Dün Cuma hutbesinde yine önemli bir konuya dikkat çekildi.
Değerli okurlarım, dün ki Cuma hutbesindeki konu Mümin, Hakk´ın temsilcisi, hakikatin davetçisi idi
Yüce Rabbimiz Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyurur: Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir. 1 Mekke´de İslâm´ın ilk günlerinde inen bu ayetler, Peygamber Efendimizi toparlanıp kalkmaya, sorumluluk almaya ve tevhid dinini insanlara anlatmaya çağırmaktadır. Peygamberimizin şerefle taşıdığı ve ümmetine miras bıraktığı bu mukaddes görevin adı tebliğdir.
Cenâb-ı Hak, Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun. 2 buyurarak, zamanı ve zemini aşan bir bilinçle tebliğ görevini sürdürmemizi ister. O halde, yılmadan, yorulmadan insanları doğruya ve doğruluğa davet etmeliyiz.
Cenâb-ı Hak, Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel yöntemle mücadele et. 3 buyurarak, tebliğin sağduyu ve hassasiyet gerektirdiğini bildirir. O halde, hakikate çağırırken güzel bir üslûpta, sabırlı ve nezaketli bir tutumda kararlı olmalıyız.
Her birimiz, tebliğ kadar temsil ile de görevliyiz. Anlattığı yüce değerleri yaşamak, İslâm´ın sınırlarına önce kendi hayatında riayet etmek, sözü ile özü bir olmak her müminin sorumluluğudur. Bu konuda Rabbimizin ikazı gayet açıktır: Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. 4
Rabbimiz buyuruyor ki, Allah´a çağıran, salih amel işleyen ve Kuşkusuz ben Müslümanlardanım´ diyenden daha güzel sözlü kim olabilir 5
Böyle bir övgüye mazhar olmak için, din-i mübin-i İslâm´ın sarsılmaz hakikatlerini anlatmaya ve hakkıyla yaşamaya gayret edelim. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. 6 buyuran Resûl-i Zîşan Efendimizin tebliğ metodunu örnek alalım. İyi niyetle iyiliği inşa etmeye çalışırken, farkında olmadan yıkıp dökmemek için davet ve irşatta bilinçli davranalım.
Allah´a emanet olun