haber alma özgürlüğüne hizmet etmekten çok, kişisel amaçlar için, rant kapılarını aralamak için, bir araç ve gücün elindeki tehdit unsuru olarak kullanılmaya başladı.

            İktidarlar üzerinde bir güç ve o elde edilen güçle de sebepsiz zenginleşmelerine neden olacak çalışmaları yapmayı planlayan uyanıklar, son yıllar da hiç anlamasalar da medya sektörüne yatırımlar yaptılar.

 Medya bağımsız, özgür ve tarafsız olmalıdır. Halkın haber alma özgürlüğüne hizmet etmeli ve her şeyi objektif ölçüler de kamuoyuna duyurmalıdır.

Bu güç ne yönetimsel olarak iktidarların tekelin de, ne de sermayenin tekelinde olmamalıdır.

Devlet kendini koruma iç güdüsü içerisin de, sansürsüz yayın yapmasının güvencesini sağlayarak ,medyayı bir sorumluluk içerinde hareket etmeye yönlendirmelidir.

 Yandaş veya anti yandaş medya yapılanmaları her zaman sakıncalıdır. Zira güç sonsuz ve sınırsız değildir. Bugün senin elinde bulunan bu kontrolsüz gücün, yarın başkalarının da eline geçebileceğini düşünmek ve ona göre uygulamalar yapmak gerek.

Gerçekler kimseyi korkutmamalıdır. Gerçekleri konuşmak ve ifade etmek gerek. Konuşmamak, susmak kimseyi korumaz. Medya işte bu görevi en iyi yapacak güçtür.

Basın, elindeki bu gücü, ülkemizin rasyonel menfaatleri ve reel gerçeklerine uygun kullanılırsa bunu halk gönülden destekler.

  Fakat kartelleşmiş, güce ulaşmış, dördüncü kuvvetin yaptırımlarını yaşayan bir toplum olarak gayet iyi bildiğimizi sanıyorum. Bu açıdan meseleye yaklaşınca, daha ihtiyatlı olmanın faydalı olacağını belirtmek isterim.

Medyanın, iletişimin önemli bir parçası olarak toplumun sosyal yönden etkilenmesi ve yönlendirilmesindeki gücü yadsınamaz. Bu gerçeği bariz şekilde yaşayan bir toplum yapısına sahipken, sanırım bu gerçeği göz ardı etmiyoruzdur.

 O nedenle de medya gücün medyası haline gelirse sakıncalarını hep birlikte yaşıyoruz.

Demokratik yapıda çok seslilik iyi bir enstrümandır. Olması gerekendir, lakin bu enstrümanı iyi ve yerinde kullanmak gerek.

 Bunu engelleyecek oluşumlara da imkân vermemek gerekir.

 Politik arena her ne kadar bu enstrümana her zaman sahip olmak, elinin altında tutmak isteyip, dolaylı flört etmeyi bir kazanç gibi görse de, bunun zamanla kontrolden çıkabileceğini düşünüp dikkatli davranmalıdır.

Belki bugünü kurtarmak için hoşgörülü yaklaşımlar fayda sağlayabilir.

 Ancak yarının ne getireceğini hiç kimse bilemez.

 Medyanın kartelleşmesi art niyetli insanların eline imkân verebilir.

 Sektör her zaman alternatifli olmalı.

 Fakat her ihtimali düşünmek gerektiğine inanıyorum. Zira medya, toplumu sosyal yönden etkilemede mühim bir vasıtadır.