Ecdadımız temiz bir insanlığın ve ihlaslı bir Müslümanlığın numunesi olmayı bilmişler.
Bir de üstün cesaret ve yiğitliğin.
Er meydanından kaçmamışlar, gözlerinin gördüğü hiçbir şeyden korkmamışlar.
Alınmaz denilen kaleleri zapt etmiş, geçilmez çölleri geçmişler.
Dünyanın yarısına hakim iken bile kibirlenmemiş, adaletten ayrılmamışlar.
Gerektiğinde tüm Dünya ya meydan okumuş, zalime diz çöktürmüşler.
Her şeyin ve her kötülüğün hakkından gelmişler de;
Bir kahpeliğin hakkından gelememiş, ihaneti fark edememiş, kalleşliği sezememişler.
Yeri gelmiş kardeş kavgasında güçsüz düşmüş, yeri gelmiş ihanet hançeriyle mecalsiz kalmışlar.
Ama en bitti denilen yerden yeniden doğrulmasını, en düştükleri yerden yeniden kalkmasını bilmişler.
Temiz insan, ihlaslı Müslüman ve cesur adamlarmış.
Rabbimin yardımı hep üzerlerinde olmuş.
Zira,
Asla kuru bir cihangirlik değilmiş davaları.
İlayı kelimetullah için can alıp can vermişler.
Dile kolay, tam 1300 yıl İslam’ın kılıcı olmak.
Onlar İslam’ın sancağını yükselttikçe Allah da şan, şeref ve izzetlerini yükseltmiş.
Haysiyetli insanlarmış bizim Ecdadımız.
Şimdi, onların ayaklarını bastığı yere başarıyla giremeyen; karakteri bozulmuş, izzeti hırpalanmış ve kıblesi şaşmış torunları mezarlarına tükürüyor, iftira ve hakaret yarışına giriyor olsalar da...
Dedik ya:
Bir, kahpeliğe bir alçaklığa ve bir de şerefsizliğe galip gelememişler.
Rabbim makamlarını yüce, mertebelerini ali, mekânlarını cennet eylesin.