Hayatımızı tehdit eden, özellikle akarsu ve Denizlerimizdeki kirlilik var ya hani.
Denizlerin yüzümüze kustuğu bu günlerde,
Siz sanıyor musunuz ki; tehlikeyi görüp;
- Fabrikalar daha az atık bırakıyorlar.
Siz sanıyor musunuz ki;
- Tüm etkili ve yetkililer teyakkuza geçtiler de, çare arıyorlar
Siz sanıyor musunuz ki;
-Tarım ve sanayileşme programları acilen ve derhal yeni baştan ele alındı.
Heyhat ki heyhat...
Hiç bir olağanüstülük yok.
Denizde kürekle müsilaj toplayan bir kaç ekip dışında hayatımızda değişen hiç bir şey yok.
Hatta Belediyeler ile merkezi Hükümet ; Anadolunun can damarı Trakya ve Marmara bölgesini yaşanmaz kılmak için birbirleriyle adeta yarışıyorlar...
Belediyelerin yeni yeni tarım alanlarını imara sokma hamlesine, Hükümet yeni yeni Organize sanayi bölgeleri açarak karşılık veriyor.
İnanılmaz ama Yalova, Bursa, İzmit gibi kıyı şehirleriyle tüm Trakya’da hala organize sanayi bölgeleri kurulmakta...
- Yunan'ın yapamadığını yapıyoruz kendimize.
- Bulgar'ın veremediği zararı veriyor
- İngiliz'in bile aklına gelmeyen kötülüğü yapıyoruz kendimize...
Ne ağaçların inlemesi kesiyor ihtirasımızı,
Ne tık nefes olan dereler, tepeler,
Ne de böğürü böğürü kusan Denizler...
Neyi bekliyoruz Allah aşkına
Bir gün bir yetkilinin çıkıp;
" Çok yanıldık, çok yanlış yaptık...
Yanlış imar,
Hatalı planlama
ve
Plansız sanayileşmeyle;
Marmara’ya ve özellikle o güzelim Trakya’ya ihanet ettik." Demesini mi
Torunlarımıza ne bırakacağız
Hiç düşündünüz mü .... ( H.M )