Sivasspor tarihinin belki de en karanlık döneminden geçiyor.
Takım ligden düştü, şehirde umutsuzluk kol geziyor. Ama daha vahimi, bu enkazın üstünde siyaset yapan, reklam kasan ve PR yapmaya çalışan sahte kahramanlar türedi.
Başkanlık seçimleri yaklaşırken ortaya çıkan tablo, futbolun değil, karakterin dibe vurduğunu gösteriyor.
İlk olarak eski basın sözcüsü Gökhan Karagöl sahneye çıktı. Adayım dedi, mevcut yönetime veryansın etti, Sivaslıyı “ben varım” diye umutlandırdı. Peki sonra ne yaptı? Gölgeye çekildi. Sadece bir “özür” açıklaması yaptı. Ne bir açıklama, ne bir duruş. Kendi sözünü yiyen biri, hangi kulübü yönetecek?
Sonra Sabri Çevik çıktı piyasaya. “Cebimden para veririm” dedi. Geçen seçimde de aynı vaatlerle sahnedeydi, bu yıl da aynı son: Geri adım. Madem niyetin yoktu, neden sahneye çıktın? Bu kulüp oyuncak değil, reklam tahtası hiç değil. Sabri bey, sizi kamuoyu “Hayalet başkan adayı” olarak nitelendiriyor.
Son olarak Alper Çaça… Sivas’ta gayrimenkul yatırımcısı kendisi. “Ben de adayım” dedi. Kısa süre sonra o da sırra kadem bastı ve “çekiliyorum” dedi. Ne oldu beyler? Sivas’ın adı bu kadar mı ucuz sizin için? İsim yapıp, sonra kenara çekilmek bu kadar kolay mı?
“Gökhan Karagöl, Sabri Çevik ve Alper Çaça…”
Bu şehir sizin adınızı unutmaz. Ama nasıl hatırlayacağına siz karar veriyorsunuz. Bir kulübün geleceğiyle, bir şehrin umuduyla bu kadar hoyrat oynamanın bir bedeli olmalı. Taraftar kandırılmaz. Sivas halkı, bu sahte “aday” tiyatrosunu not etti.
Sivasspor başkansız değil, sadece sahipsiz bırakılıyor. Ve bu sahipsizlik, üç beş kişinin kişisel menfaat oyunlarına kurban ediliyor.
Mevcut yönetime herkes gibi bende tepkiliyim. Mevcut Başkan Bahattin Eken “Ben yaparım diyen varsa kulübü verelim” dedi. Neden borcu duyunca herkes geri adım attı? O zaman köstek değil destek olacaksınız.
Artık yeter. Ya gerçekten bu kulüp için varsınız ya da sessizce çekilin. Çünkü Sivas, samimiyetsizliği affetmez.
Sivasspor kimsenin reklam yapacağı bir kulüp değildir.