Ben Cumhuriyet düşmanı değilim.

Başka bir rejimde de yaşamadım zaten.

Hem son yirmi yıl gösterdi ki, Cumhuriyet gayet güzel bir rejimmiş.

Ama rejimden önce vatan geldiğini, rejimin ancak bir vatanınız varsa mümkün olabileceğini bilmeyen ahmaklardan da değilim.

Osmanlıyı çok severim.

Ama bu sevgim, Saltanatı özlediğim için değil.

Zaten saltanatı da hiç tanımadım ki.

Çok severim zira bugün; övündüğüm, iftihar edip şeref duyduğum ne varsa, kahir ekseriyet Osmanlı’dan tevarüs etmiştir.

Ben Osmanlı hanedan üyelerine de çok saygı duyar, hürmet ederim.

Milletimin izzet ve şerefini üç kıta, yedi denize yayan ve milletimi İslam'ın hem hamisi, hem hadimi hem de kılıcı olma bahtiyarlığına erdirdikleri için, gönlümde müstesna bir yerleri vardır.

Bu sevgim Selçukluya da, daha ötelerine de... bakidir.

Osmanlı'ya sevgim beni Atatürk düşmanı da etmez.

Hem, berzah alemine göçmüş birine niçin düşman olayım ki

Ama devriyle ilgili tenkitlerim, tamamen katıldıklarım yanında; kısmen katıldıklarım ve hiç katılmadıklarım da vardır.

Milletimi de çok seviyorum.

Son iki bin yılı iyi bilinen beş bin yıllık tarihimle de iftihar ederim.

Ve bu devirlerin her birine de tenkitlerim olabilir.

Ama bunlar düşmanlık değil bir tarih okumasıdır.

Her karşı çıkanı düşman saymak ilkellikten başka nedir.

Ben tarih sebebiyle kimseye düşman değilim!..

Ben eğer düşman olsaydım, tarihi 1919’dan başlatan, öncesine küfür ve hakaret eden; konuşturmayan, sormayan, sordurmayan, sorgulamayan, uydurma efsaneleri tarihi bilgi ve belgelere tercih eden, en küçük bir itirazımda hemen Atatürk, Cumhuriyet ve hatta (çok trajik ama) Türk düşmanı ilan edenlere düşman olurdum.

Ama onlara da değilim!

Zira ben, adam olmayanlara, düşman bile olmam...