Dileme dargın gönül; adını diyemedim

Kıyametin habercisi yıkıldı kolonları

Bir darağacı ipinden döküldü püskülleri

Aynaların ardındaki siyahına sarıldı

Gülüşleri gökyüzünün toprağına darıldı

Kaldığı zaman bile onda kalmadı artık

Yamalıklı günleri saatlerle dikerken

İğnesinin içinden geçen tellere bir sor

Anlatırsa hevestir susarsa aşk diyorlar

Dile mühür vururmuş gönle değen bir çift kor

Sabahı erteleyen gecelerin deminden

Bir sessizlik vuruyor derunun kederinden

Şükür ne mukaddesten halllerin hali böyle

Bir asude düşüyor saklanıp beterinden

Dilime dargın gönül; adını diyemedim

Şehla kelimeler zihinde birleşmiyor

Yusufun kuyusunda katreler cuşa gelir

Bir ah kadar böyle sema derinleşmiyor

Kılıcını kuşanan prangalı kuşlardan

Savaş komutları hep ileri diyorken

Aşka banan lokmalar boğaza diziliyor

Elhamdülillah diyor gönül zehir yiyorken

Karınca kanadında kızıla çalar şafak

Sesine sesi değer sessizliğin sessizce

Yıldırımın ucundan tutunan meczup gibi

Lal kalsın kelimeler sen anla sebepsizce

Leylifer